• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sabri Şahsuvar
Sabri Şahsuvar
TÜM YAZILARI

İsrail, Türkiye güvenliğine doğrudan tehdittir

21 Kasım 2023
A


Sabri Şahsuvar İletişim: [email protected]

 

Türkiye’nin Orta Doğu ülkeleri ile ortak tarih ve kültürü paylaşması, aynı Bölgesel Güvenlik Kompleksinde bulunması bölgede yaşanan olumlu veya olumsuz her gelişmeden etkilenmesine yol açmaktadır. Bu gerekçelerle, Türkiye’nin kendi güvenliği ve bölgesel istikrar için, Orta Doğu sorunuyla yakından ilgilenmesi gerekmektedir. Batılı devletlerin ileri karakolu olarak sunulan İsrail, bir Yahudi devletinden çok bölge iç dinamitleri açısından bir mühendislik projesidir.

Osmanlı İmparatorluğunu ortadan kaldıran batılı devletler, bölgede oluşturulan yapay sınırlara sahip devletlerin, içerisinde bulundukları sosyal, siyasal ve ekonomik sorunlar; enerji kaynaklarına bağlı her türlü dış etki ve müdahale; kurumsal devlet yapılarının oluşturulamaması neticesinde Soğuk Savaş sonrasında kaos ve çatışma ortamından kurtulamadıkları görülmektedir. İsrail, Osmanlı bakiyesi olan coğrafyanın bir nevi çıbanı olarak karşımızda durmaktadır.

Mevcut problem sahaları göz önüne alındığında, Orta Doğu bölgesindeki gerilim ve çatışmaların sona ermesi ve uzun süreli kalıcı bir barışın sağlanması kısa vadede mümkün görülmemektedir. Bugüne kadar gösterilen gayretlerin tatmin edici bir sonuca ulaşamaması da bunun bir göstergesidir. Batılı devletlerin uluslararası hukuku ayaklar altına alması ve BM’nin beş daimi üyesinin paylaşım devletleri olması sorun çözmekten çok yeni savaş bölgeleri açtığını görmekteyiz. Türkiye bölgesel pozisyonu iyi okumalıdır.

Türkiye, bölgedeki barış sürecine destek vermektedir; çünkü tarihsel süreçte karşılaşılan isyanlar, toprak kayıpları, terörizm, ekonomik krizler, insan kaybı Orta Doğu merkezli güç mücadeleleri ile ilgilidir. Bu düşünceden hareketle Orta Doğu barış sürecinde daha etkin yer almak ve bölgesel güvenliği sağlamak maksadıyla; Bölgesel Güvenlik Kompleksi kapsamında bölgesel ve küresel aktörlerle iş birliği yapılması ve çatışma ortamının ortadan kaldırılması için bu politikanın millî güç unsurlarınca desteklenmesi gerekmektedir. 

Türkiye, ulusal güvenlik politikaları doğrultusunda bölgesel risk ve tehditleri iyi tahlil etmeli ve gerçekçi yaklaşımlarla millî menfaatlerin gerektirdiği şekilde davranmalıdır. Başta Filistin olmak üzere Orta Doğu ve Doğu Akdeniz bölgesindeki çatışmalar genel olarak; enerji kaynakları, inançlar, kimlikler ve ideolojilerden kaynaklanmaktadır. 

Türkiye, kendi güvenliği için kullandığı siyasi, askerî ve ekonomik tedbirlere ilave olarak, bölge içinde kabul görebilecek kamu diplomasisi yöntemlerini ve birleştirici bir dili kullanmalıdır. Türkiye, böylece bölgenin inançlar, kimlikler ve ideolojiler ekseninde şekillenen ayrıştırıcı politikaları yerine birleştirici politikalar uygulayarak millî çıkar ve hedeflerini ulusal gerçekler ışığında güncelleştirmelidir. 

Türkiye sahip olduğu kültürel kimliği korumakla birlikte, dış ve güvenlik politikalarında duygusallıktan uzak ve stratejik kültür doğrultusunda hareket etmelidir. Bölgede yaşanan uluslararası göç ve terörizmin etkisiyle, dış politika bir anlamda güvenlik politikasına; strateji kültür de güvenlik kültürüne dönüşmelidir. Türkiye’nin medeniyet coğrafyası olan devletleri, liderlerinden çok halklar düzeyinde iç dinamitleri sıcak tutarak aktif sahaya dönmelidir. 

Suriye krizinde batılı devletlerin desteğinde yapılan hataların olduğu gibi, İsrail ile ilgili aynı hatalardan çok, Türkiye’nin güvenliği kapsamında caydırıcı ve küresel aktör konumu güçlendirilmelidir. Karmaşık ilişkilerin arttığı küreselleşen dünyada yeni güvenlik çalışmaları; askerî gücün öneminin zirvede olacağı bir döneme giriyoruz. İsrail’in, tarihte ilk kez TSK’yı düşman kategorisine aldığını unutmayalım ve artık İsrail, Türkiye’nin güvenliği için doğrudan açık bir tehdittir.

Bölgemizde sosyal ve siyasal ekonomik gücün önem kazandığı ve yeni tip tehditler karşısında ulus devletlerin vatandaşlarının güvenliğini sağlayamayacağı, sömürgeci anlayışın küresel köleleştirme döneminin zirvede olacağı, yeni savaş alanları üzerinden bazı bölgeler yeniden dizayn edilerek, İsrail’in güvenliği için Türkiye’nin içinde bulunduğu bazı devletlerin yeniden parçalanması düşünülmektedir. 

Türkiye ulusal güvenliğini, uluslararası örgütlerle iş birliği içinde millî güç unsurlarına dayanarak siyasi, ekonomik ve askerî tedbirlerle sağlamak zorundadır. Fakat Orta Doğu ve Doğu Akdeniz bölgesinin sosyal ve kültürel özelliklerini; karmaşık dini, etnik, mezhep ve aşiret yapısını; ulus devlet olma sürecini tamamlayamamış ülkelerin eski düşmanlıkları sürekli canlı tutan küresel mühendislerdir. Bütün bu yapılanmalara karşı Türk Devletler Topluluğu, uyanık ve caydırıcı güç olmak zorundandır. 

Vesselam. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ali

Mal kalmadı israile vere vere, bence ekonomik tehdid, adamlar içerden esir almış, gerisi hamaset ve tribünlere oynamak.

YORUM

SABRİ BEY EVE YAZDIKLARINIZ DOĞRU FAKAT ÇOK EKSİK ASIL TÜRKÜYENİN VE MÜSLÜMANLARIN GÜVENLİĞİNE TEHDİT İÇİMİZDE VE MÜSLÜMAN DEVLETLERİ İÇİNE SIZMIŞ DÖNME YAHUDİLER TEHDİTTİR ÇÜNKÜ O DÖNMELER SİNSİ SİNSİ DEVLETLERİN EKONOMİLERİNİ VE YÖNETİMLERİNİ BÜYÜK ORANDA ELE GEÇİRMİŞLER YASALAINI ANAYASALARINI KENDİLERİNİ RAHATÇA AT KOŞTURABİLECEĞİ ASIL VATN EVLATLARININDA VATAN HAİNİ İLAN EDEBİLECEKLERİ DURUMA GETİRMİŞLER
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23