Bismillah
Değerli okuyucularım,
İlk yazıma Allah’ın adıyla başlıyorum.
Sizleri saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.
Davam İslam davasıdır.
Davam memleket ve millet davasıdır.
Birkaç kelime ile kendimden bahsetmek istiyorum;
Konya’da doğdum. Babam rahmetli, dindar ve hayırsever bir insandı. Doğduğum şehir, yetiştiğim aile ortamı ve sosyal çevre ise özümü milli, manevi değerlerle yoğurdu demek çok da yanlış olmaz diye düşünüyorum.
Hz. Mevlâna, “Ben kul oldum, kul oldum.” diyerek Allah’ımıza, “Bu can bu tende oldukça Kuran’a köleyim.” diyerek kitabımıza, “Hz. Muhammed’in (sav) yolunun toprağıyım.” diyerek peygamberimize bağlılığını ifade etmiştir.
Aynı minvalde bir ifadeyle rahmetli Erbakan; “Gayemiz, Allah’ın rızasını kazanmaktır. Hedefimiz, Hak nizamı hâkim kılmaktır. Arzumuz, tüm insanlığın saadetidir. Yolumuz, ikna metodudur. Bütün meselemiz, bu şerefli davada nasıl bir imtihan vereceğimizdir.” demiştir.
Bu anlayışı düstur edindim.
İstanbul’da ekonomi okudum. Yüksek lisans derecesi aldım. Al Baraka’da çalıştım. Bilahare inşaat şirketleri yönettim.
Eş zamanlı olarak sivil topluma da gönül verdim, Büyük Selçuklu Vakfı’nın 21 yıl süreyle başkanlığını yaptım. Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma Vakfı’nda, mütevelli heyetinde bulundum.
Yazarlık tutkum lise yıllarımda MTTB kompozisyon yarışmasında Konya 3.sü olmamla başladı, bugün ise beni Akit okuyucularıyla buluşturdu.
Üç adet kitabım yayınlandı.
1-Ödemeler Bilançosu ve Tanım Teori ve Türkiye Uygulaması adlı (yüksek lisans tezim) olan kitabımda; Türkiye’ de faizlerin düşmesi, yatırımların artması, ihracatın artması ve IMF ile ilişkilerin bitirilmesini savundum.
2-Mesnevi’den Mesajlar adlı kitabımda; İslam tasavvufunu ifade edecek en iyi kelimenin, aşk olduğunu belirttim. Bu bağlamda Allah aşkı ve sevgi ile verilen mesajlara, bugün çok daha fazla ihtiyaç olduğunu söyledim.
3-Örnek Medeniyetimiz, Vakıflar ve Dernekler kitabımda; tarihimizin eşi bulunmaz zarafet ve muhabbet örnekleriyle dolu olduğunu ve İslam’ın ekonomik sistem anlayışının, sosyal güvenlik kurumlarının “vakıf” olarak adlandırılmasının mümkün olabileceğini aktardım. Öldükten sonra amel defterinin kapanmaması için sadakay-ı cariye bırakmanın önemini vurguladım.
Birlik Vakfı, Ensar Vakfı, Aydınlar Ocağı, Akit Tv ,Tv net ve muhtelif platformlarda yapılan programlarda; Allah, peygamber, vatan, millet, bayrak gibi kutsallarımızın bu toprakların can damarları olduğunu ısrarla savundum.
Türkiye’de darbelerin hep ekonomi kaynaklı olduğunu, milletin seçtiği iktidarların Batının istekleri dışına çıkması neticesinde, bu ülkeye müdahale edildiğini söyledim.
Refah Partisi’ne ve AK Parti’ye ise gönül verdim. Rahmetli Adnan Menderes’ten başlayarak bu millete hizmet edenlere ve nihayetinde de Tayyip Bey’e destek verdim. Beka Meselesi ve Erdoğan dedim.
Mekke’yi ve Kabe’yi, Medine’yi ve Ravza’yı, Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı ,Eyüp Sultan’ı, Ayasofya’yı , Çamlıca’yı ve İstanbul’u, boğazı, erguvanı , Mevlana’yı, Şems ve Konya’yı, Hacı Bayram Veli’yi ve Ankara’yı, Çanakkale’yi , İzmir’i, Adana’yı, Samsun’u, Urfa’yı ,Van’ı; nihayet Edirne’den Kars’a kadar bu ülkeyi sığdırdım yüreğime.
Şu görüşleri savundum;
2023 Şubat depremi sonrasında yapılan çalışmalar kentsel dönüşüm, konut hamlesi ve bilhassa geleceğimize yönelik istikrarlı adımlar atılabilmesi adına mühimdir.
Geçmişte yaşananlar, Kur’an-ı Kerim’in ve ezanın yasak olduğu dönemler, daha yakın tarihlerde yaşanan başörtüsü zulmü ve bu ülkede inananlara yapılanların unutulmaması ve milli bilinç olarak hafızalarda yer etmesi lazımdır.
Ülkemizde, vakıf mallarının talan edilmesi, 3000 küsur caminin satılması gibi olayların ve benzerlerinin bir daha yaşanmaması için toplumun vakıflar hususunda bilinçlenmesi ve vakıflar bakanlığı kurulması gereklidir.
Halifelik kurumunun ortadan kalkması ve Osmanlı Devleti’nin dünya coğrafyasından çekilmesi, İslam aleminin başsız, zayıf ve dağınık bir hale düşmesine sebep olmuş, bu da 1948’den bu yana İsrail’in ilmek ilmek dokuduğu Siyonizm öğretilerini uygulamaya koyması ve nihayet cesaret bulup katliamlara girişmesinin arkasındaki en temel sebep olmuştur.
Bir başka cenahtan bakılacak olursa, güzel ülkemiz Türkiye’de 2001 yılından beri yapılan kıymetli işlerin önemini fark etmek bizler için oldukça mühim.
Öyle ki İHA, SİHA, tank, uçak gemisi, yerli uçak projesi, uzay projesi, otoyollar, Körfez Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Çanakkale Köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli, İstanbul Havalimanı, şehir hastaneleri, TOGG, 250 milyar doları aşan ihracat, pandemiye ve depreme rağmen kesintisiz yürüyen bir ekonomi ve daha nicelerini, Reis’in gayretine borçluyuz.
Ve yine Azerbaycan, Kıbrıs, Suriye, Libya-Mavi Vatan, Karadeniz ve doğal gaz çalışmaları, milli duruşun neticesidir. Müslüman ve Türki ülkeler arasında birlik çalışmaları çok ciddi ve değerlidir.
Türkiye Yüzyılı Perspektifi ise takdire şayan bir bakış açısını ifade etmektedir. Türkiye’nin 2023 yılından başlayarak, 2053 ve 2071 hedefleri yürüyeceği adımları, açacağı yolları şimdiden bize gösterir mahiyettedir.
Yiğit düştüğü yerden kalkar, bu ülkenin yeniden ayağa kalkması sadece bizim değil, bütün dünyadaki mazlumların emperyalizm karşısında haklarının savunulması ve adaletin yeniden tesis edilmesini sağlayacaktır, inşallah.
Hülasa, bu dava benim davamdır.
Bana düşüncelerimi ifade etme ve yazma fırsatı veren, Yeni Akit gazete yönetimine, Ali İhsan Karahasanoğlu Bey ve Fatih Uğurlu Bey’e teşekkür ediyorum.
Siz kıymetli okuyucularımın desteklerini talep ediyorum.
Ve Cenab-ı Hakk’a bu yolda yardım etmesi için dua ediyorum.
Bundan sonra inşallah Yeni Akit’te sizlerle olacağım.