ABD - İsrail - FETÖ şer 3'lüsü yeni yollar arıyor! Sistematik soykırım
İsrail’de ortalık bu sefer fena karıştı. Açıkçası karışmasını da istemiyorum desem yalan olur. Çünkü öylesi bir katilin yönetimindeki bir ülke ile karşı karşıyayız ki akıl alır gibi değil. Bir akıl tutulması yaşayan dünyayı bir kenara bırakın, halkı tarafından da yapılan anketlerde yönetiminden rahatsız olan % 69’luk bir oranın giderek arttığını da görmekteyiz. Malumunuz İsrail’de halk sokaklara indi, önce genel grevlerle hayatın durması sağlandı ve daha sonra polis ile çıkan çatışmalarda her gün yüzlerce İsrailli yaralanırken, çatışmalar dünya kamuoyunun önünde cereyan etmeye devam ediyor.
Ama tam bu durumlar devam ederken, Gazze Kasabı Netanyahu denilen alçağın Oscarlık oyununa şahit olduk. Kameralar karşısına geçen katil Netanyahu, Gazze'de ölü bulunan altı rehine için İsraillilerden "af" talep ederek "Onları sağ salim geri getiremediğimiz için sizden af diliyorum. Çok yakındık ama başaramadık" ifadelerini kullanarak sanki Gazze’de 333 gündür kan akıtmamış da, sanki körpecik evlatları hayattan koparmamış da ve yine gözü yaşlı anneleri, sakat kalan Filistinlileri unuttururcasına küstahça tiyatrosunu sergileyen bir alçakla bu dünyanın başı fena halde belada…
ABD - İsrail - FETÖ şer 3'lüsü hiç durmuyor...
Dünyanın ve ülkemizin başına bela olan ABD-İsrail ve FETÖ üçgenini kabul etmeyenler illa ki olacaktır. Baktığınız zaman bu üç bela da çok canlar ve hayatları söndürmüştür. Bunu unutmamak lazım; aralarındaki ironik bağı da aslında baktığınızda FETÖ Terör örgütünün liderinin hala Pensilvanya’da yaşadığını ve ona bağlı birçok fedainin de ABD topraklarında hüküm sürdüğünü çok net biliyoruz. İsrail’i konuşmaya bile gerek yok… Küresel şeytanın işbirlikçisi olan katil devletin de dünyanın başına püsküllü bela olduğunu zaten her defasında deklare ediyoruz. Buradan isteyen istediği sonucu rahatlıkla çıkartabilir…
Bu arada rakamlara şöyle bir baktığımızda…
İsrail ordusunun, Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten bu yana düzenlediği saldırılarda, 16 bin 673'ü çocuk, 11 bin 269 kadın olmak üzere toplamda 40 bin 691 Filistinliyi katlettiği biliniyor. Evet yanlış duymadınız Müslüman kardeşlerim, hani defalarca Hac ve Umre için canhıraş mücadele eden din kardeşlerim… 41’bine yaklaşan din kardeşimiz gözümüzün önünde hunharca katlediliyor ama bizler ne yapıyoruz ben dahil hiçbir şey!.. Bu öylesi bir acı ki, yahu kolları kopanmı ararsınız, bacakları kopan mı ararsınız, gözleri kör olan mı, birçok uzvunu kullanamayan ve hayatının geri kalanını paramparça sürdürecek olan psikolojide insanlar mı ararsınız. Bunların hepsi müslüman ve küresel şeytan ABD’nin köpeği İsrail tarafından her gün katlediliyorlar..
7 Ekim'den bu yana Gazze'de bir sistematik soykırım yaşanıyor.
İsrail Gazze'deki insanları sistematik bir şekilde aç ve susuz bırakıyor. Binlerce Filistinliyi şehit eden işgalci İsrail, Müslümanların kutsal mekanlarına da saldırmaktan geri durmuyor. Hastaneleri, camileri, okulları ve kiliseleri bombalayarak tüm insani değerleri ayaklar altına alan İsrail kanlı vahşete devam ediyor.
Ve peki bizler son olarak ekranlarda ne izliyoruz sadece 6 tane rehinenin ve emin olun ki, bu rehine oyununun da bir numaralı aktörü Netanyahu’dur. Sakın bu anlattıklarımdan şu teze ulaşılmasın, kim olursa olsun canı veren Allah Teala’dır ve alacak olan da kendisidir. Kim masum halka kurşun yağdırıp kim onları bir kalkan gibi kendi emelleri için kullanıyorsa Allah’ın gazabı onların üzerine olsun. Ama şunu atlamayalım, yıllardır tüm kılcal damarları kesilerek, dünya ile bağlantısını koparıp masum insanları zalimce öldüren bir Netanyahu’nun karşısında da bu denli magazinsel olaylara bakmamak lazım.
Ben Telaviv’deki gösterileri çok önemsiyorum. Çünkü orada en azından kalplerinde insan kırıntısı olan halkın olduğunu da düşünmek istiyorum. Evet orada çok sayıda başka ülkelerden gelen aktivistleri de işin içine katarsak bu zalimliklerin göbeğindeki İsrail için bir şeylerin yapılması artık büyük bir ihtiyaç olarak gözükmektedir.
Gazze'de uygulanan sistematik vahşet...
Şu saatten sonra Netanyahu tarafından sergilenen ve ülkesindeki olayları yatıştırmak adına yapılan bu hamlelerin inandırıcılığının olmadığını ve bu olayı masumlaştırmasına izin verilmemelidir. Çünkü ortada bir insanlık trajedisi varken, bu zalim Netanyahu’nun konutuna kadar giden ve onun konuşmak isteyen ve ona “Bay Ölüm” yakıştırması yapılırken bu katilin de inşallah sonunun geçmişteki Ariel Şaron gibi olması en büyük dileğim.
Tam bu esnada Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’e bir kulak verelim ve sonra devam edelim. Araf Suresi 179. ayet-i kerimede Rabbimiz şöyle buyuruyor: ”Andolsun ki, cinden ve insten çoklarını cehennem için yarattık, onların kalbleri vardır ki, onlar ile anlayamazlar ve onların gözleri vardır ki, onlar ile göremezler ve onların kulakları vardır ki, onlar ile işitemezler. Onlar hayvanlar gibidirler, belki onlar daha sapıktırlar. İşte gâfil olanlar onlardır.”
Bırakın o törenlerdeki gösterişleri, şovları... Kul hakkı yemeyin!
Bu ayette de işaret edildiği gibi Netanyahu gibi hayvandan da aşağı olan sıfatsızların sonu kuşkusuz cehennemin dibidir. Ama bizler inananlar olarak şunun mücadelesini vermeliyiz. Evimizde beslediğimiz bir kuşun da canı vardır, bahçemizde beslediğimiz bir köpeğin de canı vardır. Can kutsaldır ve önemsenmelidir. Ama geçtiğimiz günlerde TV’de Yenikapı’da Ajda Pekkan, Mustafa Ceceli, Sertap Erener ve Hande Yener gibi şarkıcıların kedi-köpekler için verdikleri ve işi kendi çıkarlarınca şova dönüştürdüklerini görünce aynı hassasiyeti Gazze’de müslüman kardeşlerimiz için de yapsalardı demeden de geçemedim. Eğer amaç sadece bir cansa, bir tarafta da dünyanın en şerefli varlıkları olan insanların Gazze’de her gün sayısız çocukların katledildiğini de bu sanatçı tayfasına da hatırlatmakta yarar var diye düşünüyorum. Emin olun böylesi bir sesleniş yaptıklarında da buradan teşekkürlerimi de ileteceğimi ilan ediyorum şimdiden.
Ne diyelim umarız bu zalimliklerin sonu bir an önce gelir ve Netanyahu gibi katillerin kökü bir an önce kurur. Rabbimizden en büyük dileğimiz bu…
Selam ve Dua ile…