• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Nusret Reşber
Nusret Reşber
TÜM YAZILARI

Ve ilk Türk astronot Alper de irtica simgesi başörtüye takılmadı!

18 Ocak 2024
A


Nusret Reşber İletişim:

Bu ülkede yaşı yetenler neler yaşamadı ki…

Çağı yakalama adına dine ait ne varsa yok saydılar.

Dindarlar ve kutsalları hep çağdaş olmanın önünde engeldi(!).

Din, ilimle bilime düşman gösterildi…

İnancını yaşamak isteyene her koşulda hep üvey evlat muamelesi yapıldı.

Dini yaşamayı, Allah ile kul arasına sıkıştırdılar.

“Devlet kurumlarına dini kisve ve semboller giremez” denildi. Mevcut yapıyı kutsamak adına en kutsallar aşağılandı, “Kâbe Arap’ın olsun Çankaya bize yeter...” bile denildi.

Okuma ve bilime karşı gibi gösterilen dindarları, “Laikliğe aykırıdır” deyip inançları doğrultusundaki kılık kıyafetleriyle okullara almadılar…

Okumak isteyenlerin okulları, Kur’an Kursları irtica yuvası bahane edilerek, “Kesintisiz Eğitim” adıyla kapatıldı…

Her yıl üniversite sınavlarında birincilik rekorlarına imza attıkları halde İmam Hatip menşeili, Kur’an Kursundan gelme öğrencilerin puanları kesildi...

Buralardan gelen öğrenciler, İlahiyat veya Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği Bölümü hariç başka bölümlere giremez denildi.

Düz liselerden Mühendislik ve Tıp Fakültesi okullarına giren dindar insanları da ya sakalları ya da başörtüleri bahane edilerek sınavlara sokmadılar/gireni de derste bıraktılar...

Bununla da kalmadılar, kimisini alın teriyle kazandıkları okullarının daha ikinci, üçüncü sınıflarında kimisini de diplomalarını almalarına kısa bir süre kala eğitimlerinden uzaklaştırdılar…

Okulunu bitirenleri de ya hiç atamadılar ya da doktor, öğretmen olarak atananları görevlerinden el çektirdiler.

Askeri okullarda okuyan öğrencilerin başörtülü anneleriyle kışla içinde görüşmelerine izin vermediler. Çocuklarının en mesut gününde, “babası sakallı, anne ve kız kardeşi kapalı” gerekçesiyle kendi düğünlerine katılmalarına izin verilmedi; en mutlu günleri acıya dönüştürüldü. Dahası eşleri, anne ve kız kardeşleri, yakınları örtülü olanları Yaş Kararlarıyla ordudan attılar…

Tüm bunlar yaşanırken, bunların haklarını savunan, inançlı insanların kurdukları siyasi partilerin çalışmalarına da engel koydular… Halkın oylarıyla meclise gelen başörtülü vekillere yemin dahi ettirmediler, “Haddini bildirin!” dediler.

İrtica gerekçesiyle partiler bir bir kapatıldı, ilgililere de siyaset yasağı getirildi…

“Eşi başörtülü cumhurbaşkanı olamaz, Çankaya’ya çıkamaz; İHL’liden, imamdan cumhurbaşkanı mı olur?” diye feveran edip:

“Sakın ha cumhurbaşkanı adayı olma, sakın ha olma, olma!” çığlıklarıyla kıyameti kopardılar!

Buna engel olamayınca da Cumhurbaşkanının verdiği resepsiyona, eşi örtülü bahanesiyle katılmadılar…

Tüm bunları, güya çağdaş, laik Türkiye’ye ve ilerlemesine engel gördüler!?

Velhasıl tüm bunları geride bıraktık elhamdülillah!

Uyduruk gerekçelerle okullardan, askeriyeden atılmalar, parti kapatmalar geride kaldı.

Başı kapalılar, sadece okullarına kavuşmakla kalmadılar, memur olarak devletin her kademesinde, emniyette, askeriyede göreve geldiler!

Mecliste kadın vekillerinin yarıya yakını başı kapalı…

Başı kapalı-başı açık sorun olmaktan çıktı!

Engel gördükleri dindar insanlar, başı açık-başı kapalı bir arada yaşanabilir olduğunu herkese kanıtladı.

Alnı secdeli, eşi-annesi kapalı olmak, babası sakallı olmak ilime olduğu gibi bilime de engel olmadığı, tam tersine değer kattığı anlaşıldı.

“İHL’liden cumhurbaşkanı mı olur?” dedikleri liderlerin riyasetinde çağın tüm ilk’lerine imza atıldı.

Duble otoyollardan hızlı tren hatlarına, Marmaray tünellerine, havalimanlarından şehir hastanelerine nice hizmetlere imza atıldı.

Daha önce defalarca engellenen yerli otomobil TOGG’dan insansız hava araçlarına, uçak gemilerine kadar, gelişmiş ülkelerle yarışır halde sanayi hamleleri, “Gerici, yobaz, mürteci…” dedikleri insanlar ve onların evlatlarının öncülüğünde yapıldı!

Türksat 3A, Türksat 4A ve Türksat 4B uyduları; Rasat, Göktürk-1 ve Göktürk-2 uydularının uzaya fırlatılması da bu dönemde gerçekleşti.

Başörtülü annenin evladı Cumhurbaşkanının riyasetinde, başörtülü annelerin çocukları mühendislerin imzasıyla bunların birçoğu gerçekleşti.

Hayır, “başı kapalı-başı açık, dindar-dindar değil” ayrımı yapmadan muasır medeniyetler düzeyine çıkılabiliniyormuş demek ki!

Bu yazıyı kaleme aldığımda başörtülü annenin, dindar ailenin bir evladı olan Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı’nın uzay yolcuğuna saatler kalmıştı!

Ve şimdi Allah’tan bir engel olmadıysa nice yol kat etmiş olduğuna şahit olacağız.

Merhum Necip Fazıl’ın yıllar önce dile getirdiği: “Başörtüsü bilime engelmiş! Siz uzaya mekik gönderdiniz de, başörtüsüne mi takıldı?” sözünde olduğu gibi demek ki, uzaya çıkmak isteyene İslam dini ve onu yaşam biçimi haline getiren dindarlar engel değilmiş!

Tam tersine İslam Dini ve Kitabı Kur’an, buna öncülük eder ve destekler!

Çağdaş dünyada etkin rol almamıza da mani olmaz, değer görürüz bugün olduğu gibi.

Yeter ki uzaya yol almak yerine, yasaklarla, darbelerle zaman kaybetmeyelim; bilime imza atmak isteyenleri geçmişte olduğu gibi akıl hastanelerine tıkmayalım.

Bugünleri yaşadığımız için Allah’a hamdolsun!

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Furkan

eğer ön yargısız bir şekilde incelerseniz kritik teknolojilerde ilerlemenin önünü zamanının yükselen değeri, sizin gibilerin baş tacı "gülen cemaati" olarak bilinen fetöcülerin kestiğini görürsünüz. görmek isterseniz. ayrıca ""Gerici, yobaz, mürteci…” dedikleri insanlar ve onların evlatlarının öncülüğünde yapıldı"" cümleniz gerçeği çarpıtmakla birlikte suç da teşkil etmektedir.

Okur

Şimdi uzaya mı çıkmış olduk..
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23