Türkiye Gündemi
Türkiye önemli bir ülkedir, yurtiçi ve yurtdışında düşmanları çoktur.
Düşmanlar, bizi sürekli suni gündemlerle meşgul etmek ve enerjimizi tüketmek istemektedirler.
Aşağıda son günlerde oynanan bazı oyunlara, dikkat çekmek istiyorum.
1- Harbiye Teğmenler Kılıç Çekme Meselesi
Sayın Cumhurbaşkanı, her yıl olduğu gibi bu yıl da Milli Savunma Üniversitesi bünyesinde bulunan Kara, Hava ve Deniz Harp Okullarının diploma törenlerine katıldı.
Resmi tören bittikten sonra, Kara Harp Okulunda bir grup teğmen, ‘kılıç çekerek alternatif yemin edip, Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diyerek, bir şov yaparak meydan okudular.
Bazıları, teğmenlerin eylemini ve yapılanları ‘masum hareketlerdir, ne var bunda gençler Atatürk’e bağlılığını bildirdi’ diye savundu.
Hatta millete dönerek ‘sizi gerici yobazlar, yoksa bundan rahatsız mı oluyorsunuz ?’ diye tehdit etti.
Özellikle CHP’liler hemen işi sahiplenerek, kılıç çekme olayı ‘okuldan mezun olan gençlerin sevinç gösterisi’ dediler.
Hâlbuki bu teğmenler herhangi bir fakülteden mezun olup, sonrasında kep fırlatan öğrenci değillerdir.
Bunlar askerdir. Askerliğin gereği dolayısıyla disiplinli olmak zorundadırlar, kafalarına göre hareket edemezler. Üzerlerindeki üniforma ve bellerindeki kılıçlar milletin parasıyla alınmıştır.
İnsanımız mevcut durum karşısında endişelendi ve tepki gösterdi. Millet tepki göstermekte haklıdır. Çünkü Türkiye tarihi ihtilallerle doludur. Vatandaş, artık vesayetten bıkmıştır.
Şimdi rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun, ihtilalcilere karşı söylediği ‘millet bu silahları, namlusunu kendisine doğrultasınız diye almadı’ sözlerini hatırlatmak isterim.
Olaydan sonra Tayyip Bey; ‘Kime kılıç çekiyorsunuz? Mustafa Kemal ve ordu üzerinden siyasi hesap görülmesine müsaade etmeyiz, korsan yemin eden teğmenlerle ilgili tahkikat, çok yönlü olarak sürmektedir’ diyerek, tavrını ortaya koydu.
Temennimiz; işin neticelenmesi, ordunun disiplin esaslarına göre hareket etmesi ve siyasi iradeye saygı duyarak milletin emrinde olmasıdır.
Çünkü Türkiye artık sadece demokrasi konuşmak istiyor.
2- Diyarbakır Tavşantepe Narin Meselesi
Anlatılanlara göre konu şöyle gelişiyor. Narin bir şeye şahit oluyor. Olay günü, çocuk bunu görüyor. Bunun üzerine, çocuğu öldürerek ortadan kaldırıyorlar.
Amca ve ailenin karanlık işleri olduğu söyleniyor. Cinayetten sonra, Narin günlerce arandı. Devletin güvenlik güçleri, araştırma yaptı. Ama köyden kimse bir şey söylemedi, hiç bilgi vermedi. En sonunda, amca tutuklanınca çocuğu dere yatağına bırakan suç ortağı itirafta bulundu.
Dikkat çeken husus, kızımız Kur’an kursuna gidiyormuş ve kurstan çıktıktan sonra katledilmiş.
Bunu malzeme yaparak DEM milletvekilleri ‘Kur’an kursları kapatılsın’ diye beyanat verdiler.
Sormak lazım; çocuğun öldürülmesiyle kursun ne alakası var?
Görüldüğü gibi bu iş sadece cinayetten ibaret değildir.
Yine, Diyarbakır’da gösteri yapıldı. AK Parti ve HÜDAPAR aleyhine slogan atılarak, işin faturası iktidara kesilmek istendi.
Dikkatinizi çekerim, amaç; Türk Devletini ve iktidarı güçsüz göstermek, halkı ayaklanmaya teşvik etmektir.
Fırsatı değerlendirip, İslam düşmanlığı yapmaktır.
Ve Türkiye’ye operasyon çekmek arzu edilmiştir.
3- Okulların açılması ve Milli Eğitim Meselesi
Bu hafta, 2024- 2025 öğretim yılı başladı.
Sayın Milli Eğitim Bakanı, bize göre Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en önemli müfredat değişikliğini gerçekleştirdi.
İnşallah, başarıyla ve güzel neticelerle sonuçlanır.
İlk ders, çok anlamlı şekilde ‘Çanakkale’den Gazze’ye Vatan Savunması’ oldu..
Malum Türkiye’de Amerikan Fulbright Eğitim Sistemi, yıllardan beri gayri milli bir yaklaşımla, eğitimimizi yönlendirmiştir.
Şimdi milli manevi değerlere yönelik bir çalışma yapılarak, bu ülkenin gerçeklerine uygun bir model oluşturulmaktadır.
Muhalefet ise ‘laikliğe aykırılık, yobazlık, çağdışılık’, gibi yaftalarla ortaya çıkmakta, meseleyi çarpıtmakta ve yapılanları sabote etmektedir...
Geçtiğimiz günlerde TÜSİAD Üyesi Güler Sabancı, Bakan Yusuf Tekin’i ziyaret ederek ‘yeni müfredatın ertelenmesini’ talep etti.
Bir iş insanı, Türkiye’nin önde gelen holdinglerinden birinin patronu, Ticaret Bakanı veya Maliye Bakanıyla görüşebilir ve ekonomi ile ilgili talepte bulunabilir, bunu normal karşılarım.
Ancak merak ediyorum, Milli Eğitim Bakanıyla neden görüşür?
Tekrar soruyorum, bu hanım neye dayanarak böyle bir talepte bulunuyor?
İstekleri kendi adına mı? Yoksa Türkiye’nin milli politikalarından rahatsız olan kurumlar veya yurtdışında ilişkide olduğu bir takım odaklar adına mıdır?
Daha önce, defalarca söyledik ve yazdık..
Milli Eğitim, beka meselesidir.
Milli Eğitim, bu ülkede olmazsa olmaz meseledir.
Şunu bilmeliyiz ki; milli manevi değerlere, dolayısıyla bu millete düşman olan kişi ve kurumlarla, bir yerlere gitmek mümkün değildir.
Türkiye gerek Milli Eğitim Bakanlığı, gerek Yüksek Öğretim Kurumu nezdinde hem maddi anlamda en kaliteli eğitim yapar hale gelmek, hem de bu milletin evlatlarını manevi dinamiklerle donatarak en iyi şekilde yetiştirmek, zorundadırlar.
Gençliğimiz; özellikle sosyal medyada, ‘vatan, millet, din, iman’ gibi konular yerine, ‘içki, kumar, zina uyuşturucu’ vb. sıkıntılı işlerle, meşgul oluyor.
Bu durum neticesinde, ülkenin geleceği ve milli güvenlik açısından büyük sorunlar ortaya çıkabilir.
Biz, Milli Eğitim Müfredatını bu perspektiften değerlendiriyor, acil olarak milletin evlatlarına sahip çıkmak gerektiğini, ifade ediyoruz.
…
Son olarak, Cumhurbaşkanımızın; Teğmenler, Narin ve Müfredat; meselelerini yakından takip ettiğini söylemesi, hepimizi mutlu etti.
Önerimiz, AK Parti’nin millete rağmen yapılanlara prim vermeden, vatandaşla kucaklaşarak fabrika ayarlarına dönmesidir.
Ve Türkiye’nin gündemi ‘Türkiye Yüzyılı Hedefleri’ doğrultusunda, hareket etmek olmalıdır.