Bir mecburiyetin kararı: Sevk ve İskan
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye Heyeti 13 yıl aranın ardından Bağdat ve Erbil’e çok önemli bir ziyaret gerçekleştirdi.
Ziyaretin hiç şüphesiz önemli iki ayrı kolu bulunuyor.
Ekonomi
Terör ile mücadele
Elbette ki Ortadoğu’da son dönemlerde tansiyon hiç olmadığı kadar yüksek
İsrail, Gazze’ye yönelik saldırılarını aralıksız sürdürürken
İran-İsrail arasında fiili gerginlik tırmanıyorken
Ziyaretin stratejik karşılığı bir kat daha artabiliyor…
Ancak; esas olan Ekonomi ve Terör ile mücadele
Ekonomide başlık ‘Kalkınma yolu’ olarak belirlendi
Bu başlık altında 26 madde karşılıklı akdedildi
Burada eğitimden savunmaya, kültür sanattan sağlığa en önemlisi enerjiye varana dek pek çok konuda mutabakata varıldı
Teknik detaylara girmeye gerek yok
Ortadoğu’da tansiyonun hat safhada olduğu günlerde iki ülke arasında güçlü işbirliği kararının alınması ve ilan edilmesi harikulade önem arz etmektedir, hele bunları Müslüman ülkelerin kendi arasında sağlaması geleceği dair umut vadetmektedir
İki ülke de yakın tarihi ve kültürel mirası paylaşıyor
Ancak;
Bölgede Türkiye için güvenliği tehdit eden unsurlar ağırlıklı olarak Irak’ta barınıyor
İşte ziyaretin ikinci önemli başlığı da burada dikkatlerimizi çekiyor; TERÖR İLE MÜCADELE
Bu noktada da büyük bir mutabakat sağlandığını yapılan açıklamalardan rahatlıkla anlayabiliyoruz.
Yurtiçinde yok edilme aşamasına gelene terör örgütlerini hedef alan Irak’ın kuzeyine yönelik büyük bir operasyon bekleyebilir miyiz diye düşünülebilir.
24 NİSAN ERMENİ SEVK VE İSKANI
1. Dünya savaşı sırasında Osmanlı Devlet askeri kayıtlarında yer alan bilgilere göre özellikle Güneydoğu Bölgesi’nde bulunan köyler Ermeni çeteler tarafından talan ediliyordu.
Müslüman köylüler Ermeni çeteler tarafından acımasızca katlediliyordu
Osmanlı Devleti’ni sırtından hançerleyen bu çeteler devlete zarar verdiği gibi askerin moralini ve motivasyonunu da yerle yeksan ediyordu.
Nasıl mı?
Köyünde katliam haberini alan askerler cepheyi terk etmeye başlamıştı (İzinli ya da izinsiz olarak)
Üstelik rakamlar ciddi boyutlara ulaşmaya başlamıştı
Bu sorun Harbiye Nazırı Enver Paşa ile Dahiliye Nazırı Talat Paşa’ya yazdığı gizli bir yazışmaya da yansımıştır
Harbiye Nazırı Enver Paşa “Özellikle Van’da, oradaki komutanlardan aldığımız bilgiye göre askerden kaçmalar arttı köylerine Ermeni saldırılarının olduğunu duyan asker ailesini kurtarmak için silahıyla beraber kaçıyor. Bu sebeple Rus’lar karşısında çok zayıfladık. Artık acil bir tedbir almalıyız” diyor.
Bunun üzerine Meclis-i Vükela tehcir kararı alıyor
Bu bir MECBURİYETİN getirdiği karardı,
Karşı tez sunan Ermeni diasporası veya temsilcilerinin isnat ettiği gibi;
Hiç kimse durduk yere ‘hadi bunları temizleyelim’ diye düşünmedi
Ermeni çeteler, tehcir kararından önce; batılı devletlerin de kışkırtmalarıyla yaklaşık olarak 40 sene devam eden büyük olaylara sebep olmuş
Müslüman nüfusa yönelik katliamlar uygulamıştır
Bakınız Osmanlı Devleti 40 yıl sabretmiştir!
Daha sonra Sevk-i İsyan kararını almaya mecbur kalmıştır!
Sevk-i İsyan olarak bilinen politika sadece Ermeni çetelere karşı alınmış bir tedbir değildi
Dönemin şartlarına göre devlet, güvenliği tehdit eden her türlü topluluğu sürüyordu
Peki, daha önce kimleri sürdü?
Osmanlı Devleti Anadolu’da huzuru bozan aşiretleri götürüyor Suriye’nin Rakka vilayetine yerleştiriyordu
1. Dünya Savaşı’nda da sadece Ermeniler tehcir edilmedi ki
250 bin ile 300 bin Rum, Ege ve Karadeniz bölgelerinden tehcir edildi
60 bin civarında Arap, Medine’den Anadolu’ya sürüldü
Lübnan’da 4 bin civarında Yahudi, düşman güçleri ile haberleştiği için Cemal Paşa tarafından iç bölgelere sürüldü
Hatta ve hatta Toroslarda huzuru bozduğu için 8 bin Türk de sürüldü
Güneydoğu’da huzursuzluk çıkaran Kürt aşiretler de sürüldü
Çünkü savaş var,
İçeride azami huzur ortamının olması lazım
Bu bir devlet politikası
Sevk-i İskan sadece Ermenilere karşı yapılan bir şey değil!