• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sabri Şahsuvar
Sabri Şahsuvar
TÜM YAZILARI

Ultra ırkçılığın Kayseri provası

02 Temmuz 2024
A


Sabri Şahsuvar İletişim: [email protected]

 

Son zamanlarda, Türkiye’de sığınmacı ve mülteci olaylarının en az seviyede olduğu dönemde, Kayseri’de Suriyeli bir sığınmacının akrabası olan kişilerin çocuğuna cinsel istismarda bulunması, bir anda eylemler ve yağmalama, yakma ve cinnet provasına dönüştü! Oysa kolluk kuvvetinin olduğu yerde, adalete teslim edilen namussuzun, mutlaka hesap vereceği ve gerekli cezanın verileceği her Kayserili hemşerim bilmelidir. 

Asıl mesele gerçekten tacizci mi sizce, yoksa mikro etnik milliyetçilik mi? 

Soru düşündürücü, Türkiye’nin ağır birliklerinin Suriye’de olduğu bir dönemde ve yapacağı operasyon harekâtı ne kadar önemli olduğu ve aynı zamanda Türkiye-Suriye ilişkilerinin ivme kazandığı bir dönemde suçsuz Suriyelileri bu duruma muhatap kılıp onların mallarını canlarını yakmak ancak despotizmimde ve ırkçılıkta görebiliriz. Bu durum size yakışmadı Kayseri.

Lafla % 99 Müslüman olan bir ülkede adaletin ve hukukun bu şekilde sağlanamayacağı, masum insanların canları ve mallarının bu şekilde yağmalanamayacağını en iyi bilenlerdesiniz. Sizin endişeniz hepimizin endişesidir. Şahsen sorgulamak isterim; Kayseri yağız toprakların ve Müslümanların çoğulcu olduğu bir yerdir. Nasıl olur da bu tuzağa düşerler anlayamadım.

Soru şu LBGT gibi birçok oluşum geleceğimizi tehdit ederken, batı dernek ve vakıfların içimizde cirit atığı bir dönemde, bunlara karşı yürüyüş eylem ve kınama basın bildirisi oldu mu? Hayır, ancak sözüm onlara içimizdeki sıra dışı sokak eylemcileri sözde adalet dağıtıyorlar. Allah akıl fikir versin bu şekilde Kayseri’yi gündeme getirmek bir acziyet olgusudur. Ve uygun değildir.

Birilerinin Türkiye’ye karşı tuzak kurduğu bir dönemde bu gibi hareketler bizlere pahalıya patlayabilir. Ülkemin Mehmetçikleri dünyanın her yerinde adalet ve hukuk temelli bir dava uğruna durduğu bir yerde, bu gibi ferdi sapkın olaylar, geleceğimizi planlarımızı bozmamalı veya oyun bozucu durumuna düşmemeliyiz. ABD merkezli bazı yayın kuruluşlarının yaptığı açıklamada Türklerin iç kargaşaya meyilli durumlarının pozitif olduğu açıklanmıştır. Sakın oyunlara düşmeyelim ve uyanık olalım.

Türkiye’de basit bir kıvılcımın yakılması önü kestirilmeyecek olaylara sebebiyet verebilir. Bunun en açık örneği Kobani eylemleri, birileri Kürtlük eylemleri adı altında milyarlarca dolara mal olan, can kaybına sebep olduğudur. Bu oyunun bir parçası olmayalım, birleştirici olalım ve ülkemizi dış tehditlere karşı hep birlikte koruyalım, kıymetli Kayserili hemşerilerim. 

Türkiye’nin yaşanabilir ve yönetilebilir olma vasfını imha etmek isteyenlere karşı dik durma günüdür. Anadolu’da hayata geçirilmek istenen oyuna karşı, ırkçılığı kin ve nefreti mayalayıp bu milletin dirliğine ve birliğine sokmak isteyenleri içimizde eritmek ve onları uyarmak zorundayız. Erdoğan, istifa deyip birilerinin maşası konumuna düşmek bu ülkeye en büyük ihanettir.

Apoizm denilen mantalite neyse ultra ırkçılık da aynısıdır. Birbirini besleyen damarların bu ülkeden sökülüp atılması gereklidir. Oysa bizim davamız ülkü sevdasında buluşmak ve vatanı bir bütün olarak bağrımıza basmaktır. MOSSAD’ın etki ajanlığına hizmet bu ülkenin iç dinamikleri açısından ciddi bir sorun olduğu aşikâr. Saha ajanlarının ülkü sevdasına bağlı olduğu illerde yoğun faaliyet göstermesi bilinçli bir yapılanmanın olduğu işaretidir. Bu hain odaklara karşı dik durmak bir ülkü davasının emridir. 

Alın size bir not, yüzümüzü kızartacak, utandıracak bir olay! Annesi tecavüze uğramış ve öldürülmüş, çocuğu katledilmişti. Bu alçaklığı yapan maalesef , Türkleri temsil etmese de, bir Türk idi. Bu şeref ve namus bekçileri denen onurlu ırkçılar neredeydi? Hani biz mazlumun davasına sahip çıkandık, hani biz namusuna sahip çıkandık, Suriyeli Şehit Emani El Rahmun’un cenaze namazını, Prof. Dr. Mehmet Görmez kıldırmıştı, törendekilere şöyle seslenmişti! Bugün sadece bağrında ümmet-i Muhammed’in bir evladını taşıyan bir annenin cenaze namazını kılmadık, sadece biberonunda sütü eksik kalmış 10 aylık bir bebeğin cenaze namazını kılmadık, biz aynı zamanda tarih boyunca mazlumlara umut olmuş aziz milletimizi mahcup edecek, hepimizi üzecek bir vahşete şahit olduk demişti ve bizi yasa boğmuştu.

Sn. Mehmet Görmez’in konuşması tarihe not düşülmelidir. Buradan bütün insanlığa sesleniyorum! Cenaze namazını kıldığımız 22 yaşındaki anne ve 10 aylık bebek mi mülteci, yoksa bizim vicdanımız mı mülteci? Onlar mı mülteci yoksa bizim merhametimiz mi mülteci? 

Bir hilalin gölgesine hepimiz sığındık, 10 aylık bebek mi sığmayacak tarih boyunca mazluma umut olmuş, bu güzel vatana, bu aziz vatana?” 

Ne yani bütün Türkler şimdi tecavüzcü mü? Yazık çok yazık şoven ırkçılık hastalıklı bir sorun ve utanılması gereken bir durumdur. Devlet başkanı olarak Sn. Recep Tayyip Erdoğan, TBMM’si siyasî partiler ve toplumun ahlâk sahibi tüm kesimleri Kayseri’deki etnik sokak terörizmine ve Vandalizm’e karşı somut bir eylem planı üretmelidir. Vesselam.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Cengiz

Şiddetin her türlüsünü amasız fakatsız kınıyorum. Türk, Kürt, Çerkes... farketmez taciz iğrenç bir olay. Şu gerçeği de kabul etmek gerekir sığınmacı sorununu ufacık bir ilçede yaşamama rağmen görmemek imkansız. İlk sorun entegre olmak. ilçede 8-10 haneler ama gece sülalecek kaldırıma oturup ufacık çocukları yola salıyorlar şahsen zorunda kalmadıkça o yolu kullanmıyorum. Sağlık hizmetinde daha yeni yaşadım randevu beklerken tak içeri girip doktora tedavi olanı gördüm, doğumhanelerde onlara çalışıyo. Üçüncü olarak ucuz iş gücü olarak patronu ve iktidarı sevindirebilir ancak kendi gençlerimiz işsizken rahatsızlık veriyor. Dört nargileciler tatil yörelerinde keyif yaparken oğlu ya da akrabası Suriye'de askerlik yapanlar. Beş dini durumları ben süleymancıları ve sığınmacıları ne hikmetse camide hiç göremiyorum yezid-i mi acaba buradakiler merak ediyorum. Altı okulda zoraki tutulmaya çalışan iki Suriyeli kızları taciz edip(peştunlarda da aynı durum var) defalarca kesici ve delici aletle yakalanmasına rağmen bu çocuklar okuldan uzaklaştırılmadı. Yirmi yıl önce ilçede Kürtler ve romanlara karşı bir çekince vardı şimdi kürtler ve romanlar bile sığınmacılardan çekiniyor. Gerçekçi olmak gerekirse referandum yapılsa memleketin yüzde 80'i gitsinler der. İktidar bu durumu nasıl çözer onu bilemiyorum. Gururlu ve onurlu istekli bir geri dönüşün olacağına inanan da kalmadı sanki

Ekonomi de kaldırmıyor artık....

 Sayıları net olarak belli olmayan mülteciler, tamda bugünler için Türkiye'ye getirildiler. Avrupa tehlikeyi gördü, o yüzden Türkiye ile geri kabul anlaşması yaptılar. Bunların yüzünden Türk vatandaşlarına vize vermiyorlar. İllaki alınması gerekli olan vasıflılar varsa, Avrupa'nın yaptığı gibi kontrollü ve kayıtlı bir şekilde alınarak çalışma ve oturma izni verilmeli. Suriye'de savaş bitti, misafirlikte bitmeli. Artık ekonomimizde kaldırmıyor. Bu yüzden sadece Suriyeliler değil, Afgan, Tacik, Pakistanlı, Ermeni, ne kadar kaçak, mülteci, sığınmacı varsa acilen toparlanıp memleketlerine yollanmalı. Herkes yurdunda, vatanında mutlu. Evli evinde, köylü köyünde olmalı.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23