• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Hatıra defterimden (1)

37 Yorum
Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Veysal Kutlukkaya

Hocam üstad işaretül icazet kitabında hatemallahü ayetinin tefsirinde" fakat kafir kendi ameliyle bu duruma kesbi istihkak etmiş isede amelinin cezasını çektikten sonra ateş ile bir nevi ülfet peyda eder .ve evvelki şiddetlerden azade olur." diyor.Kuranda Bakara 162.ayette"onların azabı hafifletilmeyecek " buyuruyor.Üstadın bu yorumu Kuranın açık manasına zıt değilmi.Bu durum benim kafamı çok kurcalıyor.Beni bu konuda bilgilendirirseniz çok memnun olacağım.
  • 6 Ay Önce

L.e.

Üstadın yorumu cehennem azabıyla alakalıdır. Söz konusu ettiğiniz ve benzeri ayetlerde söylenen ise, Allah’ın, meleklerin ve insanların llanetinde kalma azabıdır, bu iki azap farklıdır. Dolayısıyla bir tezat söz konusu değildir. Baki selamlar Bir tezat söz konusu değildir. B

Medyunu şükran bir okur

Abi fitne zamanı basiretli duruşun ve alimane yorumların aklıma geldi. Arayıp bu yazıyla karşılaştım. İyi ki varsınız ülkemizin kalemini bu dünyaya satmayan, beynini kiraya vermeyen mütefekkir kimseleri. Cenab-ı Allah c.c son nefeste iman ve hüsnü hatime versin. Her türlü şerirden muhafaza etsin.
  • 6 Ay Önce

Sadullah Norşi

Hizmet için . İyiyim.
  • 6 Ay Önce

Sadullah Norşini

İlk diyalogcu Said Nursi'ydi. Kominizme karşı Hristiyanlara işbirliğinden söz etti. 2.Dünya Savaşı'nda ölen sivil Hristiyanları "masum Hristiyanlar şehit olmuştur" diye anlattı. Bana ilham olundu, bana bildirildi, Hz.Ali Risale-i Nur'u okudu ve hepsini tasdik etti. Hafız Ali ölünce mezarda Münker Nekir'e Risale'den bir bölüm okudu. Münker Nekir onu hesaba cekmekten vazgeçti, vb muhteşem ilmi, kitabi, sözlerin sahibi olan da Said Nursi'dir. Daha çok FETTOŞ VE FETÖ yapısı üretir bu İsevi Müslümanlık olan Nurculuk. Bu tamamen mesnetsiz yazılan Risale adlı kitaplar.
  • 6 Ay Önce

Ne güzel döşemişsin

Bu güzel yorumu ancak güzel insan yazabilir.

Daha çok FETTOŞ VE FETÖ yapısı üretir mi?

Daha çok FETTOŞ VE FETÖ yapısı üretir mi? Daha az ne üretir? Onu da söyle bilelim.

Bu tamamen mesnetsiz yazılan Risale adlı kitaplar mı

Beyefendi sen iyi misin?

Yorumdaki suçlamanın hiçbir fikri temeli yok

İstikbalin kıt’alarında hakikî ve mânevî hâkim ve beşeri, dünyevî ve uhrevî saadete sevk edecek yalnız İslâmiyettir ve İslâmiyete inkılâp etmiş ve tahrifattan ve hurafattan sıyrılacak İsevîlerin hakikî dinidir ki, Kur’ân’a tâbi olur, ittifak eder. Bediüzzaman Said Nursi

Abi iyi döktürmüşsün

“…söz etti, …anlattı, …yaptı, …okudu…, …vazgeçti.” Hepsine şahit olmuşsun. Kullandığın zaman kipi -di’li geçmiş zaman olduğuna göre. Abi sen kaç yaşındasın? Enaz 100 olmalı.

Sadullah Norşin in yorumunu okudum

Bu güzel yorumu ancak bilgili biri yazabilir.

Ahmet selim

Allah razi olsun, hakikatleri soylemissin. Allah sizi payidar eylesin, mufterilerin iftirasindan korusun!
  • 6 Ay Önce

Bediüzzaman..

Bediüzzamanı tanımak, anlamak isteyen bikaç Risaleyi okusun yeter.. inşallah Mevlana-Mesnevi gibi kıymeti zamanla, zaman geçtikçe daha iyi anlaşılacak..
  • 6 Ay Önce

Hasan

Sungur ağzının damadı ve kızına kim zulüm yapıyor ???
  • 6 Ay Önce

Hz Peygamber in amcası

Peygamber e iman etmedi. Akrabalık değil mesele. Sungur Abi nin oğlu olmak birşey kazandırmıyor. Risaleye talebe olmak mühim.

ersan

feto iti ile olan anılarını mi yazacaksin 
  • 6 Ay Önce

Hatıralar

Ama maske düşüren türden. Penisilvanya sakinini krize sokar.

Bediüzzaman kimdir?

Çünkü o, Peygamberimizin külli, umumi ve hakiki son varisidir. Yani, Mehdiy-i Azam’dır, mehdilik makamının son sahibidir.
  • 6 Ay Önce

Hadisi Şerif:

Şüphesiz ki âlimler nebîlerin varisleridir.

Haşa Haşa

Küfür, küfür, Haşa, haşa haşa... Peygamberimiz'in, (Ona ve ashabına selam olsun) bir vârisi yoktur. Ardında kimseyi vâris bırakmamıştır. Onun mirası elçi olarak Allah'tan getirdiği dîn-i mübîn-i İslam'dır. Peygambere mirasçılık iddia etmek onun mirasının üzerine çökmek, şakavettir, din eşkıyalığıdır. Bu fırka ortaya çıktığı günden beri İslâm'a kattığı bir şey yoktur. Saf Müslümanların bölünmesinden başka hiçbir fiilleri olmamıştır.

tefekkur

bu durumda Abdülhamid han mehdiyi azamin kıymetini anlayamamış mı oluyor çünkü saidi nursiyi bir süre hapsettirmistir şu cümleleri de anlayamadım "Bediüzzaman kendisinden sonraki dönemlerin bütününde bir bütün olarak yaşayacak tek isimdir iman hayat şeriat ekseninde gelişeceği bildirilen çalışmaların hepsi sadece ondan ilham almakla kalmayacak medeniyet hedefine ancak bu suretle varacaktır çünkü o mehdilik makamının son sahibidir..ebedi vuslat a kavuşturacak yolu en kısa en geniş kesfetmis kişidir".. bunları anlayamadım bir de robocoplarla okul önlerinde başörtülülerin saçlarından yakalanip yerlerde sürüklendiği günlerde Arabistan'a gitsinler diyen hızını alamayıp 9 ncü senfoninin icra edildigi salonda işte çağdaş Türkiye diye haykıran Demirele nurlu Süleyman lakabını kimler takmıştı Erbakan'a yeşil komünist lakabını kimler takmıştı diye de düşünmeden edemiyor insan Bir de eski Sait yeni Sait meselesi var insana çok karışık geliyor
  • 6 Ay Önce

Risalei Nur okuyun..

Sonra kendiniz karar verin.. en iyisi en doğrusu bu:)

Lütfen araştır oku sonra yaz

Gaye ve ideali büyüktü. Onların tahakkuku için çok uğraşıyordu. Abdülhamid ile görüşememiş, fakat Sultan Reşad ile görüşmüş, o da Said Nursî’yi idealinin tahakkuku için yanına alarak Kosova seyahatine beraber çıkmıştı. İdeallerinden biri; Din ilimleri ile fen ilimlerinin birlikte okutulacağı bir üniversite fikrinin, Sultan tarafından kabul edilmesiydi. O idealin tahakkuku için, Padişah tahsisatının bir kısmıyla, Van Edremit’te, Medreset-üz Zehra’nın, yani üniversitesinin temellerini atmış, ama hemen patlak veren 1. Cihan Harbi’nde, medrese talebelerini birer mücahid yaparak, tahsis edilen o paranın geri kalan kısmına silâh ve teçhizat alıp, gönüllü milis alayı teşekkül edip, kendisi de gönüllü alay kumandanı (albay) olarak, Osmanlı ordusunun vurucu bir timi olmuş, Doğu’daki Rus ve Ermeni çetelerine kök söktürmüştü. Muharebenin şiddetlenmesi üzerine Ruslara esir düşüp, Kosturma esir kampına götürülmüş, oradan, Cenab-ı Hakk’ın inayet ve muhafazasıyla, adeta kanatlanarak İstanbul’a gelmiş, işgal altındaki İstanbul’da, bu sefer de İngilizlere kök söktürmüştü. Vatanın kurtarılması için; Anadolu’daki Kuvva-yı Millîye hareketine cihad fetvası verenlerin içinde yer almıştır. Daha sonra, Ankara’ya dâvet edilmiş, İstanbul cephesinden, Ankara cephe gerisine pek gelmek istememiştir. M. Kemal’in şifreli telgraf ile yaptığı, birkaç dâvet neticesinde, araya giren hatırını kıramayacağı dostlarının ısrarı üzerine, Ankara’ya gelmiştir. Oradaki havayı anlamaya çalışmış, M. Kemal’in ısrarla, “Bu kahraman hoca bize lâzımdır, fikirlerinden istifade etmeliyiz” diye dâveti, daha sonraları, o ekibin dine muhalif tavırlarını görmesi üzerine Van’a çekilmiş, fakat bazı hadiseler neticesinde, sonradan tahakkuk eden hükümetler devrinde, bir anda sürgün, esir, mahkûm olmuştur. O devirde baş gösteren dinsizlik cereyanına karşı, Mehmed Âkif’in; “Doğrudan doğruya Kur’ân’dan alıp ilhâmı, / Asrın idrâkine söyletmeliyiz İslâm'ı”beytine paralel olarak, Kur’ân’ın bu asra bakan âyetlerini tefsir ederek; Bu milletin, bu gençliğin, imanının kurtulmasına, Cehenneme gitmemesine çok uğraşmıştır. Eğer onun, 1911’de Şam Cami-i Emevî’de verdiği hutbedeki sözleri dinlenseydi, bugün âlem-i İslâm, bu hâle gelir miydi? Eğer, deccalist zihniyet, 25 senelik istibdat devrinde, ona; sürgün, zindan, hapis, zehirleme vs. gibi şen’i fiilleri irtikâp etmeselerdi, bu memleket, bu millet şimdi böyle mi olurdu? Kardeş kardeşe düşman olur muydu? İşin en garip kısımlarından biri de maalesef bazı dindarların ona karşı cephe alıp, fesatlık yapmasıydı. Dinî inkişafa destek verecekleri yerde, baltalamaya çalışmışlardı. Bir de utanmadan, ona her türlü iftirayı yapmaları yok mu, işte insanı bunlar çileden çıkarıyordu. Haydi, din düşmanları karşı çıkıyor, dinî gelişmeye mâni olmak istiyor, size ne oluyor kardeşim, kimin tarafındasınız siz? Ona atılan en büyük iftira ve haksızlıklardan biri de, “Kendisini Peygamber (asm) yerine, Risalelerini de Kur’ân yerine koyuyor” saçmalığı idi. Biz, yarım asırdır bu suallere çok muhatab olmuş ve gereken cevabı vermiştik. Hiç unutmam, gençlik zamanımızda, bir iki arkadaşla, bazı dindar kimselerle sohbetimizde, yine bunu dillendirmişlerdi. Biz o zaman onlara demiştik ki, “Bunu söylerken insan, Allah’tan korkar. Siz, hiç Risale-i Nurlar’ı okudunuz mu?” Tabiî, menfi manadaki kafa sallamadan sonra, kulaktan dolma bu iddiaları üzerine dedik ki, “Okuyun bir bakın, Üstadın o nur eserlerinde, en çok hacmi olan iki risale vardır. Biri Peygamberimizin (asm), diğeri de, Kur’ânın mu’cizeliğidir. En çok sayfa, bu iki risaleye yer verilmiştir” dedik. Tabiî sus-pus v.s. İşte, anlatılamayacak kadar büyük olan, Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin gösterdiği, tarif ettiği nurlu yolda yürünür. Allah, akılsız başlara, akıl ihsan eder ve onun Kur’ândan aldığı sözleri dinlenir ve tatbik edilir de; bu millet de, bu âlem-i İslâm da, bu dünya da, insanlık da; haksızlıktan, zulümden, baskıdan vs gibi gayr-i insanî hâllerden kurtulur.

Tefekkür böyle ise vah zavallı

Tefekkür ama hakikate saygı lazım. Necmettin Erbakan: ''Onlar bizim namaz kılmayan din kardeşlerimiz'' chp ile 1974 te yaptığı koaliyon için söylediği o zaman dediği laf. Başka lafa gerek yok.

Doktor:”Bediüzzaman deli ise, dünyada akıllı insan yoktur”

Maznun Sultan Abdülhamid Han ile memleket ve milletin düştüğü o zamanki sıkıntıların formülünü takdim etmek için geldiği İstanbul’da, önü Siyonist alçakları tarafından kesilmeyip, Abdülhamid ile görüşüp, o Kur’ânî formülleri anlatabilseydi, Allah bilir, Osmanlı İmparatorluğu bile yıkılmazdı. Araya girip, Sultanla görüşmesine mani olan Siyonist kumpasının fitnesi sayesinde, Abdülhamid ile görüşemediği gibi, üstüne üstlük, “deli” diye tımarhaneye bile atıldı. Tabiî, kendisini muayene eden tabibin, “Bediüzzaman deli ise, dünyada akıllı insan yoktur” dediği bir delilik ithamı ile…

Ebedi dava...

Bediüzzaman'ın hayatı Risale-i Nur’dur. Yani ona bir ömür biçilecek, ona bir hayat tayin edilecekse bu, Risale-i Nur’un ömrü olmalıdır. Beşeri yanıyla vefat etmiş olması söz konusu hakikati değiştirmez. Bu açıdan da Bediüzzaman, Nur Risaleleri’yle ve hizmetiyle hâlâ yaşamaktadır ve inşallah kıyamete kadar da yaşayacaktır. O'na ve Risale-i Nur'a tabi olanlar kurtuluşa vesile olacaklardır.
  • 6 Ay Önce

Gülsen Şengül

Kiymetli Latif ağabey Rabbim ebeden razı olsun..Yazılarını takipçisiyim.. Kalemine yüreğine sağlık, çok kıymetli bir yazı okudum.
  • 6 Ay Önce

Dr. Osman Birgeoglu

Latif Hocam, tarih sizin Bediuzzamanli günlerinizi altın harflerle yazacak, insanlık size dualar gönderecek inshaAllah u Taala. Bu kadar güzel hakikatler analizi ve irşad için size minnettarız. Allah Taala kaleminize kuvvet, sizlere sıhhati tamme lütfetsin. Amin.
  • 6 Ay Önce

Yusuf Duman

Latif ağabey şu Süleymancilarla ilgili bir yazı yazsan. Neden hep CHP'ye oy verirler. Feto Yeni Asya'yı ele geçirdiği gibi, bunlar i da ele geçirmiş olabilir mi
  • 6 Ay Önce

İbrahim Özer

“Laikler ve dinsizlerle savaş var. Savaşda haram caizdir” diyerek kumpas, kopya, rüşvet, komplo, baş açmak, namaz kılmamak, cumaya gitmemek…Böyle yozlaştırdılar. Sonunda içi başka dışı başka robot oldular. Kötülükten beslenen şeytana döndüler.
  • 6 Ay Önce

Sungur Abi mümkün mü keşfetmesin

Penisilvanya ya bomba atılmış.
  • 6 Ay Önce

Fikri Orhan

Milletini satan FETÖ elemanları elbette birbirlerini satar. Netanyahu neyse FG ondan farkı yok. Bir kelime etmez İsrail’e. Tam aksine Filistin Müslümanları nı aşağılar.
  • 6 Ay Önce

İyi ki varsın Latif Erdoğan

Senin yazıların “The hizmet” diye akıntıya kapılanları çok tesirli ikaz ediyor.
  • 6 Ay Önce

Bu kalem çok tesirlidir

Fakir’in” maskesini indirmiş. öyle bir şamar ki Sungur Abi’den.
  • 6 Ay Önce

Evlad-ı Fatihan: Latif Erdoğan

Sungur, Üstad Said Nursi’nin tasdikli varisi. Ömrü işkence, dayak, hapis ve mahkemelerle geçti. Tarihe not düşen bir yazı okudum. Kalemine sağlık Latif Erdoğan.
  • 6 Ay Önce

Hayır Mahmut

Babamın koğuş arkadaşı

Mamut

Sungur abi senin asker arkadaşın mi?!..
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23