• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sedat Yılmaz
Sedat Yılmaz
TÜM YAZILARI

Dünya ile entegreyiz ama serbestçe dolaşamıyoruz!

13 Mart 2019
A


Sedat Yılmaz İletişim:

Artık savaşlar ticaretle yapılıyor. Silahı kuvvetli olanlar değil, ekonomisi güçlü olanlar mücadeleyi kazanıyor. Dolayısıyla ekonomik büyümede dış politika vizyonu bugün için olmazsa olmaz. Dışişleri Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı’nın bundan böyle dış ticarette ciddi engel teşkil eden vize muafiyeti ve serbest ticaret anlaşmalarında birlikteliklerini daha da sıkılaştıracaklarını düşünüyorum.

Türkiye’nin dünya ticaret pastasından aldığı pay bugün yüzde 1 bile değil. Bu nedenle ithalattan daha fazla ihracat yaparak payımızı yüzde 2’lere yükseltmemiz gerekiyor. Tabii bu konuda çalışmalar sürüyor. İş dünyasının önündeki engelleri kaldırmak gâyesiyle son dönemde 20 ülke ile serbest ticaret anlaşması yapıldı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ifadesiyle Türkiye hâlen 17 ülkeyle de müzakereler yürütüyor.

Özellikle son dönemde ithalatın düşmesine karşılık ihracatın artması aslında Türkiye’nin Afrika ve Latin Amerika açılımlarının bir sonucu olarak görülebilir. Demek ki “Türkiye ithalat yapmadan ihracat yapamaz” algısı yeni ihracat pazarlarının bulunmasıyla geri plâna düşebiliyor.

Hatta yıllardır Türkiye’nin Japonya ile yapamadığı serbest ticaret anlaşmasının Haziran ayındaki G-20 zirvesinde imzalanacağı düşünülürse sıradaki Ukrayna ve tercihli ticaret anlaşmasının yapılacağı Pakistan’ın, bu yıldan itibaren Türkiye’nin ihracatına ciddi katkılar sağlayacağı kuşkusuz.

Tabii ihracat pazarlarını büyütmede, birkaç ülke ile yetinmek bugün için doğru bir yaklaşım değil. Aldığımız haberler doğruysa, aralarında ABD’nin de bulunduğu 8 ülkeyle serbest ticaret anlaşmasında son aşamaya gelindi. Hatta ABD ile yakında serbest ticaret anlaşması yapılabilirse Türkiye/ABD arasındaki ticaret hacminin 75 milyar dolar seviyesinde ifade edildiğini ben söylemiyorum, Bakan Çavuşoğlu dile getiriyor. ABD’nin yanında Kanada, Hindistan, Vietnam ve Güney Afrika da yakında pazar zincirine katılacak ülkeler. Rusya’nın Türk iş dünyası için vize muafiyeti getirdiğini de hatırlatayım.

Türkiye’nin yanı başındaki en büyük ticarî partneri Avrupa ile de başta Gümrük Birliği gibi hâlâ aşılamayan birçok konu var. Meselâ Türk işadamı ciddi şekilde Avrupa’da vize sıkıntısı çekiyor. Avrupa Birliği vizesi için belirlenen 72 kriterin 66’sını tamamlayan Türkiye geriye kalan 6 kriter için yüksek tandansla çalışıyor fakat Avrupa’nın duruşu da ortada. Bu sebeple Dışişleri Bakanlığı konuyla ilgili çalışma grupları oluşturmuş. Şâyet Avrupa tarafında bir arıza çıkmazsa Türkiye yakında vize serbestine kavuşabilir.

Türkiye’nin özellikle Avrupa’da vize serbestisini elde etmesi, dış ticaretin artmasına önemli katkı verecek. Ne kadar çok vize, o kadar çok ticaret… Örneği de hazır… Biliyorsunuz, Avrupa Birliği’nin kurucu üyelerinden Almanya’nın vize muafiyetiyle dış ticaretini ne derece artırdığı ortada. Bugün bir Alman; ABD, Kanada, Avustralya ve Japonya dâhil dünya üzerinde 176 ülkeye vizesiz seyahat edebiliyor.

Bu ne demek? Şu demek!..

Almanya’nın 2018 yılı sonunda ne kadar ihracat ve ithalat yaptığını bilen var mı? Türkiye’nin tam 10 katı… Geçen yıl 1 trilyon 90 milyar avro ithalat gerçekleştiren Almanya, 1 trilyon 317 milyar avro da ihracat yapmış.

Hadi Almanya ihracatının 779 milyar avro ve ithalatın 623 milyar avrosunu Avrupa ülkelerine yapmış diyelim… Ama Almanya, Avrupa dışında kalan ülkelere de 539 milyar avro ihracat, 467 milyar avro da ithalat gerçekleştirmiş… Ülkenin toplamda ihracat artışı yüzde 3, ithalatı da yüzde 5,7 büyümüş.

Bu kadar büyük bir dış ticarete sahip olmanın başlıca sebebi ne? Tabii önce sanayi ülkesi olmak ama asıl etkenin, bir Alman vatandaşının dünyada 176 ülkeye vizesiz rahatça girip çıkabilmesini de dış ticaretteki büyüklüğe etkisini eklemek lâzım.

2008 küresel krizinin etkilerinin silinmesi açısından dünya üzerinde bollaşan paranın 2015 yılından bu yana giderek azalması ve borçlanma maliyetlerinin yükselmesi elbette Türkiye gibi ekonomisi yurtdışı para akışına bağlı ülkeleri zorluyor. İşte Türkiye de portföy yatırımlarının carî açığı kapatmada yetersiz kalacağını iyi hesap etmiş ki, döviz açığını hafifletmede yeni ihracat kanalları arayışına girmiş.

Tabii yeni dış ticaret kanallarına ulaşmanın yolu vize muafiyetinden geçiyor. İşadamınız dünya üzerinde vize serbestisine sahip değilse dış ticaretimizi ne kadar artırabileceğiz ki? Yani vize dış ticarette teknik bir bariyer olarak niteleniyor. Ama diğer taraftan da ticarette psikolojik bir engel olduğu da her ortamda söyleniyor.

Mezkûr savın en güzel örneği Türkiye… Ülkede ihracat bunca çabaya karşılık istenilen seviyeye gelemiyorsa vize muafiyeti mes’elesine hakikaten eğilmek şart. Şu anda Türk işadamı engelsiz şekilde dünyaya açılsa bugünkü 168 milyar dolarlık ihracat kat kat daha farklı olurdu. Dış ticarette öyle bir kaotik durum var ki, dünya ile entegresiniz ancak işadamınız dünyayı dolaşamıyor.

Tüm kısıtlamalara rağmen Türk işadamlarının dinamik ve girişimci ruhu sayesinde dış ticaret büyüyor, gelişiyor. Fakat 2023 yılı 500 milyar dolarlık hedefin işadamının sâdece girişimciliğiyle yakalanması kolay değil. Mâlum hedefin yakalanması için Türk işadamının serbest ticaret anlaşmalarıyla vize muafiyetini elde etmesi gerekiyor.

Rakamlar açık… Tekrarlamaya da gerek yok… Vize muafiyetinin ekonomiler arası işbirliği potansiyelini, tek değil çift yönlü etkileyen bir uygulama olduğu gerçeğini asla unutmamak lâzım.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23