• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Taşkın Koçak
Taşkın Koçak
TÜM YAZILARI

Fatih Sultan Mehmet'e İktisadi ve Bilimsel Bir Bakış

09 Mayıs 2020
A


Taşkın Koçak İletişim:

 

Yaramaz ve kabına sığmayan küçük bir çocuğun hayali, çağlar açıp çağlar kapattı ve o güzel çocuğun ismi sevgi, hürmet ve takdir ile yüz yıllarca gönüllerde taht kurdu.

Bize İstanbul gibi çok büyük bir mirası bırakmış, tarihin seyrini değiştirmiş, İslam sevdalısı ve entelektüel bir şahsiyet olan Fatih Sultan Mehmet Hanın iktisadi ve ilmi yöndeki vizyonu muhteşemdi. Bu vizyon öyle güçlü ve ileri boyuttaydı ki, eğer sonrasında aynı ivme ile devam edebilseydi, bugün Osmanlı halen ayakta ve süper güç olabilirdi. Tabii ki bunlar bizim istek ve temennilerimizdir. Fakat takdirin nasıl gelişeceğini ve ne yöne gideceğini de biz tayin edemeyiz. Hüküm sadece Cenab-ı Hakk'a ait bir keyfiyettir. 

Bu durum; çalışmadan ve gayret etmeden sebep ve sonuç ilişkisini Allah’a bağlamamız anlamına gelmez. Zira Allah bizlerin çalışmamızı, mücadele etmemizi, sonrasında ise tevekküle yönelmemizi ister. "Kader gayrete âşıktır" deriz ya, işte Fatih bunun ispatıdır. Altı yaşında Amasya valisi, sekiz yaşında Manisa valisi olan Fatih’i yetiştiren hocaları öyle donanımlıydılar ki, hem nakli ve hem de akli (müspet) ilimler ile eğittiler. Dini ve fenni ilimleri akademik düzeyde tahsil eden Fatih; Arapça, Farsça, Latince, Yunanca ve Sırpça bilmekteydi. Hocaları: Molla Akşemsettin, Molla Hüsrev, Molla Gürani, Hocazade, Hızır bey Çelebi, Ali Tusi, Molla Zirek, Sinan Paşa, Molla Lütfi, Fahreddin Acemi, Hoca Hayreddin her biri birinden değerli ve alanlarında uzman şahsiyetlerdir. 

Aristo, Makedonyalı İskender’i küçük yaşlardayken Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının temsili haritasının üzerinde yürütür; ona "buraları birgün sen alacaksın ve hükümdarlığın büyüyecek" derdi. Aristo, çocuk yaştaki İskender’in önüne çok yüksek hedef koymuştu. Aynı şekilde Fatih’in hocaları da; Fatih’i küçük yaştayken Üsküdar civarlarına getirip, Bizans surlarını gösterip, "Bak Fatih, bu Bizans’ı sen fetih edeceksin" derlermiş. 10 yaşlarındaki çocuğa koydukları hedef, İskender’in önüne koyulan hedef gibi çok yüksekmiş. Fatih gibi bir dehanın tesadüfen ortaya çıkmadığı, yukarıda isimleri sayılan hocaları tarafından çok yönlü eğitildiği ve üzerinde çok büyük bir emek olduğunu görmekteyiz. Tabii ki Allah emekleri zayi etmez. 

Fatih’in hocalarının bu süreçte emekleri ve mücadeleleri çok büyüktü. Hepsi aşk ehliydi ve dava şuuru ile dertliydiler. Aşk ve şevkle gece gündüz demeden Fatih’e emek verdiler. Çünkü hedefleri büyüktü. Kimi Arap asılıydı, kimi Kürt asıllı, kimi ise Fransız asıllı ve kimi de Türk’tü. Ama gayeleri hep aynıydı: Bizans düşmeli Konstantiniyye İslambol (İstanbul) olmalı ve Küfre değil İslam’a başkent olmalıydı. Nitekim öyle de oldu. Bu bilinç ve imanla ve bu azimle fethe hazırlayarak yetiştirdiler; Fatih olması için Cevval Mehmet’i...

 Talebenin büyüklüğü Hocalarının büyüklüğünden gelirmiş ve Hz. Fatih her zaman bu büyükleri büyük bildi ve öylece davrandı. Bu Aziz dava adamlarını salih ve veli kullarını ayrıca rahmetle anıyoruz.

 Bugüne geldiğimizde; biz çocuklarımıza böyle bir hedef koyabiliyor muyuz? Okullarımız ve öğretmenlerimiz çocuklarımıza aşk ile gönülden eğitim ve öğretim verebiliyorlar mı? Bunu sizlerin takdirine bırakıyorum. Altı yaşından itibaren hayatını dolu dolu yaşayan, bir an dahi boş durmayan, çocukluk çağından feragat eden Fatih, nihayetinde İstanbul’un fethine mazhar oluyor. Fetih ile birlikte ciddi yük alan Fatih, bu şehri nasıl elde tutabilecek ve nasıl yönetebilecekti?

 Büyük mücadele ile binlerce şehit ve gazi verildikten sonra alınan bu stratejik şehir eski tebaası ile birlikte nasıl yönetilecekti? Her şeyden önemlisi iktisadi durumu ne olacak? İşte Fatih’in ikinci Fatihliği burada başlıyor ve biz bu yönünü irdeleyeceğiz. Fatih’in fetihten sonra çığır açan iktisadi ve ilmi devrimlerini aşağıda sıralayıp özetliyoruz.

İktisat

Kapalı Çarşı,1461 yılında inşa edilmeye başlanmış zamanla Dünya’nın en büyük ticaret merkezlerinden biri olacak bu çarşı, dönemin AVM’si ve aynı zamanda uluslararası ticaretin merkezi olmuş. Yüzyıllarca Osmanlı ekonomisinin kalbi burada atmış ve hâlihazırda halen ülkemizin güzide tarihi çarşısıdır.     

Cenevizli ve Venedikli Tüccarlar; Bizans döneminde Galata’da özerk yapıda olan Cenevizli tüccarlar; Akdeniz, Ege, Karadeniz, Tuna nehir boylarına kadar uzanan geniş bir alanda ithalat ve ihracat yaparak, hem kendilerine hem de Bizans ekonomisine katkıda bulunuyorlarmış. Fatih, Galata’nın özerk yapısına son vermiş, fakat onların serbestçe ticaret yapabilmelerine imkân vererek İstanbul’un uluslararası ticaretin merkezi olmasını sağlamış. 

Ticaret Yolları; İstanbul’un fetih ile birlikte Avrupa ile Asya’yı bir birine bağlayan İpek yolunun denetimi Osmanlılara geçti. Osmanlı, bu durumu sayesinde Avrupa ile Asya’nın köprüsü oldu. Fatih, İpek yolunun üzerinden öteden beri yapılan ticaretin daha rahat yapılmasına imkan sağladı ve her iki kıta arasındaki mal hareketlerinden ciddi gelirler elde etti. 

Zanaatkâr Esnaf; Anadolu topraklarında bulunan Kuyumcu, gümüşçü, kalaycı, marangoz ve saraççı gibi Yahudi ve Ermeni zanaatkârları İstanbul’a getirtip zamanın mesleki çarşılarının kurdurdu. Ayrıca Osmanlı ve Bizans tebaasından olan zanaatkârların da faaliyetlerini sürdürmesine imkân sağladı.  

Para vakıflarının kurulması; Osmanlı tüccarının, esnafının ve zanaatkârının ticaretini ve işini geliştirmesi için kaynak ihtiyacını karşılayan bu vakıflar, aynı zamanda Avrupalı bankerlerin faizle Osmanlı tüccarına ve esnafına para vermesini de engelledi. Bu vakıflar kısmen günümüzün katılım bankaları gibiydi.

Darphanenin kurulması; Ekonominin olmazsa olmazı olan değişim aracı olan para ve pul için ayrı ayrı darphaneler kurdurdu ve ilk altın parayı bastırdı.

Tophanenin kurulması; Bizans’ın fethinde büyük rolü olan topların seri imalatını ve farklı modellerini de imal etmek için Tophaneyi kurdurdu. Kurulan bu tesis Osmanlı ateşli silahlarının ve savunma sanayinin başlangıcı oldu.   

Yeni donanma; 400 parçalık güçlü bir donanma oluşturdu, bu yeni donanmanın gemilerinin yapımında Venedikli ve Cenevizli gemici tüccarların tecrübelerinden faydalandı.

Eğitim ve Kültür;

Sahn-ı Seman Medresesi; Eğitim ve öğretime çok önem veren Fatih, Sahn-ı Seman Medresesini kurdurdu. Bu medrese, Osmanlı'nın en yüksek eğitim düzeyine sahip ve müspet ilimlerinde başlamasının öncüsüydü. Günümüz üniversiteleri gibi olan bu medrese, bugünkü İstanbul Üniversitesi'nin de temeliydi. 

Enderun Okulu; Saray’a donanımlı bürokrat ve devlet adamı yetiştirmek amacıyla kuruldu. Osmanlı devlet ricali bu okuldan çok uzun süre faydalandı.

Matematik, astronomi, bilim ve din felsefesi; Fatih, Uluğ beyin sağ kolu olan astronomi ve matematik alanında zamanın önemli dâhisi olan Ali Kuşçu’yu Osmanlı'ya getirerek İstanbul’u ilimin ve bilimin merkezi haline getirmeyi başardı. Ali Kuşçu, Osmanlı'da yapılan yeniliklerin ve gelişmelerin en üst zirvesi oldu. Fatih, Ali Kuşçu'ya çok önem verir ve fikirlerine itibar ederdi.  

Ali Kuşçu'nun yansıra Avrupa’dan gelen yabancı ilim adamalarına da kucak açmış ve onlardan da faydalanmıştır.  

Topkapı Sarayı; Mimarisi, konumu ve muazzam heybeti ile devletin gücünün simgesi oldu. Bu saray Osmanlı'da devlet işlerinin merkeziyetçi yapı haline gelmesini ve düzene girmesini sağladı. Aynı zamanda milletlerarası görüşmelerde imparatorluğun ihtişamını artırdı.    

Adalet; Kanunname-i Ali Osman “Osmanlı örfi hukuk kurallarını yazıya geçirdi. Bu kanunname Osmanlılarda ilk yazılı kanun düzenleyicisi oldu. 

Bütün bu saydıklarımızın dışında elbette başka birçok gelişmeler ve yenilikler vardır. Fatih Sultan Muhammed'i bir yazıya sığdırmak mümkün değildir. Bizimkisi, Merhum müjdelenmiş Sultan'ı vefat yıldönümünde layıkıyla olmasa da hiç olmasa mütevazi de olsa, karınca kaderince kendi çapımızda anmak ve ona dua etmeğe bir vesile olmak çabasıdır.

İstanbul’u sevdalısı biri olarak, pek çok zaman Fatih’e, Fatiha okurum. Yukarıda Mehmet yerine Muhammed dedim. Arap dostlarım hep öyle der. Açıkçası benim de hoşuma gider.

Fatih’in hayatından almamız gereken çok dersler vardır. Birincisi; seçilen hocaları hepsi aşk ve şevkle hocalık yapan zatlar. İkincisi; küçük yaşlarda çocukların önüne hedef koymanın önemi. "Daha çocuktur, küçüktür, yazıktır" dememek lazım. Belli yaşa geldikten sonra artık iş işten geçmiş olur. "Ağaç yaş iken eğilir" atasözü bu bağlamda çok önemli. Üçüncü olarak İslami eğitimin küçük yaşta verilmesinin güçlü bir şahsiyetin oluşmasındaki önemi. Dördüncü ise bilim ve ilimin yani pozitif ilimlerin başarıdaki rolü.

 ''Cenab-ı Hak'tan nice evlad-ı Fatihanın maddi ve manevi fetihlere yelken açması için yetişmesi niyazı ve temennileriyle...

Peygamber efendimizin (sav) davasını hayatı pahasına yüklenen güzel komutan Fatih Sultan Mehmet’i rahmet ile anıyor, şanlı komutanın ve şanlı ordusunun ruhlarına Fatiha hediye ediyoruz.

Selam, dua ve hürmetlerim ile   

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23