“Az daha asker giriyordu!..”
Diyarbakır’dan Ankara’ya geçerken kaleme alıyoruz bu yazıyı…
Bir yerlerde hazırlanan “Milliyetçi Muhafazakâr İttifak” tezgâhında kalmıştık, oradan devam edelim…
“Üst akıl”ın maşaları harıl harıl “birleştirme” faaliyetleri yürütüyor.
Devlet Bahçeli-Mustafa Destici (muhtemel) işbirliğinin AK Parti’den oy çekme amacına “HİZMET” etmeyeceğini bilen bu “YAPI”, işin içine “MANEVİ YÖNÜ (daha) AĞIR BASAN” partileri ve diğer sivil toplum örgütlerini de katmak için “alttan alta” ziyaretler gerçekleştiriyor!..
Bazı “Cemaatlere” tehdit ve şantajla; bazılarına da “imkân sunarak” AK Parti’den oy kaydır-t-manın hesapları!..
Başkanlık sistemine geçiş için gerekli olan –en az 330- milletvekilinin –epeyce- altına düşür-t-menin çok yönlü planlarını yapıyorlar.
Gazetelerindeki “Bütün Cemaatler Hedefte” başlıkları, hangi amaca “HİZMET” ettiklerini net bir şekilde ortaya koyuyor.
Buna Haşim Kılıçdaroğlu’nun hangi zihniyete “HİZMET” ettiği artık bütün toplum tarafından bilinen çıkışlarını ve “paralel yapı” gazetelerinin dozunu iyice arttırdığı “baraj” yaygarasını ekleyin…
Bir de…
Evet, bugünkü yazımızın ana mevzuu:
Güneydoğu’daki “Paralelci Memurların” pasif direnişlerini ekleyin!..
Cizre’deki olaylara ve önceki olaylara “emniyet müdahaleleri” son derece geç, son derece yetersiz, son derece tehlikeliydi!
Sokaktaki vatandaşın söylediği:
Öyle anlar oldu ki, “güvenlik güçleri” sayıları resmi rakamlara göre 2700, gerçek rakamlara göre taş çatlasa 300 kişi olan 6-7 Eylül eylemcileri karşısında berbat durumlara düştü.
Eylemin hazırlıkları günler öncesinden yapılırken, lastikler, patlayıcılar, her türlü şiddet malzemeleri ulu orta ayarlanırken sanki emniyet yoktu.
Olaylar büyüdüğünde, “psikolojik etki” sağlasın diye göreve çağrılan askerin “Bağlar” gibi tehlikeli alanlara girmesi sözkonusu oldu!
Vali Bey’in ve Alay Komutanı’nın yerinde müdahaleleri olmasaydı, askere bir taş fırlatılması halinde verilecek sert karşılık çok sayıda vatandaşın ölmesine ve kalkışmanın genel bir nitelik kazanmasına yol açabilirdi!..
Aslında Vali Bey ve Alay Komutanı’ndan ziyade, İçişleri Bakanımız Efkan Alâ’nın yerinde müdahaleleri, çok daha büyük sıkıntıların ortaya çıkmasını engelledi.
Diyarbakır’daki AK Parti’ye yakın bazı sivil toplum kuruluşlarının yetkilileri, “Birilerinin emniyeti sürekli olarak yanıltmasından” şikâyetçi.
Söylenen şu:
“Evet paralelcilerin çalışmaları var ama kabahatin büyüğü onlara emirlerini dinletemeyen amirlerinde… Pasif direniş yapanı açığa al kardeşim!”
Son vakitlerde gerçekleştirilen “Emniyet Operasyonları”nda üst taraflar bir ölçüde ayarlandı.
Bu yapılarken, emri amirlerinden değil de “abi”lerinden alan memurların önemli bir kısmı “GÜNEYDOĞU”ya kaydırıldı!..
Bunların çoğu üst düzeyde değil ama bazı amirlerinin yetersizliklerinden alabildiğine faydalanabiliyorlar!..
Eskiden de böyle yapılırdı; sıkıntılı insanlar ağırlıklı olarak bu hassas bölgelere gönderilir, oralarda daha büyük sıkıntılar çıkartmalarının yolu açılırdı.
Bugün de “paralelcilerin” önemli bir bölümü Güneydoğu’ya kaydırılmış durumda.
Bu dönemde “paralelci olmadıkları için” atananlardan bir bölümünün de, çok klasik bürokrat tipleri olarak dikkat çektiklerini görüyoruz.
Dinamik değiller, inisiyatif kullanamıyorlar, memleketin, bölgenin tarihini, kültürünü özümseyebilecek birikimleri yok, vaktinde birçok eğitim imkânının “paralelcilere” sunulmuş olmasından dolayı alanlarında yeterince eğitilmiş de değiller.
Hükümet “kalifiye eleman” ihtiyacını mevcuttaki yetenekli, birikimli isimleri değerlendirerek ve farklı kaynaklardan “sağlam eleman” temin ederek gidermek zorunda.
Bunu yaparken de “alt taraflardaki” pasif direnişçilerin tavırlarına karşılık gelen hukuki yaptırımları ihmal etmemek gerekiyor.
Şimdi…
Başa dönelim…
Dedik ki; “AK Parti’yi devirmek için bir Milliyetçi Muhafazakar Proje Hazırlanıyor!”
İstiyorlar ki,
AK Parti öncesindeki ANASOL-ME koalisyonu benzeri bir yapı yine kurulsun!
Yine kurulsun ve bunların “patronları” yine pijamayla Başbakan karşılasın!..
Genel yayın yönetmenleri, Teşviklerden Sorumlu Devlet Bakanlarının analarına, avratlarına sövsün!..
Bankaları batırsın, milletin sırtına yüklesin!..
Faiz lobisi bu aziz milleti soymaya devam etsin!..
Bunu gerçekleştirebilmek için uygulamaya soktukları çok yönlü planları var.
Siyonist sermayeyle işbirliği yaparak “Şubat-Mart aylarında” bir ekonomik kriz çıkartmak ve buna “PARALEL” olarak Çözüm Süreci’ni batağa saplamak bu plânın en önemli aşamaları.
Bazı “uzantı köşe yazarlarının” ifade ettikleri gibi, Haziran 2015’te AK Parti’ye gerilettiler gerilettiler, 330’un uzağında tuttular tuttular…
Mevzu bu kadar net!..