“Mermi 9 lira 60 kuruş”
Davranış teorileri, endüstrileşme, kentleşme ve işsizliğin neden olduğu hızlı nüfus hareketlerinin toplum yapısında ani değişimleri beraberinde getirdiğini, bu değişimlerin de sosyal ilişkilerde çatışma ve gerilimleri ortaya çıkararak toplumsal olayların gelişimini teşvik ettiğini ileri sürmektedir. Ülkemizin göç dalgası ekseninde bulunması, coğrafya bakımından problemli bölge olması da birtakım sorunlar doğuruyor.
Uzmanlara göre ülkemizde kolektif kartel, sosyal sistemdeki problemli bireylerin toplumsal olaylara katılımını teşvik etmektedir. Bireysel duygu ve düşünceleri arka plana iterek toplumsal olayların biçimini ve şiddetini belirler.
Toplumsal olaya katılan bireyler, şahsi menfaatlerinin peşinden koşmayı bırakarak grubun ortak hedefleri doğrultusunda hareket etmeye başlar. Sosyal yaşamdaki ani değişimlerin sebep olduğu gerilim ve göreceli mahrumiyet duyguları sosyal kontrol mekanizmalarının zayıflamasına neden olur.
Toplumsal düzende oluşan kırılganlıkların toplumun üyeleri üzerinde gerilim oluşturduğunu ve bu gerilimlerin sosyal bağların zayıflamasına ve dolayısıyla intihara neden olduğu belirtilmektedir. Uzmanlara göre, bu problemin çözümü için toplumsal dayanışma ve entegrasyonun artırılması gerekmektedir.
Sosyologlar sivil şiddet hareketlerinin bireysel davranışları kontrol altında tutan sosyal bağların zayıflaması sonucu oluştuğunu, devlet yönetim mekanizmasının zayıflaması sonucu oluştuğunu ve ‘kalabalık psikolojisinin tetiklenmesiyle ortaya çıktığını belirtirler.
Kolektif kartel hareketlerin günlük rutin aktiviteleri, sosyal düzensizlikler üzerine kurulması ile bilinir. Herhangi bir kural ve yapılanmaya tabi olmadan anayasal mücadelenin yetersizliği ile oluşan alandan dolayı kendiliğinden geliştiğini bilinmektedir.
Ülkemizde kısa günün adamcılığı ile yürütmeye alternatif bir yapılanmaya giren mafya gruplarının alan kazındıkları izlenimi vermesi, iç güvenliği sarsmaktadır.
Günlük rutin aktiviteler zinciri bozulan bireylerin, içine düştükleri belirsizlik ortamının üzerlerinde oluşturduğu stres ve gerilimden kurtulmak için kartel, kolektif hareketlere destek ve katılımları yoğunlaştığı bilinmektedir.
Zira içinde bulundukları belirsizlik durumunda kaybedecekleri pek fazla değer kalmamıştır.
Bireylerin gerçekte elde ettikleri uçurum farkı, sosyal doku ve düzen uyumu açısından, göreceli mahrumiyet duygusunun, sosyal belirsizlikler nedeniyle ortaya çıkan gerilimin şiddetini artırarak, toplumsal olayların oluşumunu hızlandırdığını görmekteyiz.
Kolektif kartel, davranış, toplumsal olayların açıklanmasında yetersiz kaldığı eleştirilerine maruz kalmış ve sosyologlar gerilim ve göreceli mağduriyet duygularından ziyade, sosyal değerler, sosyal entegrasyon ve uzlaşma olgularının toplumsal olaylar üzerindeki etkileri üzerinde kafa yorduklarını görmekteyiz. Temel çözüm ve sorunlarından uzak duran siyaset aklı gerçekle yüzleşerek gereğini yapmalıdır.
Son dönemlerde ülkemizde sistem mafyası ve kartel mafyası adı altında şekillenen gruplaşmalar, sosyal toplum barışını ciddi şekilde tehdit etmektedir. Birlerinin görmezden geldiği bu gibi mekanizmalar, anarşinin habercisidir.
Toplumsal olaylarda, mevcut sistem tarafından haksızlığa uğratıldıklarına inanan bireyler, sosyal sistemdeki bozuklukların görmezden gelinmesi ile menfaatler düşünülerek organize olurlar. Politik şartların toplumsal yaşam, dolayısı ile toplumsal olaylar üzerinde önemli etkilerinin olduğu bilinir.
Sosyal nizamı göz ardı eden kamu yöneticileri, politik süreci siyasi ortamı analiz etmekle yükümlü olup, politik süreci yönetmelidir. Toplumsal olayların ana sebebi, kısmen adalettin çiğnendiği düşüncesi ve eşit adalet talebidir. Daha geniş sosyal özgürlükler ve talepler istenmektedir. Demokratik bir ortamın gelişmesi, anayasal yürütmenin ulusal bütünlüğü açısından can damarıdır. Ancak bu olayların kaynakları ve iç dinamikleri doğru tespit edilerek toplumsal uzlaşı sağlanabilir.
Siyaset ve mafya teorisi demokratik ülkeler açısından bir intihar modeli olup ülke bütünlüğünü ve demokratik sistemin temellerini derinden sarsacak bir duruma dönüşebilir. Birilerinin 1980’lerde oluşturduğu zemin ve yapılanmayı yabana atmayın. Atlantik istihbaratı, Türkiye’nin mafya kartelinde güç kazanacak zemin noktasında yabancı değildir. Monarşik akıl ve yapılanma, küresel oyuncu faktörü olarak iliklerimize kadar işlenmiş. Her an yeniden kurulacak bir mafya düzenine entübe edilebiliriz... Bu güvensiz ortamı beraberinde getirecek yeni düzende adaleti, “Mermi 9 lira 60 kuruş” cümlesinin sağlamasını isteyenlerin sayısı çoğalmadan müdahale edelim.
Vesselam…