Ayasofya’yı açsa açsa bu iktidar açardı
Tüm Türkiye’nin, hatta bırakın Türkiye’yi, İslam dünyasının merakla beklediği müjde nihayet önceki gün geldi. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethi ile birlikte camiye çevrilen, ancak 1934’te milletin arzusunun hilafına müze yapılan Ayasofya, çok şükür ki yeniden aslına rücu etti.
İnşallah, İstanbul’un “İslambol” oluşunun en önemli delillerinden biri olan bu kutlu mabette 24 Temmuz Cuma gününden itibaren namaz kılınabilecek.
Allah’a ne kadar hamdetsek az.
Ayasofya’nın aslına inkılap ettirilmesiyle birlikte, Anadolu’yu Müslüman Türk yurdu yapan yüzbinlerce şehit ve gazimiz bundan sonra daha rahat uyuyacak. Hürriyetimiz ve haysiyetimizin nişanesinde yeniden namaz kılınmasıyla Kızılelma yolunda önemli bir adım daha atılacak.
•
Bilenler bilir. Bu sütunda daha önce Ayasofya ile ilgili sayısız yazı kaleme aldık. Üstelik bu yazıları, öyle herkesin “Ayasofya ibadete açılsın” şeklinde tempo tuttuğu dönemlerde değil, mezkur konuyla alakalı pek az kişinin sesinin-soluğunun çıktığı zamanlarda sizlerle paylaştık. Birileri Ayasofya meselesinde dut yemiş bülbüle dönerken, biz bu kutlu mabedin bir “kılıç hakkı” olduğunu ve mutlak surette ibadete açılması gerektiğini haykırdık. Bu uğurda, bazen Ayasofya’nın cami olarak kullanılması talebinde bulunan bir vatandaşa “Sultanahmet’i bir doldurun, ondan sonra ona bakarız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdik. Bazen de Galata Kulesi’nin vakıf malı olduğu gerekçesiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden alınıp Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmesine işaret edip “Galata Kulesi vakıf malı da Ayasofya ne malı? O da vakıf malı değil mi? Galata Kulesi için her türlü imkan zorlanırken, Ayasofya için neden harekete geçilmiyor” itirazında bulunduk.
Bu cümleleri kendimize bir paye çıkarmak için yazdığımızı düşünmeyin kesinlikle. Biz sadece ve sadece işimizi yaptık. İlgilileri yapıcı bir biçimde uyararak gazetecilik ve vatandaşlık görevimizi yerine getirdik.
Tabii ki burada asıl takdir edilmesi gereken merci AK Parti iktidarıdır. Öyle ya, Türkiye’de AK Parti gibi dirayetli bir iktidar olmasaydı, muhtemelen Ayasofya ibadete falan açılamazdı.
Hükümet, bugüne kadar pek çok hususta şahit olduğumuz gibi, yine maşeri vicdana kulak vererek milli iradeyi ziyadesiyle memnun etti. Toplumun kahir ekseriyetinin haklı bir talebinin gözardı edilmemesi iktidara duyulan güveni bir kat daha artırdı.
•
Nihayetinde Türkiye bağımsız bir ülke. Kendi kararlarını elbette kendisi verecek. Bu yüzden Ayasofya’nın aslına rücu ettirilmesinin hemen akabinde çeşitli ülkelerden gelen tepkilere hiç aldırmamak lazım.
Hem ne demişti Cumhurbaşkanı Erdoğan?
“Batı’nın ne dediği değil, milletin ne dediği önemlidir. George ne der, Hans ne der bizi ilgilendirmez.”
•
Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in ifadesiyle “İstanbul’daki Süleymaniye, Edirne’deki Selimiye, bunlara karşılık da Roma’daki Sen Piyer ve Paris’teki Notrdam, bizde ve onlarda daha niceleri, madde ve hattâ gayelerine bağlı mâna kıymeti olarak, Ayasofya’nın eşik taşına bile denk değildir”.
Ne diyelim, Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in “Kostantiniye (İstanbul), elbet bir gün fetholunacaktır. Onu fetheden asker ne güzel asker, onu fetheden komutan ne güzel komutandır” müjdesinin mucizevî bir nişanesi olan Ayasofya’yı tekrar mü’minlerin hizmetine açanlardan bir defa daha Allah razı olsun.