“Şer ve şirret emeller karşısında tek yürek olalım”
Gazze Şeridi’nde ümmetin izzetini ayakta tutan kardeşlerimize yönelik acımasız saldırılar aralıksız sürerken, gözü dönen küffarın her yaptığı saldırıdan sonra “Bundan beteri olur mu?” dedik, oldu.
7 Ekim’de mücahid Kassam Tugayları on yıllardır süren zulme karşı atağa geçerek, “Artık yeter” diyerek harekete geçti. Düşmana asrın şokunu yaşatıp, “Mescid-i Aksa” savunmasında yeni bir çığır açtılar.
Katil İsrail ordusu bu başkaldırıyı fırsat bilerek, bugün Lahey’de de adı “soykırım” olarak konulan katliama imza attı, durmadan da bu soykırıma devam ediyor.
Gazze’de siyonistler tarafından başlatılan bombardımanda Filistin topraklarında ne yaşlı gözlendi ne kadın ne de çocuk veya bebek..
Geldiğimiz noktada 30 bini aşkın şehit var. Hayatını kaybedenlerin yüzde 70’i kadınlarla çocuklardan oluşuyor.
Bombardımandan kaçan siviller “okullara” sığındı, okulları vurdular.
“Mülteci kamplarına” sığındı, mülteci kamplarını vurdular..
“Hastaneler” ağzına kadar doldu, taştı, hastaneleri vurdular..
Sağlık sistemi çökünce yaralılar ambulanslarla Mısır’a nakledildi, “ambulansları” vurdular..
Biz ise her saldırıda hiddetlendik, ayağa kalktık, sesimizi yükselttik, meydanlara koştuk..
Bugün açlık krizi yaşanıyor Gazze’de.. Bir lokma ekmek almak umuduyla sıraya girdiler, onları da vurdular..
Farkında mıyız, artık sesimiz eskisi kadar çıkmıyor.. Düşmanın saldırılarında acımasızlık arttıkça biz Gazzeli masumlarla birlikte duyarlılığımızı kaybettik..
Siyonist bütün dünyaya “alışın” dedi, alıştırdı.
Büyük bir azim ve inançla başlayan “boykot” konuşulmaz oldu. Meydanlar eskisi gibi dolmuyor, haber bültenlerinde, tartışma programlarında “Gazze” eskisi kadar yer bulamıyor.
Bize düşen, ulaşmamıza sayılı günlerin kaldığı Ramazan ayına kardeşlerimizi hatırlayarak girmektir. Boykota kaldığımız yerden devam edelim. Meydanlara koşalım. Sesimizi yükseltelim. Kaybettiğimiz duyarlılığımızı yeniden harekete geçirelim.
Öte yandan Filistinli kardeşlerimiz için yöneticilerimiz tarafından verilen son mesajlar da çok önemliydi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam aleminin topyekün birleşmesi gerekliliğine vurgu yaptı, “Gazze için elimizden geleni yapıyoruz, yapacağız” dedi.
Devlet Bahçeli, “Şer ve şirret emeller karşısında tek yürek olalım” diyerek “Gazze” gündemini hatırlattı.
Aramızda kötü niyetli insanlar da bulunuyor. Gazze’yi bir siyasi malzeme aracı olarak görmekten utanmayanlar, söylemleriyle devleti ve yöneticilerimizi zor duruma düşürmeye çalışıyor..
Akit TV canlı yayınında, Türkiye’nin Gazzeli mazlumların yanında olduğunu söylemesi sebebiyle Yusuf Kaplan’ı linç edenlerin çirkin emellerine hizmet etmeyelim..
Savaşın başladığı ilk günlerde, mücahid Hamas’ı “terörist yapı” olmakla itham eden ve TBMM kürsüsünde hala bunu dile getirmekten çekinmeyen Özgür Özel ve ortaklarının iki yüzlülüklerine kulaklarımızı tıkayalım.
Sayın Bahçeli’nin de dediği gibi, “Şer ve şirret emeller karşısında tek yürek olalım”
Bu davaya sahip çıkan milyonlarla birlikte, Gazzeli kardeşlerimizin her daim yanında olan ve olmayı sürdüren bir lideri var Türkiye’nin.. Hem de tüm İslam ülkeleri arasında en yüksek sesle zulme karşı duran bir lider..
Filistinli kardeşimiz Dr. Zahir Albek de, “Biz Gazzelilerin sizden ricası bu katliama alışmayalım, gündemde tutmaya devam edelim. En azından bunu yapabilelim.” ricasında bulunuyor Türkiye’den..
Bu ricaya cevap verelim. Çünkü kardeşlerimiz siyoniste tepkimizle bizden güç alıyor.. İslam ülkelerinden “birlik” olmalarını beklerken, ülkemizde de aynı birliğe ulaşabilmeli ve bu insanlık dramına “tek yürek” olarak karşı koymalıyız. Kuvvet birliğimizden doğacaktır…