• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sedat Yılmaz
Sedat Yılmaz
TÜM YAZILARI

Yazıcıoğlu mefkûresi Vatan Yahut Silistre!

30 Aralık 2018
A


Sedat Yılmaz İletişim:

2018 yılının son yazısını kaleme alırken aklıma Vali Recep Yazıcıoğlu geldi… Aydın’da kaymakam vekili olarak kamuya ilk adımını atmış… Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre eserinde bahsettiği Silistre Kalesi’nin fedakârene yardımına koşanlar gibi vatan sevdâlısı bir insan...

Göreve başlar başlamaz 6 ay gibi kısa sürede bulunduğu kamudaki işleyişi çözmüş… Memurların çalışmalarını, vatandaşlara davranışlarını ve kamudaki ataleti tek tek not etmiş… Daha o zamanlar mevcut sistemin değişmesi gerektiğine inanmış…

Evet Recep Yazıcıoğlu sıra dışı bir yönetici... Tabulara savaş açmış, lider bir şahsiyet... Politikacılarla sık sık arası açıldığı için daha kaymakamken görev yaptığı Adana, Ağrı, Çanakkale, Hatay, Çorum ve Bolu’nun ilçelerine sürülmüş de sürülmüş…

İlk kez “Karakol değil, pembe kol” diyen Yazıcıoğlu, emniyet müdürlerinin vali olmasına da karşı çıktığından bürokrasi tarafında hiç sevilmemiş… Adam kayırmadığı ve yapması gereken işleri yaptığı için sürekli ihtar almış…

Çorum’da görev yaptığı sırada odasının kapısına astırdığı “Kapıyı vurmadan giriniz” yazısı, “Kahvehaneleri kıraathanelere dönüştürmesi, oyun oynamayı kaldırması, okuma seferberliği başlatması, resmi dairelerde belirli saat ve yerler dışında çay, kahve ve sigara içmeyi yasaklaması, içkili yerlerde belirli bir miktardan sonra alkol almayı engellemesi” birçok kişiyi rahatsız etmiş ama yılın bürokratı olarak da seçilmesini kimse önleyememiş…

Çalışkanlığının yanında sorunları hızlı çözüşü dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın dikkatini çekmiş… Özal, içinde Recep Yazıcıoğlu’nun adının da geçtiği valiler kararnamesini birçok itiraza rağmen Cumhurbaşkanı Kenan Evren’e imzalatmış… 36 yaşında Türkiye’nin en genç valisi olarak Tokat’a atanan Yazıcıoğlu muazzam işleri dolayısıyla “süper vali” adını almış…

***

1989 yılında Tokat’tan Aydın’a atanan Yazıcıoğlu’na mâlum çevreler tarafından “Yasakçı vali geldi” yakıştırmalarını unutmanın imkânı var mı! Tepkilere rağmen Yazıcıoğlu işini yapmaktan geri durmamış... Hele O’nun bir başhekimi görevden alma olayı var ki, bugün tüm kamu görevlileri, hatta özel sektörde çalışanlar bile bu hâdiseyi “başucu dersi” yapmalı…

Anlatayım… Olay şöyle… Yazıcıoğlu Aydın’a atandığı ilk günlerde aldığı bir şikâyet üzerine tebdili kıyafetle Nazilli SSK Hastanesi’ne gider ve başhekimin odasına çıkar… Uzun süre bekledikten sonra dışarıdan gelen başhekime tedavi olmak istediğini ancak parası olmadığını söyler. Başhekim de “Burası hayır kurumu değil. Paran yoksa tedavi olamazsın” der. Yazıcıoğlu da başhekime, “Devletin görevi vatandaşa bakmak değil mi?” diye sorar… Sinirlenen başhekim, tebdili kıyafetteki Yazıcıoğlu’nu odasından kovar.

Vali ertesi gün SSK Hastanesi’ne resmi kıyafetiyle gelir. Başhekimi çağırtır… Karşısında Yazıcıoğlu’nu gören başhekim, ne diyeceğini bilemez! Ama iş işten geçmiş, Yazıcıoğlu başhekimin eline “azil belgesi”ni daha doğrusu “kovulma evrakını” vermiştir…

Vallahi, şu anda bu başhekimin akıbetini merak etmiyor değilim!

Tabi Yazıcıoğlu’nun Aydın’dan alınmasından sonra söylediği söz de ilginç… Erzincan’a tayin edilen Yazıcıoğlu dönemin Başbakanı Özal’a “Üstsüzlere karşı bir hata mı yaptık da defterimizi dürdünüz!” diye sormuş!.. Ancak cevap alamamış!

Erzincan’a atanan Yazıcıoğlu, burada da süper valiliğini göstermiş… Meselâ 13 Mart 1992 tarihinde teravih namazı vaktinde 6,8 şiddetinde meydana gelen deprem sonrası yaptığı hizmetler hâlâ dillere destan… 653 vatandaşın hayatını kaybettiği 3850 kişinin yaralandığı, 1534 konut ve 954 işyerinin yerle bir olduğu depremde Yazıcıoğlu, halkla el ele vererek şehri 8 ayda ayağa kaldırmış…

***

Yazıcıoğlu’nu Erzincan’da zor günler peşini bırakmamış!.. 5 Temmuz 1993’te yaşanan Sivas Katliamı ve 3 gün sonra Başbağlar Katliamı’na son derece üzülen Yazıcıoğlu hâdisenin temeline inmeye çalışmış… Özellikle teröristlerin Başbağlar’ı seçmesinde şehirle bölge arasında bir köprünün bulunmayışı tespitini yapmış... Yazıcıoğlu hükümetlerin yıllardır yapamadığı ve o zamanın parasıyla 1 trilyon lira maliyet çıkarılan köprüyü hem de 8 ayda 300 milyar lira maliyetle tamamlamış… Bilindiği üzere bu köprü, “Köprü” adlı film ve dizisine senaryo konusu olmuş…  

Ne kadar anlatsak gerçek mânâda Yazıcıoğlu’nu tarif edemeyiz!.. Rahat giyinmeyi seven, şahsi işlerinde asla makam aracı kullanmayan, korumayla gezmeyen, çaycısından dâhi çay istemeyen, paraya pula önem vermeyen, vakit namazlarını asla kaçırmayan, ibadetlerinde gösteriş yapıyormuş izlenimi vermemek için çabalayan Yazıcıoğlu, bugün her makamda imza yetkisine sahip olanlara iyi bir örnek ve önder... O, Silistre Kalesi’ni kurtarmaya gidenlerin taşıdığı mefkûrenin aynısını yüreğinde taşıyordu. Allahu Teâlâ rahmet ve mağfiret eylesin...

2019 yılı ile birlikte gelecek senelerde Recep Yazıcıoğlu gibi idarecilere ihtiyacımız olduğunun altını çizerken çalışkanlığı, cesareti ve sistemli uygulamalarıyla dikkat çeken Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Başkanı kıymetli İbrahim Burkay’ı yeni yılın ilk yazısında köşeme konuk etmek istiyorum.

Ülkenin önündeki keskin ekonomik virajın aşılması, finans bunalımının atlatılması, KOBİ’lerin yeniden hayata döndürülmesi, tasarruf eksikliği, doğrudan yatırımlar, yerli otomobil, teknoloji ve endüstri 4.0, dünyada yalnızlaştırılmaya çalışılan Türkiye’nin durumu, şehirlerde yaşayan insanları ekonomiye tam entegre etme, yeni asgari ücret, Bursa’nın 35/40 milyar dolarlık sağlık ağırlıklı turizm projesi, tarımda toprak reformu, Türkiye’nin ilk Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi çalışmaları konularında Başkan Burkay’a sorular yönelttik...

Takip etmenizi tavsiye ederim!

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23