• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Nusret Reşber
Nusret Reşber
TÜM YAZILARI

Zehirlenmediyseniz şükredin!

15 Ağustos 2024
A


Nusret Reşber İletişim:

 

Bugün biraz yediklerimizden, içtiklerimizden konuşalım. Ne tüketiyoruz, ne yediriliyor, hangi gıdayı ne diye satın alıyoruz? Ben bildiğim kaynaklardan dinlediklerimi, kendi görüp yaşadıklarımdan bazı örnekler vereceğim. Kimi örnekler cebimize, kimi sağlığımıza kimi de her ikisine zarar...

Yorumu size bırakıyorum!

HAKİKİ ZEYTİNYAĞI

Evvelki sene bir dostuma gelen, “Zeytinyağı satışlarımız başlamıştır…” mesajı ile ikimiz de gidip o tanıdığın ofisinden yağ aldık. Zeytinyağı mı değil mi diye bir araştırma gereği de duymadık…

Geçen sene aynı yağdan tekrar almak istedim, yakın dostum fiyatı duyunca “bu fiyata zeytinyağı olmamalı” deyip çekinceli davrandı ve bana da acele etmememi istedi. Ancak ben ihtiyacımdan aynı yerden tekrar yağ aldım.

Çekinceli davranan dostum, benden sonra yağ satan arkadaşa fiyatın neden bu kadar düşük olduğunu sormadan da edememiş…

3-4 ay önce aynı yere zeytinyağı sordum, bana, “İki çeşit yağ var” denildi.

Hakiki zeytinyağı, 5 LT 1700 TL.

Katkılı zeytinyağı, 5 LT 750 TL.

Anlam veremedim.

Denildi ki: Hakiki yağ katkısız.

Katkılı olan ise, pamuk, ayçiçek vb. yağ karışımlı... 

Ve güzelleme yapılarak, “yani şimdiye kadar bizim de yediğimiz, size verdiğimiz yağ... Daha doğrusu bu yağları biz test ettik, katkılıymış!”

“Anladım” dedim, telefonu kapattım.

Whatsapp paylaşımını bana gösteren arkadaşa da, bilgisi olsun diye anlatınca, “bu bana ders olsun, bir daha kimseye aracı olmayacağım…” deyip mahcubiyetini sundu ve “zaten fiyatın makul olmadığını söylemiştim…” dedi.

Bu sene tabii farklı bir yerden, direkt fabrikadan yağ siparişi verdik... Bu fabrika, meşhur marketlerden birine de yağ veriyormuş. Ancak, “bize karışımlı yağ hazırlayabilir misiniz?” teklifi alınca bu marketlere yağ vermeyi kesmiş… Allah’u a’lem!

GAFFARİ’NİN PEKMEZİ

Geçen seneler pekmez konusu açıldığında bir yakınım, ‘Gaffari’nin Pekmezi’ni duydun mu dedi. 

Hayır, dedim! 

Başladı anlatmaya: “Önceki sene Gaffari’nin Pekmezi dillere destandı, siparişlere yetişilmiyordu. O sene bir komşum ile Gaffari bir gün sırtlarında birer çuval ile arabadan indiler. Gaffari uzaklaşınca komşuma “o çuvallar neyin nesi?” diye sordum. “Şeker” dedi. “Ne yapacaksınız o kadar şekeri?”

Kem, küm etti. “Gaffari onu pekmeze katıyor…”

Ya sen?

“Ben de onun gibi…” dedi.

O sene tabii şeker ucuz, pekmez pahalı… Uyanıklar(!) şekeri pekmez diye millete satıyorlar…

Ve Gaffari’nin dillere destan pekmezini de böylece öğrendim.

SODALI SÜT

20 yıldır hep açık süt alır, onu kendimiz yoğurt yapar, tüketiriz. 

Çok sütçü değiştirdik şimdiye kadar.

Bir gün süt aldığım yerin iki ortağından biri arkadaşından ayrıldı, ayrı dükkân açtı. Sonra bana, “Şimdiye kadar çiftliklerden toplayıp sattığımız sütleri o gün test ettik, çamaşır sodası çıktı… Ben bu yüzden ayrıldım, bilginiz olsun” dedi.

 İster oradan süt alın, ister almayın. Vicdanen bilgilendirmek istedim... Tabii ben her ikisinden de süt almayı bıraktım. Başka yerden alıyorum.

Yakınlarımın çiftlikleri olduğundan et-süt ürünlerine yabancı değilim, uğraşmışlığım da var. Daha anlatamadığım birçok katkılar var…

Bir gün bulunduğum yere yoğurt yeni gelmiş. Aşçılardan biri yoğurdun kaymağını ekmeğe sürüp yiyor. Yoğurdu getiren eleman gayri ihtiyari, “onu yeme!” diyor.

Neden ki? “O kaymak değil, püskürtme margarin…” diyor yoğurtçu…

TEYZENİN KÖY YUMURTASI

Bir ara, özellikle çocuklar için gezen tavuk yumurtası alıyoruz. Bir gün toptancısına gittim, gördüm ki rengi ve isminden başka diğer yumurtadan hiçbir farkı yok. Ve başka birkaç sebepten market yumurtasına döndük.

Bana şimdi süt getiren arkadaş, GEZEN TAVUK YUMURTASI(!) da satıyor. 

Bir gün sordum, “satabiliyor musun, doldurmuşsun arabaya yumurtaları?”

“Bugün filan bölgeye gidiyorum. Orada gecekonduda oturan bir teyzenin tavukları var. Yumurta çok isteyen oluyormuş, yetiştiremiyormuş, benden yumurta istiyor…” dedi.

ARISIZ BAL

Sevdiğim bir büyüğüm, ilan vermiş, “arıdan anlayan eleman” arıyor. İlan üzere bir adam geliyor, konuşuyorlar. Gelen, o kadar mahir ki, soruyor:

“Abi, nasıl bir bal istiyorsun? Arı gören bal mı yoksa hiç arı görmeyen bal mı?”

Bizim abi şaşırıyor.

“Arı görmeyen bal” nasıl oluyor?

“Abi, arısız bal da yapabiliyoruz. Öyle ki bütün testleri geçiyor!”

Bunlar duyduklarımızın sadece devede kulak kısmı, ya duymadıklarımız? Ve bu, sıradan açgözlü vatandaşın yaptığı, fazla bir kitleye ulaşmayanı…

Ya ülkenin en zenginleri sıralamasına giren, her yerde at koşturan, “adamım” diye nara atanların, kimseye sezdirmeden yaptıklarından kimin ne kadar haberi var? Yer müsait olsa da dertleşsek.

Kasabın sattığı, çevresine de cömertçe(!) yedirdiği at-eşek etleri…

Dalak-sakatat karışımlı yağsız kıyma etleri…

X marketin dışkılı kıyma etleri, domuz kıyması… Raflarda eritilmiş peynirden, antibiyotik sütlerden yapılmış, şişmiş kaşarları konuşsak…

Yetkililerin denetimleri ne kadar yeterli, bilmiyorum?

Çok bilmediğimiz yerlerden her şeyi, hele de ucuz diye almalı mıyız?

Onu da herkes kendisi karar versin!

Ama Hz. Ömer’in gelin aldığı kız gibi ALLAH’TAN KORKAN İNSAN EVLADI bulmak bugün çok zor! 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

ata

peynir fabrikalarında insandan bile peynir yapacak teknolo,ji var... uzaya gidemedik ama gıda konusunda süperiz... ne mutlu bizlere...

.....

Denetim,caydırıcı ceza yok....Hile, hurda, yalan,üç kağıtçı hepsi bizde ...Yüzde 98 Müslüman...
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23