• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sabri Şahsuvar
Sabri Şahsuvar
TÜM YAZILARI

Ehlibeytin çocukları hiçbir partinin esaretine terk edilmemelidir

09 Temmuz 2024
A


Sabri Şahsuvar İletişim: [email protected]

Ehlibeyt dünyası kimlerin tekelinde, bugünkü yazımızı Bektaşi kardeşlerimize yazalım. Ülkemizde yaşanan bir takım sosyal ve siyasi gelişmelere bağlı olarak, ülkemizde yeni bir Alevî kimliği PAGANİZM olarak birilerinin kullanım aracına dönüştürülmek isteniyor. 

Ehlibeytin kolları ile Bektaşi, Kızılbaş, Hormek, Şadi ve Tahtacı vb. farklı gruplar için bir üst kavram olarak kullanılmaya başlandığı ve Alevîlik bugüne kadar farklı boyutlarıyla gündemdeki yerini korumaya devam etmektedir.

Ancak Alevîlik, Bektaşilik şeklindeki yaygın kullanıma bakıldığında, daha çok Kızılbaş gruplara karşılık geldiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, zaman zaman diğer grupları da içine alacak şekilde bir şemsiye kavram olarak kullanıldığı, Alevîliğin ele alınış biçimi ve tartışmalara bakıldığında genellikle bir karışıklığın olduğu, konunun bilimsel verilerden daha çok duygusal, ideolojik ve siyasi olarak değerlendirmeye tabi tutulduğu görülmektedir.

Bugün ülkemizde, sosyolojik bir ayrışma ile ayrıştırılmış Alevilik, ne yazı ki seküler yaşamın tekeline hapsedilmiştir. 

Bektaşi geleneğini bilmeyenlerin tekeline terk edilmiş olan ümmetin yetim çocukları konumundadır. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e yapılmış en büyük saygısızlıktır. 

Alevi kardeşlerimizin yalnızlığıdır.

Nitekim ülkemizde zaman zaman farklı algı ve tezahürler söz konusu olsa da, dünyanın hangi bölgesinde yaşarsa yaşasın, hangi dinî-kültürel alt kimliğe mensup olursa olsun, İslam toplumlarının hemen hepsinde söz konusu bu unsurlara bir şekilde önem atfedildiği bilinmektedir. Ne yazık ki siyasilerin dini alanlarda öne çıkmak için kullanım aracına dönüştürülmüştür.

Malum muharrem ayındayız. Birçok belediye başkanı, vekil siyasi parti başkanı, muharrem ayı vesilesi ile mesaj yayınlamaktadır. 

Bektaşiliği tekeline alan öyle şarlatan belediye başkanları, vekil, siyasi parti genel başkanı biliyorum ki, abdest almayı bilmedikleri gibi, lanet olası (lavabo sonrası?) ellerini yüzlerini bile yıkamazlar. Ama gel gelelim, muharrem ayını tekeline almış, her türlü istismarı, ikiyüzlülüğü bunlarda görebiliyoruz.

Muharrem, Aşure ve Kerbelâ’nın, İslam toplumlarının dinî-kültürel hayatında bazı yansımaları görülür. Coğrafyamızda bu yansımaların, genel hatlarıyla bu ayda tutulan oruçlar, pişirilip dağıtılan aşureler ve Kerbelâ’da Hz. Peygamber (SAS)’in torunu Hz. Hüseyin ile beraber ailesi ve yanında bulunanlardan şehit olanların yâd edilmesi ve matem tutulması hususlarında görünürlük kazandığı gözlemlenmektedir.

Bilindiği gibi, Kur’an-ı Kerim’de “Gökler ve yeryüzü yaratıldığı zaman Allah katında ayların sayısının on iki ve bunlardan dördünün haram aylardan olduğu bildirilmiş (Tevbe, 9/36), söz konusu haram aylara saygı gösterilmesi emredilmiştir. Buna rağmen içimizde Aleviliği dinsizlik olarak algılayan, ciddi bir kitlenin var olduğu, Ali’siz Aleviliği pagan din olarak dayatmaktadır. Bu gibi ayrıştırmalar, Müslümanlar açısından önemli bir nifak olup, birlik açısından ciddi bir tehdittir. 

Muharrem ayı dolayısıyla ortaya konulan uygulamaların başında, bu ayın bazı günlerinde oruç tutulması gelmektedir ki bu uygulamanın kaynaklarda da referanslarının olduğu görülmektedir. Bilindiği gibi, Hz. Peygamber (SAS), Muharrem ayını “Allah’ın ayı” olarak nitelendirmiş, Ramazan’dan sonraki en faziletli orucun da bu ayda tutulan oruç olduğunu ifade ederek, kendisinin (SAS) de bizzat tuttuğu bu orucun tutulmasını tavsiye etmiştir.

Muharrem ayında, Bektâşîsi, Erdebil Sûfiyân Süreği Tâlibi (Kızılbaşı), Hormek, Şadi, Tahtacısı, Keçeci Babalısı, Hubyarlısı vb. günümüzde Alevî nitelemesiyle isimlendirilen bütün gruplarda ocaktan ocağa uygulama farklılıklarına bağlı olarak kiminde dokuz gün, kiminde on gün, kiminde ise on iki gün Muharrem orucu tutulur. 

Sorarım size? Hayatınızda kaç defa oruç tutunuz? Hz. Hasan ve Hüseyin için hangi İslami sempozyumlar düzenlediniz? 

Bugün Aleviliği tekelinde tutan, siyasi partiler? Sözüm size çıkarcı parti vakıf ve dernekler, elinizi ayağınızı Bektaşi geleneğinden çekin! Bırakın muharrem duygusunu millet sizden arınmış şekilde yaşasın.

Ülkemizde dini cemaatleri ve mezhepsel yapıları bir istisma aracı olarak gören siyasiler, milletin arasına nifak tohumları ekmektedir. Muharrem ayında diyanetin din görevlileri ve dedelerin aşure dağıtımı yerine, bakıyoruz ki, belediye başkanı ve vekiller siyasiler aşure dağıtmaktadır. Yazıklar olsun bir alanı da boş bırakın.. İnsanlar matemini ve duygusunu siyasetsiz yaşasın. 

Velhasıl ehlibeytin çocukları bu ülkede yetim olmadığı gibi, siyasetin arka bahçesinden alınıp arındırılması elzemdir. Bu ülkenin dirliği ve birliği ehlibeytin çocukları ile ancak güçlenir, yarınların teminatı olur. Vesselam.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Durmuş Boztuğ

Elinize, yüreğinize sağlık...Toplumumuzda bu tür farklılıklarımızı; ayrışma-kutuplaşmadan ziyade, inanç-kültür-gelenek zenginliği görerek; demokratik rejim içerisinde birlikte yaşama kültürümüzü geliştirme yolunda çaba göstermeyi başarmalıyız...

hesap

sabır kardeş kusura bakma ben alevilerin hiçbir zaman bir mezhepolarak kendilerini andıklarını duymadım hele biz müslümanlığın bir içindeyiz dediklerini hiç duymadım hep aleviyiz dediklerini duyduk ayrı bir din gibi örnek bir şafiinin hiç ben şafiyim dediğini duyduk mu
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23