• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Prof. Dr. Ali Rıza Abay
Prof. Dr. Ali Rıza Abay
TÜM YAZILARI

Emin Şirketler Grubunun kurucusu A. Emin Üstün Bey'in ardından

05 Şubat 2020
A


Prof. Dr. Ali Rıza Abay İletişim:

Bolu’nun Gerede ilçesinde birinci kuşak medrese ulaması olan bir aileden gelen girişimci, yardımsever, hayırsever ve derdi millet ve ümmet olan Emin Evim-Emin Şirketler grubu yönetim kurulu başkanı aziz dostum A. Emin Üstün Bey 2019 yılının son günlerinde (27.12.2019 günü) kardeşi Kemal Üstün Bey’le birlikte bir yurt dışı iş seyahatinde iken kalp krizi sonucu 68 yaşında vefat etmiş olup, cenazesi yurt dışından getirilerek, İstanbul Bağlar başındaki ilahiyat camiinde 28.12.2019 cumartesi günü ikindi namazından sonra cenaze namazı kılınarak, dostlarının omuzlarında Karaca Ahmet mezarlığına götürülerek defnedilmiştir. Allah rahmet eylesin mekânı cennet olsun.

Tarihe not düşmek ve onun bazı özelliklerinin gelecek kuşaklara örnek olması ümidiyle bu yazıyı kaleme aldım.

GİRİŞİMCİ BİR KİŞİ OLARAK EMİN ÜSTÜN-EMİN OTODAN EMİNEVİME

Emin Üstün Bey her Anadolu genci gibi Üniversite okumak için İstanbul’a gelir. Yıldız Mimarlık ve Mühendislik Akademi’sinden(Yıldız Teknik Üniversitesi’nden) 1970’li yılların sonuna doğru makine mühendisi olarak mezun olur. Emin Bey ikinci kuşak baba tarafından ticari gelenekten geldiği için mezuniyet sonrası devlet memuru olmak ya da başka bir firmada çalışmak yerine, genç bir mühendis olarak İstanbul Hasköy’de kendi adına bir döküm atölyesi kurar. Ancak büyük firmaların yanında küçük döküm atölyelerinin rekabet edemeyeceğini görerek atölyeyi tasfiye eder.

1980 yılların Türkiye’si hem siyasal açıdan hem de ekonomik açıdan oldukça sıkıntılı yıllardır. Yüksek enflasyon nedeniyle halkın alım gücü gün geçtikçe düşerken tam tersine sahip olunan ve satın alınan menkul ve gayrimenkuller de değerlenmektedir. Bunu gören Emin Bey, dar ve orta gelir sahiplerinin yalnız başlarına herhangi bir şeye sahip olamadıkları/olamayacakları için dayanışma içine girmeleri gerektiğini düşünür ve daha sonra “elbirliği sistemi” dediği sitem ile “Emin Oto” şirketini kurar. Sistemin temel karakteri ve amacı ekonomik gücü benzer ya da eşit olan insanları bir araya getirerek, aralarında kura çektirerek her ay veya belli bir zaman sonra içlerinde birinin araba sahibi olmalarını sağlamaktır. Sistem noter huzurunda çekilen kura ile gerçekleştiğinden aldanan ve aldatan da söz konusu olmadığı için tam bir ekonomik dayanışma içinde gerçekleşmektedir.

Emin Bey bu sistemi kurarken, sistemin bir toplumsal karşılığı olduğunu tespit etmiş ve öncelikle de  hedef kitle olarak faize karşı duyarlı olan mütedeyyin kesimi hedef almıştır. Otomobil sektöründen başlamasının en önemli sebebi ise o günkü Türkiye ekonomisinin şartları gereği otomobil aynı zamanda bir yatırım aracıdır. Yalnız başına otomobil alamayacağına gören insanlar küçük tasarruflarla zamanla hem bir otomobil sahibi oluyorlar hem de bir yatırım yapmış oluyorlardı.

Sistemin Otomobil üzerinden işlediğini gören Emin Bey, bu düşüncesini geliştirerek “EMİN EVİM” sistemine geçti. Emin Evim sitemine geçerken de bir Türkiye nüfus analizi yaptığını görüyoruz. Türkiye’nin önemli bir genç nüfusa sahip olduğunu ve geleneksel yapımız gereği bu genç nüfusun mutlaka bir eve sahip olmak isteyebileceğini, bir eve sahip olmanın en kestirme yolunun banka kredisi ile olabileceğini ancak toplumun bir kesiminin faize karşı duyarlı olmasının dışında banka kredi faizlerinin de çok yüksek olmasından ötürü halkın buna cesaret edemediğini görür/söylerdi. Bir araya geldiğimizde aramızda benzer konuşmaların geçtiğini hatırlıyorum. Bu gerekçeleri göz önünde bulunduran Emin Bey, elbirliği sistemini zamanla Türkiye sathına yaymış olup, bugün itibariyle bünyesinde iki bin civarında eleman çalışmaktadır. Bu konuda Emin Bey’in İhdas etmiş olduğu elbirliği sitemini örnek alan başka firmalar da kurulmuştur.

Elbirliği sistemi öncelikle insanları tasarrufa teşvik ediyor. Sonra da insanlar bir güven ortamında banka gibi başka hiçbir aracı kuruma ihtiyaç hissetmeden kendi aralarında dayanışmaya giriyorlar. Böylece elbirliği sistemi üzerinden küçük tasarruflar ile zamanla ev sahibi olabiliyorlar.  Emin Evimin elbirliği sistemi üzerinden yüzbinlerin ev sahibi olduğu da bilinen bir gerçektir. 30 yıla yakın bir zamandır devam eden elbirliği sisteminin referansı yine Emin Şirketler gurubudur diyebiliriz. Başka bir ifade ile Emin Bey’in cenazesine katılanların profiline baktığımızda bu referansın bizzat Emin Üstün Bey’in kendisinin olduğu görülecektir.

Emin Şirketler Grubu içinde “EMİN EVİM” kadar bilinmese de “Emin Tarım”, “Emin Enerji”, Emin Hayvancılık” ,“Emin Turizm” ve “Emin Sigorta” şirketleri de aynen elbirliği sistemi ile devan etmektedir.

İnsan hayatını, babalar ve oğulları arasında tevarüs eden bir bayrak değişimi olarak da görebiliriz.  Bu cümleden olarak Emin Üstün Bey’in bırakmış olduğu bayrağı teslim alan oğulları Sefa, Musap, Habip ve kızları Pınar ve Büşra’nın, amcaları Abdurrahman Üstün ve Kemal Üstün Beylerin de desteği ile aldıkları yerden daha ileriye taşıyacaklarına inanıyorum.  

YARDIMSEVER VE HAYIRSEVER BİR KİŞİ OLARAK EMİN ÜSTÜN

Yardım etmek ve yardımlaşmak başka hiçbir saik olmadan tamamen insani bir özelliktir. Bu özellik birçok insanda da bulunan, îmânî, dînî ve uhrevi bir gerekçeye dayanmayan tamamen dünyevi bir haslettir. Hayırseverlik ise bu özelliğin de ötesine geçerek îmânî, dînî ve uhrevi gerekçeleri olan mütedeyyin insanlar da bulunan bir haslettir. Bir insan düşünün varlıklıdır ama katı yüreklidir, acımasızdır. Yine bir insan düşünün, sözüm ona mütedeyyindir, zengindir ama cimridir. Bu iki insan tipinden biri yardımsever değilken öbürü de hayırsever değildir. Makbul olan insan modeli, bu iki vasfı kendinde birleştiren insan modelidir.

Emin Üstün Bey,  kurmuş olduğu HAGEV VAKFI ile gerek yurt dışında ve gerek yurt içinde kurumsal olarak insanî ve hayrî hizmetleri yaparken bireysel olarak da bu hizmetlerin motor gücünü oluşturdu/oluşturuyordu. Şu ya da bu sebepten ötürü işini ve iş gücünü kaybetmiş olup fakr-u zaruret içine düşmüş olanlara Emin Bey’in nasıl yardım ettiğini çevresinde bulunan herkes bilmektedir. Özellikle 28 Şubat sürecinde işini kaybetmiş olanlardan bazılarına nasıl kol kanat gerdiği de bilinen bir gerçektir. 

DOST BİR KİŞİ OLARAK EMİN ÜSTÜN

Emin Üstün Bey’i 1993 yılına kadar sadece ismini duyardım ancak yakinen tanımıyordum. 1993 senesinde şubat tatilinden de yararlanarak umreye gitmek için Yeşilköy Havaalanında bekleme salonunda uçağa binmek için beklerken Emin Üstün Bey, annesi, eşi ve çocukları ile kardeşi Kemal Üstün Bey ve eşinin de aynı uçakta umreye gitmekte olduklarını öğrendik. Tanıştık ve çok kısa sürede adeta yıllardır tanışıyor gibi kaynaştık. İlk olarak Medine’ye indik, Medine’de ve Mekke’de aynı otellerde kaldık. Çok samimi ve sıcak bir atmosfer oluştu. Özellikle çocuklar kendi aralarında oyun takımları kurarak bazen kendi aralarında bazen de Arap çocukları ile maç bile yapmışlardı. Çocukların tavaf ve say’daki hallerini hatta Hira ve Sevr Mağaralarına tırmanışlarını bugünkü gibi hatırlıyorum.

Emin Üstün Bey ve ailesi ile yaptığımız bu umre ziyareti günlerini aldığımız kameralarla kayda da almıştık. Umre ziyaretimiz boyunca görüntüleri çeken Kemal Üstün Bey’in bu kayıtları sakladığını biliyorum. Kemal Bey’in bu kayıtları çoğaltarak ve bizde olanlar ile de birleştirerek bir belgesele dönüştüreceğine inanıyorum ve bekliyorum.

Emin Bey’le tanıştığımız günlerden bu tarafa irtibatımız hiç kopmadı. 28 Şubat sürecinde sadece kimliğimizden ötürü çektiğim bazı sıkıntılı günlerimde samimi bir dost olarak bana moral destek verdiğini unutmam mümkün değildir.

Burada şunu da ifade etmeden geçemeyeceğim. Tanıştığımız ilk günden bu tarafa “hocam gel seninle ortak işler yapalım, senin girişimci kişiliğini ticari hayatta değerlendirelim” demişti.  Kendisine ben de, akademik hayattan memnun olduğumu ifade ederek kabul etmemiştim.

Ölümünden 15 gün önce bir öğle yemeğinde şirket merkezinde buluşmuştuk. O gün de bana bazı üniversitelerin el değiştirmek üzere olduğunu, bu konuda bir şeyler yapabilir miyiz diye sormuştu. Daha önce de aramızda HAGEV Vakfı üzerinden bir Meslek Yüksekokulu açılıp açılamayacağını konuşmuştuk. Belki de ilerleyen tarihlerde üniversite ya da Meslek Yüksekokulu meselesini gerçekleştirebilirdik ancak ömrü vefa etmedi; nasip değilmiş...

TEVAZU SAHİBİ BİR KİŞİ OLARAK EMİN ÜSTÜN

Emin Üstün Bey, ticari hayatta çığır açmış başarılı olmuş bir iş adamıdır. Son yıllarda el attığı “Emin Tarım”, “Emin Enerji”, Emin Hayvancılık” ,“Emin Turizm” ve “Emin Sigorta” gibi farklı alanları da elbirliği sistemine entegre ederek başarılı olmaya başlamıştı. Yeme içmesinden giyim kuşamına, oturduğu konuttan günlük yaşam tarzına kadar sıradanlığa büyük önem verdiği bilinmektedir. Ulaşılmayan bir insan profilini hiçbir zaman göstermemiştir. Belki de Emin Üstün Bey’in güvene dayalı kurmuş olduğu elbirliği sisteminin başarılı olasının temelinde bu tevazu ve sıradanlık yatmaktadır. İnsanlar, özellikle de dar gelirli insanlar, Emin Bey’i kendileri gibi gördükleri için güven duymaktaydılar. Cenaze namazına iştirak eden insanların profiline baktığımızda bu durum açıkça  görülmektedir. Cenazeye az sayıda çelenk gelmesi çok sayıda halk tipi insanların katılımı da buna işaret etmektedir.

DERDİ MİLLET VE ÜMMET OLAN BİR KİŞİ OLARAK EMİN ÜSTÜN

Emin Üstün Bey’le değişik vesilelerle bir araya geldiğimizde üzerinde durduğu en önemli konunun elbirliği sistemini ekonominin her alanına, yatırımdan üretime, üretimden pazarlama ve satışa kadar değişik sektörlere uyarlamamız gerektiği üzerinde durmaktaydı. Türkiye’nin kalkınmasının, bağımsızlığının elbirliği ve dayanışma sisteminden geçtiğini ve bunu için de çok çalışmak gerektiğine vurgu yapardı. Dünyadaki gelişmelere bakarak, “Türkiye ve Türk milleti mutlaka ayakları üzerinde sağlam durmalıdır” dedikten sonra da, ümmetin sorunlarının çözümünün de Türkiye’den ve Türk milletinden geçtiğini ifade ederdi. Onun için ekonomik açıdan çok güçlü olmak gerektiğini, üniversitelerle özel sektörün birlikte çalışması gerektiğini ve devletin de buna ön ayak olması gerektiğini ifade ederdi. 

Emin Bey’in kafasında sürekli projeler vardı. Son görüşmelerimizden birinde Anadolu’da tarım ve hayvancılığa önem veremiz gerektiğini, memleketi olan Bolu’da tarımla ilgili yeni bir yatırım yapmakta olduklarından söz etmişti. Bu işleri yapmak için de yetişmiş kalifiye insan gücüne ihtiyaç olduğunu ifade etmişti. Emin Üstün Bey bütün bunları konuşurken, Müslümanların güçlü olmasının yolunun ekonomik açıdan güçlü olmaktan geçtiğini ifade ederdi.  Onun için benim gözümde Emin Üstün Bey, ticaret yapan, para kazanan sıradan bir iş adamı değildi, derdi millet ve ümmet olan bir kişiydi.

ARKASINDAN HAYIR DUA ALMIŞ BİR KİŞİ OLARAK EMİN ÜSTÜN

Emin Üstün Bey’in cenazesinin şirket merkezine gelip dua edilip ve helallik istenmesinden, ilahiyat camiinde cenaze namazının kılınıp Karaca Ahmet Mezarlığına defin edilmesine, arkasından ilahiyat camiinde akşam yatsı arası Kur’an okunup dua edilmesine ve ardından şirket merkezinde verilen ikrama kadar süreci takip ettim.

Cenazenin şirket merkezine geldiğinde toplanan cemaatin üzüntüsünün sıradan bir faninin arkasındaki üzüntüden çok faklı olduğunu gözlemledim. Adeta cemaat, Emin Bey’e nereye gidiyorsun senin daha yapacağın çok şey vardı, projelerin yarım kalacak,  fakiri fukarayı, işe ihtiyacı olanları, Kur’an talebelerini, senin vakfından burs ve yardım alanları kime emanet edip gidiyorsun, daha kısa süre önce Tayyip Bey’e 500 kişiye yeni iş vereceğine dair söz vermemiş miydin, der gibiydi. 

İkindi vakti İlahiyat Camiine cenaze getirildiğindeki gözlemlerime gelince; değişik vesilelerle ilahiyat camiine cenaze namazı için geldiğimizde dikkatimizi çeken şeyin cenaze için gönderilen çelenkler ve resmi arabalar ve resmi zevattır. Emin Üstün Bey’in cenazesine gönderilen çelenklerin çok az olmasının yanında resmi araba ve resmi zevattan kişilerin görülmemesi ya da resmi zevattan gelenlerin de sivil olarak gelmiş olmalarıdır. Daha sonra öğrendiğimize göre resmi zevattan gelenler olmuş ancak cenazeye sivil olarak katılmışlardır. Çelenklerin çok az olmasının sebebi de duyarlı bazı Müslümanların çelenge çok sıcak bakmasındandır.

Cenazeye Türkiye’nin muhtelif yerlerinden çok sayıda gelenler de olmuştu. Cenaze namazına ve defin merasimine katılanların profiline baktığımızda ise bir Anadolu kentinde Anadolu kültürüne mensup insanlarının verdiği fotoğrafı veren bir cemaat görüntüsü vardı.

Cenazeye iştirak edenlerin bir kısmının, elbirliği sistemi üzerinden ev ya da araba sahibi olanlardan oluştuğu düşünülmektedir. Ayrıca Emin Üstün Bey’in yardımsever ve hayırsever vasfından yararlanan kişi ve grupların varlığı da alenen görülmekte idi.

Cenaze namazı kılınıp, imam helallik istediğinde, cemaatin hep bir ağızdan üç kez “helal olsun” diyen gür sesi hala kulaklarımda çınlamaktadır. Cenaze defin edilip dönerken, camide Kur’an okunduktan sonra ayrılırken ve şirket merkezinde verilen ikramda sonra cemaatin Emin Üstün Bey’e hayır dualar ettiğine şahit oldum.

Mekanın cennet olsun aziz dostum.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

İyi insan iyi anılır, kötüler düşünsün

Emin Abi merhum iyi insandı, bizzat tanırım, taa Emin Evimden önce. İş adamı olduktan yıllar sonra Konyada kendi ofislerinin önünde karşılaştım; aynı mütebessim çehre, şımarmakdan eser yok; Abdüllatif Şener' le tv5' de aynı programa katılma gibi abes haller yok, gayet iyi bir insandı. Allah rahmet eylesin.

İlyas KARSLI

Merhum Emin Beyi, 1980'li yıllardan itibaren kardeşi Kemal Beyin sınıf arkadaşım olması münasebetiyle tanırım. Ümraniyede, fakir fukaraya sırtında erzak taşıdığını hiç unutmam, hele Mersedes Cami yapılırken sarfettiği emekleri... Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun, derecesi âlî olsun. Allah, sevenlerine ve aile fertlerine sabr-ı cemil ihsan eylesin.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23