Cemaat liderleri birer cumhuriyet gibi olmuş
Son zamanlarda bazı cemaat liderlerinin dini yaşamından ziyade değişen günlük rutinleriyle bambaşka bir yola sürüklendiğini görüyoruz.
Kimi cemaat lideri mütevazılık üzerinden İslam’ı yaşarken, kimi lider de gösteriş temelli bir hayat sergiliyor. Geçtiğimiz günlerde bir cemaat lideri sosyal medya üzerinden birileri Hakk yoluna davet ederken, bir diğeri beddualar ediyordu.
Bazı cemaat liderleri kripto yapılanmaya devam ederken, bazıları da FETÖ’den oluşan boşluğa kendi köşesini yapmaya çalışıyor. Velhasıl, ciddi bir sorunumuz var…
Bugünkü yazımız, dinimizi yayması için emanet ettiğimiz cemaatlere… Geçtiğimiz Cumartesi günü yapılan büyük Filistin mitingine yaşlısı, genci, Kemalisti, cemaatçisi, cumhuriyetçisi, şeriatçısı, ateisti, hristiyanı birçok isim katıldı.
Bizim dikkatimizi çeken de Süleymancılar, Asyacılar, Furkancılar oldu. Cümle alem birlik olup insanlığa bir mesaj verirken, bu ve benzeri yapıların vurdumduymazlığı neye yorumlanmalı?
Oysa Filistin bırakın İslam alemini, tüm dünyanın hassasiyeti değil miydi? Hangi cemaat bunlardan daha üstün olabilir? Bu eksiklik, kibir ve hırstan başka bir şey değildir.
Elbette her cemaat üyelerinin kendilerine uygun olan siyasi parti ve düşüncesi olacaktır. Ancak lider eksenli verilen emir ile Filistin davasından daha üstün ne olabilir. Bazı cemaat liderleri siyasi hırslarına yenik düşerek cemaat üyelerine Filistin mitingine gitmemeleri için mobing uyguladı. Kabul edilemez bu tavrın altına baktığımızda, işlerine gelen siyasi parti hesaplaşmalarında nasıl şovmene dönüşen cemaatler, liderler olduğunu da biliyoruz.
Türkiye’deki bazı cemaatlerin alan kazanma adına birer Cizvit geleneği gibi çalışarak Diyanet’i içeriden kuşatmaya çalıştığını görmekteyiz. Hatta bunların başında da İYİ Parti ekseninde siyasete soyunan Süleymancıların bir grubu geliyor. Birçok cami derneğini içeriden fethederek cemaatle bağdaştıran bu gruptaki Süleymancıların müftülere nasıl baskılar yaptığını biliyoruz.
Birçok Allah dostu İslam’ın Hakk davası için uğraşırken bir yandan da bu gibi yapılanmaların alan kazanması, milletin içine nifak tohumları ekme çabası görmezden gelinemez. Gösterişte değil, vicdanda, merhamette, Allah sevgisinde, dava direncinde yarışın ey cemaatler…
Filistin mitingini dahi siyasi bir tepki aracına çeviren cemaatler Allah katında ne kadar makul oldu bunu yalnızca Rabb’imiz bilir.
Süleyman Hilmi Tunahan Hocam İslam’da birliği savunmuş kardeşliği ön plana çıkarmıştır. Peki bugün bu cemaatin başındakiler kimi ne için ayrıştırmak istiyor?
Bugünkü Süleymancıların şekilcilik üzerinden bir dini ritüel gerçekleştiriyormuşcasına İslam’ın üzerine ektikleri ayrımcılık tohumları, yarın kime katkı sağlayacak? Bu, başata cemaat içindekileri gün geçtikçe tepkisel bir yol ayrımına sürükleyecek.
FETÖ tarzı bir yapılanma ve günün popüler siyasetinin benimsenmesi, Müslümanlar arasında büyük bir fitneye yol açar. Daha 15 Temmuz ihanetinin talimatları dahi bu milletin hafızasında yerini korurken, Süleyman Hilmi Tunahan’ın mirasını hoyratça kullananların maksadı nereye varacak? Sağduyulu cemaat üyeleri, bunun hesabını sormalıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hiçbir cemaat şahsi olarak sevmek zorunda değildir. Ancak Sn. Erdoğan bizlerin bu cihandaki temsilcisi, Cumhur’u olduğu kadar, sizler için de ne bundan eksik ne bundan fazladır. Bir lider ülkesinin onurunu ve şerefini korumakla mükelleftir. Buna karşılık kişisel hırslarınızın İslam davasından üstün olduğu düşüncesine kapılmanız, yalnızca sizi İslam’ın güzelliğinden uzaklaştırır. Hiçbir cemaat lideri ve onların talimatları, İslam’dan da üstün değildir. Bir ayrışma noktasına varacaksanız, bunları bilerek yol kat etmelisiniz.
Bazı cemaatlerin siyaset alanı kazanmak adına yerel yöneticileri kullanması, seçilmiş hükümete tehditler savurması kabul edilemez bir densizliktir. Bütün hükümetler demokratik ortamlarda halkın iradesiyle geldiği gibi ancak halkın iradesiyle giderler.
Vesselam…