• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sabri Şahsuvar
Sabri Şahsuvar
TÜM YAZILARI

Kafkasya’da etki ajanlığı ve yeni cephe savaşları

25 Haziran 2024
A


Sabri Şahsuvar İletişim: [email protected]

 

Kafkaslarda beyaz adamın izleri yoğunlaştı, Dağıstan’daki son saldırıların beyaz adımın izlerinde saklı olduğu açıktır. 

Rusya’da salon saldırısı ve Türkiye’deki kilise saldırısının arkasındaki güç merkezlerinin kim olduğu şimdi daha net görülmektedir.   

Türkiye ile Rusya yakın ticari ve askeri işbirliği ilişkilerine rağmen etki alan çatışması yaşamakta olduğundan; söz gelimi Libya, Suriye, Azerbaycan – Ermenistan sorunlarında karşı taraflarda olduklarından Türkiye’nin Dağıstan meselesinde takip ettiği Batı bloku yanlısı politikasında bir değişiklik olması ihtimali zayıf görünmektedir. Ancak bu bölgenin istihbarat savaşları alanı olduğu, İngiliz aklı ve derin Amerikan vekâlet savaş alanıdır.

Doğu, Kafkasya, Balkanlar huzursuzluğu ve Akdeniz’de yaşanan savaşlar gözler önüne sermektedir. Devletlerin etki ajanlığı planı dâhilinde, yeni sahalar yorgun alanlar üzerinden güç kazanma adına acımasızlığını göstermektedir. Güç temelinde eylem ve tutumları neticesinde etnik ve dini anlamda azınlıkta kalan halklar, bu çatışma alanlarının tam ortasında can çekişmekte, varoluşlarını teminat altına alabilmek için stratejik aklın ürünü olan işbirliği planlarının bir parçası olmak durumunda kalmaktadırlar.

Güney Osetya ve Kuzey Osetya’nın Dağıstan gibi İslam’ı alanın birleşmesi, Osetya’daki soydaşlarıyla birleşme ve özgür ve bağımsız bir devlet olarak yaşama arzusu; tüm evrensel ve tarihsel demokratik değerler ve insan hakları kazanımları açısından ne kadar gönülden savunulursa savunulsun; bunun gerçekleşmesi güç odakları çatışması göz önüne alındığında maalesef kısa vadede gerçekleşebilir görünmemektedir.

Dağıstan’ın ve Güney Osetya’nın bağımsızlık mücadelesi Batı Blokunda yer almaya çalışan Gürcistan’a karşı verilen bir mücadele olarak, aynı zamanda Türkiye ile Rusya’yı, bu sebeple de bölgedeki diğer çatışan tarafları ve aktörleri yakından ilgilendiren bir konudur. 

Bölgedeki enerji kaynakları ile güzergâh güvenliği de bölgesel ve küresel işbirliği ve ortaklıklar kurulmasını sağlayan önemli bir diğer dinamiktir. 

Bu sebeple bu bağımsızlık savaşının taraflarının, Rusya’nın ve Dağıstan’ın olmasının ötesinde, başta Rusya ve Türkiye olmak üzere ABD, AB ülkeleri, İngiltere, Azerbaycan, Ermenistan, İran gibi ülkeler de bu sürecin diğer önemli aktörleridir. 

Son yıllarda ABD’nin Kafkasları arka bahçesi gibi kullanması, terör tarlası gibi buraları ekip biçmesi, bölgesel ve uluslararası düzeyde yaşanan krizleri yoğunlaştırmaktadır.

Kafkaslardaki etki ajanlığı bakımından bakir bölge olduğu ve Fransa gibi ülkelerin de sahada nüfus artışına gittiği görülmektedir. 

Dağıstan’ın toprak bütünlüğü çerçevesinde tanımlanan bir söylem üzerinden Rusya’ya karşı bir tutum takınılarak mesele dondurulmuştur. Yeni dönemde ABD başkanlık seçimleri sonucuna göre ABD dış politikasında meydana gelebilecek değişiklikler, Ukrayna savaşı ve Filistin soykırımı, devletlerarası rekabet ve çatışma alanı üzerinden, yeni bloklar oluşturma potansiyeli açısından olumsuz göreceğiz. İngiliz ve ABD’nin bölgede Rusya’yı çembere almak için, oluşturduğu yenidünya düzeni, kontrolsüz bir alana dönüşebilir. Bu da yeni ittifaklar ve savaş alanları anlamına gelmektedir.

Bu gezegen daha fazla gerilim yükünü taşıyamaz. Akdeniz jeopolitiğindeki gelişmeler sürecin yeniden gündeme gelmesine zemin hazırlayabilir. 3. Dünya savaşı risk artışına dair uyarılar ve kaygılar gün geçtikçe artarken, yeni bir dünya savaşının çıkması halinde Kafkasya’nın savaş çemberinin ortasında kalacağı muhakkaktır. Son zamanlarda İngiliz merkezli bazı yayın kuruluşların analizlerinde Kafkasya’daki gelişmeleri analiz edilirken, yeni savaş alanı olarak belirlenmiştir.

Soğuk Savaşın bitmesi ve Sovyet Rusya’nın dağılmasıyla ivme kazanan Dağıstan Sorunu, Kafkasya’daki diğer tüm halklar gibi Osetya halkı için de bir bağımsızlık ve onur meselesi olduğu için; onlar açısından evrensel demokratik değerlerin savunulması ve uluslararası sözleşmelerde kabul edilen temel insan hakları kazanımlarının talep edilmesi anlaşılır bir durumdur.

Dünyada hidrokarbon enerji ihtiyacı olduğu sürece yeni savaş alanları olacağı, küresel güç yarışlarının devamı kaçınılmaz olacaktır. Ezcümle; ne zaman ki insan neslinin petrol ve doğalgaz ihtiyacı sona erer, bu da arz talep dengesinde bugünkü dinamiklerde asli değişikliklere sebep olur, o zaman her bölge kendi insan unsuruyla iç barışını başarabildiği ölçüde bağımsız bir devlet düzeni inşa eder. 

Böyle bir dünya düzeninde de dünyanın en zengin doğa harikalarının bulunduğu Kafkasya gibi diğer halkların, Dağıstan, Osetler, Çeçen, Abhazya, Acara’da barış ve güven içinde yaşamlarını sürdürerek medeniyete katkı olacaktır. Beyaz adamın izleri olduğu her yerde, kan ve gözyaşı vardır. Vesselam. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Abudllah

Siz bu islami terör saldırılarını hala batı yapıyor zannettiğiniz için, islami terör ile ilgili hiçbir karşı açıklama yapmadığınız için islami terör "islami" kalamaya devam edecek. Dünya diyor ki islami teröre karşı müslümanlar sesini çıkarmıyor hatta destekliyor, o zaman müslümanların insani bir değeri yok. İşte Gazze'de görüyorsun, dünya İsrail'i mi Gazze'yi mi destekliyor?

İlbeyli

Ruslarda beyazdır hocam. Kafkas halkları da beyaz
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23