İstanbul boğazı uluslararası bir su yolu olup, her iki yakası da aslında birinci derecede sit alanı olması icap eder. İstanbul boğazının her iki sahilinde 85 milyon vatandaşın kullanma hakları vardır. Ancak Osmanlı döneminden buyana elit kesim buraları talan usulü çökmüştür. Ondan sonra da aynı uygulamalar diğer sahillerimiz için de tatbik edilmiştir. Normal vatandaş nerede ise ücret ödemeden denize ayaklarını sokamamaktadır. Resmi kurumların eğitim merkezi adı altında, lüks otellerin sadece kendi müşterilerinin girmesine imkan tanımaktadır. Belediyelerin halk plajı olarak planladığı yerler sahillerin en HASPA alanlarıdır. Birde mafya usulü belli alanlara çöküp vatandaşa giriş ücreti ile bu alanlara sokmaktadır. Ya devlet başa ya kuzgun leşe düsturu ile sahillerimizin askeri zorunluluklar ve ticari limanlar dışında her yerde vatandaşa buraları ücretsiz hale getirmelidir.

Mutlu azınlık arıyorsan akp bak

Arı nerde ise bal ora da. Çicek nerde ise Arı ora da.

Cumhuriyeti kuranların boğazları işgal etmesi normaldir. Montrö anlaşması ile "boğazların çevresine dinci, gerici, yobaz, namaz kılan kesimlerin yerleşmesi yasaklanmıştır" dinci, sakallı, hacca gitmiş, namaz kılan kesimlerin boğaz çevresinde dolaşması, oturması insan haklarına aykırıdır.

Başından beri Ülkenin başına ne gelmişse milyonların sessizliğinden geldi. İlk kez 15 temmuzda bu çoğunluk ses çıkardı ve sınır boyunda pusuya yatmışların hesapları bozuldu.

Reis'e mi giydiriyorsun usta..

Ak Parti İktidarı, Emekli ve dar gelirli vatandaşların ekonomik durumunu iyileştirmek için daha fazla geç kalmadan ciddi tedbirler alınmalıdır! Selam ve saygılarımla..