İsrail İran Türkiye
İsrail 1948 yılında kuruldu. Bugün Dünya’nın özellikle İslam Dünya’sının baş belası terörist faşist soykırımcı katil bir devlet oldu.
İsrail'in her yaptığı hareket Siyonist ideolojiyle bağlantılıdır.
Bu işlerin arkasında esas hedef, Mescidi Aksa’da yer alan Kubbetü’s Sahra’nın yıkılıp yerine Süleyman Tapınağını inşa etmek ve sonunda büyük İsrail devletini kurmaktır..
İran ise, İslam Dünyasındaki en sıkıntılı devlettir.
Yaptıkları işler sürekli tutarsızlıkla doludur.
Genel anlamda değerlendirildiği zaman İslam aleminin yararına işleri yoktur.
Geçtiğimiz günlerde İsrail, İran’ın Şam konsolosluk binasına hava saldırısı düzenledi.
Saldırıda İran Devrim Muhafızları Ordusunun 2 generali öldürüldü.
İran da, İsrail saldırısının kendi topraklarına saldırı anlamına geldiğini ve misillemede bulunacağını ifade etti.
Ve, İsrail’e karşılık vererek saldırıda bulundu.
Irak üzerinden, yüzlerce insansız hava aracı ve balistik füze gönderdi.
Hizbullah vasıtasıyla İsrail yoğun şekilde vuruldu.
Bu arada, meşhur demir kubbe fayda etmedi.
İsrail ordusu alarma geçti.
Daha ilginç olan husus ise; İsrail’in Gazze katliamına seyirci kalan Batı İran’ı kınadı.
Ama tiyatro kısa sürdü.
İran halkının gazı alındı.
Ve İran, Birleşmiş Milletler Misyonu tarafından yapılan açıklamada ‘İsrail’e karşı yapılan hava harekatının durduğu ‘belirtildi.
Sonuçta, bir tane İsrail vatandaşının burnu bile kanamadı.
Zaten önceden, CIA ve MOSSAD’A bilgi verilmiş..
Bakınız, İran tarih boyunda hep böyle yapmıştır.
Hep, "cambaza bak" denilmiştir.
Hep, acem oyunu oynanmıştır.
Rahmetli Kadir Mısıroğlu’nun dediği; İran’da güneş doğsa şemsiyenin arkasına saklanın; sözü anlam kazanmıştır..
İran’a güvenmemek lazımdır.
Netice; İsrail’in işine yaramıştır.
Böylece, Netanyahu'ya karşı oluşan muhalefetin sesi kesilmiştir..
Tüm Dünya adeta Gazze’yi unutmuştur..
Türkiye’ye gelince, biz bu olaylardan çıkarımlar yapmak politikalarımızı ona göre dizayn etmek zorundayız.
Sevindiğimiz ve gönlümüzün rahat olduğu husus ise, yönetim makamında Recep Tayyip Erdoğan gibi deneyimli milli manevi hassasiyetleri olan bir liderin bulunmasıdır.
Bu arada, Erbakan hocamızın; bu işlerin arkasındaki esas hedef Türkiye’dir; uyarılarına dikkatinizi çekiyorum..
Uyanık olmalıyız!.
Şimdi; ‘S 400’ler niye aldı?' diyenlere, 'işte bu günler için’ diye cevap veriyoruz..
Ülkemiz stratejik bir konumdadır.
Düşmanları çoktur.
Kendimizi savunmak zorundayız.
Bir savaş olursa ki önümüzdeki dönemde böyle bir ihtimal vardır.
Peki, Türkiye nerede duracak?
Bir tarafta; İsrail, ABD, İngiltere ve Batı bloku..
İkinci tarafta; Rusya, Çin, İran, Yemen, Lübnan.
Biz NATO üyesi olarak Batı blokundayız.
Ama, işler karışık.
ABD ve Batı bloku büyük İsrail projesi için Türkiye’yi bölmek istiyorlar.
Suriye ve Irak’ta olanlar malum..
PKK’yı destekliyorlar..
Türkiye, aklı selim ile hareket etmek zorundadır.
Ortadoğu'da bir gerilim olursa bu bölgeyi etkiler .
Türkiye zarar görür.
Türkiye’nin silah sanayisini geliştirmesi gereklidir.
Bu açıdan değerlendirilme yapıldığı zaman;
İHA SİHA projeleri,
Uçak projesi KAAN,
Tank Projesi,
Uçak gemisi ve denizaltı projesi, çok önemlidir.
Şimdi seçim sonrasında, Baykar’ı itibarsızlaştırmak için yapılanlar iyi niyetli değildir.
Dikkat etmeliyiz.
Ülkemizin savunma dinamiklerine saldırıyorlar.
Çok organize olarak hareket ediyorlar..
Türkiye’nin milli aklını hedef alıyorlar.
Devleti bölmeye çalışıyorlar.
Etrafımız ateş çemberi.
Ortadoğu da olacak bir savaşta Türkiye’nin durduğu taraf ağır basacaktır.
Yanlış yapma lüksümüz yoktur.
Maalesef, Yeniden Refah Partisi burada çok ciddi hata yaptı.
Türkiye’nin kararlı duruşu çok önemlidir.
Ülkede, milli manevi değerlere saygılı olanlar bir araya gelmelidir.
Güç birliği yapmak lazımdır.
Türk Milletinin, bir yıllık devlet geleneği var.
Elbette, İsrail ve ABD türlü türlü planlar yapacak.
Ancak, planlarını boşa çıkaracağız inşallah.
Bu arada Sayın Cumhurbaşkanı AK Parti gurup toplantısı sonucunda aşağıda bir kısmını vereceğimiz muhteşem bir konuşma yaptı.
‘‘Şunu herkes görsün ve bilsin.
Biz bitti demeden hiçbir şey bitmez.
Bu ülkenin en dinamik partisiyiz.
Heyecanımız ilk günkü gibi dipdiri.
Allah büyüktür dedik.
Her zaman düştüğümüz yerden kalktık.
Hiç kimsenin yönlendirmesine ihtiyacımız yoktur.
Biz bu milletin ta kendisiyiz!.
Bizim lügatimizde böbürlenme yoktur, millete tepeden bakma, milletle arasına mesafe koyma asla ve asla yoktur.
Bakılmadık, incelenmedik, üstü açılmadık hiçbir nokta bırakmadan muhasebe ve murakabe sürecimizi neticelendireceğiz.
Bu hareket korkakların omuzlayacağı bir hareket değildir.’’
Tayyip Bey yine liderliğini ve karizmasını ortaya koydu ve hepimizin yüreğine su serpti.
Bu konuşmaya canı gönülden katılıyoruz.
Milletin değerlerine karşı olanlar muvaffak olamayacaklar.
Çünkü; biz hak hukuk ve adalet diyoruz.
Çünkü; biz inanıyoruz.
Çünkü; La Galibe İllallah!