• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sabri Şahsuvar
Sabri Şahsuvar
TÜM YAZILARI

ABD’nin kafası çölde sıkışmış

24 Ekim 2023
A


Sabri Şahsuvar İletişim: [email protected]

İsrail ve Filistin arasındaki son çatışmaya Amerika Birleşik Devletleri oldukça aktif bir şekilde müdahil oldu. Bölgeye uçak gemileri, taarruz grupları ve savaş uçakları göndermesi, bölgeyi yeniden dizayn etmeye çalışması, beraberinde büyük riskler taşımaktadır.

ABD’nin İsrail’e ek askeri yardımları göndermesi, üst perdeden diplomatik destek vermesi, bölge ülkelerini tehdit etmesi her ne kadar bir güvence olarak okunsa da, Ortadoğu’da İsrail’in güvenliğinin en üst seviyede tehdit altında olduğuna inanılmaktadır. Bu noktada ABD’nin bu krizdeki konumunu anlamak için bölgeyi iyi okumak gerek.

ABD’nin İsrail lehine bu kadar açık ve sert bir şekilde krize müdahil olması geleneksel İsrail yanlısı politikasından ziyade, Joe Biden yönetiminin Ukrayna ve Tayvan yaklaşımıyla beraber düşünülmeli. Bu anlamda ABD dış politikasında resmi olarak bu şekilde ifade edilse de itibarı sarsılan bir batı olarak okunmalıdır. Asya politikalarında alan kaybeden bir ülke olarak, uzun bir aradan sonra uğradıkları prestij kaybını toparlamak için Biden yönetimi bir yol arayışındadır. Güvenlik ve caydırıcı güç olarak bölgede zemin bulma adına hızla izole edilen bir ABD karşımızda durmaktadır.

ABD’nin ikiyüzlü tutum ve davranışlarının insan odaklı bir yaklaşımdan uzak olması ve dünyada var olan güç otoriterlerini hiçe sayması ABD’yi yalnızlaştırmaya sürükleyecek ve uzun vadeli bir yıkıma götürecek.

“Biden güvenlik doktrini” şeklinde özetlenebilecek bir yaklaşımdan bahsetmek gerek. Bu Ukrayna ve Tayvan gibi aktörlere güçlü taahhütlerde bulunan ve bunu demokrasi ve otoriteryanizm karşıtlığı söylemi üzerinden kuran bir dış politika yaklaşımı yeniden küresel güçlere meydan okuma olarak yorumlanmaktadır.

Bu anlamda Biden yönetimi, oldukça agresif bir şekilde hasım veya rakip gördüğü aktörlere karşı küçük aktörleri destekliyor. Bu diğer büyük aktörleri başta kendi arka bahçelerinde dengelemekten çekinmeyen oldukça atılgan bir yaklaşım sergilemektedir. Böylelikle ABD hem genel olarak uluslararası düzende hem de önemli gördüğü bölgelerde çıkarcı ve uyumlu müttefiklerini koruyarak oldubittilere göz açtırmayacağının altını çiziyor. ABD; Avrupa’da Ukrayna’yı, Doğu Asya’da Tayvan’ı, Orta Doğu’da da PKK/YPG örgütünü ve İsrail’e sahip çıkması gereken müttefikler olarak görmektedir.

ABD’nin bölgeye ek güç sevkiyatı ve askeri teyakkuz hali diğer aktörleri İsrail’e karşı caydırsa bile, İsrail gelecek olan tehdittin farkında, İsrail’in olası bir operasyonda ileri gidip İran veya vekillerine yönelik orantısız misilleme saldırılarında bulunması telafisi mümkün olmayan bir bölgesel savaşa sebep olması, dünyayı derinden sarsacaktır. Bu da söz konusu aktörleri cevap verip vermeme ikileminde bırakır. Mevcut durumda İsrail’in tek başına bu aktörlerle baş etmesi oldukça zor ve maliyetli olacağı gibi İsrail’in bir daha bölgede barınması zor olacaktır.

Ziyaretinde İsrail’e “ABD olarak arkandayız, size kim dokunursa bizi karşısında bulur” diye dünyaya açık mesaj verilmesine tek tepki Müslümanlardan gelmedi. Yahudi yazar Thomas Fredman, The New York Times’ta bir yazı kaleme aldı. Netanyahu hükümetinin acilen gönderilmesi, Gazze işgalinden vazgeçilmesi fikrini öne sürdü. Mevcut durumun yüksek ABD menfaatlerine aykırı olduğundan hareketle ABD’nin üç ana hedefi var diyor ve sıralıyor.

Ukrayna savaşının kazanılması, Rusya’nın yenilmesi veya yıpratılması, Çin’in kuşatılması… ABD’ye dost Arap Müslüman blok oluşumunun devam ettirilmesi başarı sağlar diyor. Gazze’nin işgal edilmesini ABD’nin çıkarlarına aykırı olarak not etmiştir. İsrail ve ABD’nin öncelikli hedefleri göz ardı edilmemelidir. Gazze’nin işgal edilmesi, hedeflerden sapma ve çöküşün başlangıcı anlamını taşımaktadır. Thomas Fredman’ın uyarısının sonucuna baktığımızda “Bizi hedeflerimizden uzaklaştırır” düşüncesini görüyoruz.

ABD ve Batı özellikle İslam dünyasındaki uyanışın farkında… Evet, sapkın Netanyahu gibi Büyük İsrail hedefinde olan Siyonist idareciler olmakla beraber, ABD devletinin yüksek menfaatleri için Çin ve Rusya hedefleri varken Gazze’nin işgali sebebi ile zararlarının çok büyük olacağını ifade eden stratejistler ve fikir insanları da var.

İşte böyle bir konjonktürde, ABD nasıl Rusya’nın Ukrayna tarafından yıpratılmasını önemli bir hedef olarak görüyorsa aynı şekilde Rusya, Çin ve hatta İran’ın aynı şekilde ABD’nin de Gazze’de yıpratılmasını da hedeflediğini tahmin etmek güç değil. ABD’nin böyle bir batağa sürüklenmesi için her türlü provokatif hareketlerde bulunabilirler.

Sahada böylesine karışık güç dengeleri var. Tabi ABD’yi ve hatta Çin’i de yöneten derin ailelerin ne yönde karar verecekleri de önemlidir. Vesselam...

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

AHMED

Kaleminize sağlık Sabri Bey. Çoğu cemaatlerin şüpheli durumları var. Eşim, mahallede Süleymancıların kuran öğrettiği dergaha bir süre devam etti.Kuranı ve dini kuralları öğrendi. Allah razı olsun. Ancak seçim zamanı yaklaşınca Ak Parti'ye oy vermeyin, İYİ Parti'ye oy verin demiş hocaları. Eşimle konuştum ve dergaha devam etmeyi derhal bıraktı.

Cüppeli

Medresede hep fen bilimleri okutuluyor sanki. Kim uçmuş kim kaçmış palavra muhabbetlerini dinlersin orada. Kendi aralarında post kavgası yapan güruj sana ne öğretecek.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23