• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Taha Emre Özdemir
Taha Emre Özdemir
Taha Emre Özdemir
TÜM YAZILARI

28 Şubat artıklarının yeni metodu!

29 Şubat 2024
A


Taha Emre Özdemir İletişim:

28 Şubat 1997 darbesinin üzerinden 27 koca yıl geçse de darbeci zihnin artıkları maalesef propagandalarına etkin bir şekilde devam ediyor.

Mesela Birgün gazetesi hâlâ öğrencilerin namaz kılmasına “skandal” deyip, manşetinden haber servis edebiliyor..

Hâlâ başörtüsü takan hanımlara sokakta, otobüste, metroda hakaret edilebiliyor..

Hâlâ CHP tarafından Etimesgut’a belediye başkan adayı yapılan bir siyasetçi, “İmam Hatip okullarını” nefretle hedefe koyabiliyor.

Hâlâ birileri çıkıp, Allah’ın nizamı “şeriata” sövebiliyor.. Söven kişi yine birileri tarafından savunulurken, inancına küfredilmesine tepki gösteren Müslümanlar hakarete maruz kalıyor..

Hâlâ bir üniversitede öğretim görevlisi, eğitim verdiği binada bulunan “mescidden rahatsız” olabiliyor..

Hâlâ birileri “Tevhid sancağı” taşıdığı için darbediliyor ve onu darbedeni savunup Tevhid bayrağına hakaret edebiliyorlar..

AK Parti iktidarının “inanç özgürlüğünü” güçlü bir şekilde tesis etmesiyle 28 Şubat’ta eğitim hakkı ellerinden alınan başörtülüler artık rütbeli birer asker bile olabiliyorken, bu darbe artıklarının büyük çoğunluğu dindarlara olan nefretlerini saklamak zorunda kalıyor..

Toplumu geren, biraz önce verdiğim o münferit olaylar yaşandığında başlarını çıkartabiliyorlar ancak..

Onun dışında konuşamıyor, konuşamadıkça da sinirden kuduruyorlar..

Sinirden kuduran darbeci artıkları, toplumu uzun bir süreden beri “ehl-i sünnet cemaat ve tarikatlar” üzerinden harekete geçirmeye çalışıyor, nefret tohumları ekiyorlar..

Bunun en net örneklerinden birisi de Menzil..

Menzil’de Seyyid Muhammed Saki Hazretleri’nin yürüttüğü irşad faaliyetini FETÖ ile kıyaslayıp bir tutan “çamur” zihniyet, olmadık gerekçelerle sabah “menzil” diye uyanıyor, akşam “menzil” diye yatıyor..

Menzil lideri sınırları aşıp, Almanya’da 20’ye yakın kişinin İslam diniyle şereflenmesine aracılık ederken, onlar, “Almanya’yı denetlemeye giden Menzil şeyhinin yanındaki kalabalık yine tuhaf sesler çıkarttı” başlığı atıyor.

Bir Alman’ın onda gördüğünü göremeyecek kadar kalpleri katılaşmış darbe artıkları..

Menzil şeyhi günde 5 vakit namaz kıldırdığı köy camisinde, gününün nerdeyse tamamını insanların gözü önünde ibadetle geçirerek, arkasında saf tutanlara İslam’ı ve sünneti öğretirken, hayatında camiye yolu düşmeyenler kendi taptıkları tek değer olan parayı harcayacak zamanı bile olmayan bir din adamına, “Menzil’de cami, miras kavgası sebebiyle 3’e bölündü” diyerek iftira atıyor..

Menzil şeyhi Ankara’yı ziyaret ettiğinde, binlerce kişilik cemaat sokaklara taşıp saf saf namaza diziliyor.. İçinde “alkol, fuhuş, zina” gibi her türlü melanetin olduğu festivallerin kalabalığına ve çevreye verdiği zarara tek kelime edemeyenler, “Menzil şeyhinden gövde gösterisi” başlıkları atıyor..

Aslında bunları rahatsız eden Menzil şeyhi değil. İslam’ın ta kendisi..

Bu yüzden TİP’lisi, DEM’lisi, CHP’lisi, 2023 seçiminden önce “başörtüsünü, namazı yasaklayacağız” diyemiyor da “tarikatların kökünü kazıyacağız” vaadi veriyor..

Bunu yaparken de kökeni Hazreti Ebubekir’e (r.a.) uzanan, “kıyamete kadar devam edeceği” Şah-ı Nakşibend Hazretleri (k.s.) tarafından müjdelenen Nakşibendi tarikatını ve büyüklerini, soyu sopu 50 yıldan öte gitmeyen Fetullah Gülen adındaki bir adam ve etrafında toplananlarla kıyaslıyorlar. FETÖ’yü örnek verip, bu yolun büyüklerinin de “darbe” peşinde olduğunu topluma inandırmaya çalışıyorlar..

Ama içlerindeki kin, kendi kendilerini yiyip bitirmekten öte gitmeyecek.

Çünkü Efendimiz (sav) diyor ki;

“Allah Teâla Hazretleri şöyle ferman buyurdu: ‘Kim benim veli kuluma düşmanlık ederse ben de ona harp ilan ederim.’ ”

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Uğur

Söz ettiğiniz Marksist ve Fetullahçı saldırganlar Menzil şeyhine bir saldırdılarsa, bana günlük hayatta ve sosyal medyada bin saldırdılar, üstelik şuna rağmen ki ben kendi hâlinde, tanınmayan biriyim. Bu hâlimle soruyorum: Allah'ın velisi olmak statüsü babadan oğla mı geçiyormuş? O zaman niye Peygamberimizin (s.a.v.) kendi yakınlarından bazıları Allah düşmanı iken onunla hiç akrabalığı olmayan bazıları en büyük Allah velileri ve ashab-ı kiram idiler? Ayrıca söz konusu tarikatın üyesi olan bir ruh hastası da bana senelerce sokaklarda zorbalık etti. Allah o tarikat adına bana harp ilan etmedi. Aksine benim adıma onlara harp ilan etti ve böylece o zorba ruh hastasını aşağılayarak gebertti. Demek ki öyle görünüyor ki asıl Allah velisi (Allah'a yakın kimse) o şeyhler değil, benim; çünkü Allah düşmanları onlardansa kat kat daha çok bana düşmanlık edegeldiler ve çünkü onların kendi mensubunu da Allah benim için hem de manidar bir şekilde helak etti ve böylece beni ondan kurtardı.

ÖZCAN ŞAHİN

GÜNAYDIN .. TÜRKİYE CUMHURİYETİ LAİK DEMOKRATİK BİR DEVLETTİR. YAŞASIN LAİK DEMOKRATİK ATATÜRK CUMHURİYETİ EFENDİM
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23