Tek umut Türkiye’dir!

İsrail, tarihi boyunca Allah’ın gönderdiği peygamberleri katletmekle, ilâhî kitapları tahrif etmek, yok etmekle bilinir.

Yani Allah’a karşı (hâşâ) savaş ilan eden bir kavim...

Bugün tahrif ettiği Tevrat’ın arkasına sığınsa da, yaşadıkları dönemlerde uymadıkları kendi ırkından peygamberleri (Musa (a.s.) dâhil) sahiplense de Allah’ın son kitabı Kur’an’ın ifadesiyle lanetli bir millettir.

İsrail kavmi, içlerinden çok az sayılacak istisnalar hariç bu laneti kıyamete kadar üzerinden atamayacak.

Bu haliyle bilinen ama göz ardı edilen dünyanın baş belası, lanetli kavmi uzunca anlatmaya gerek yok. Fakat bu kavim kötü sonunu bildiği halde ısrarla o kötü güne adım adım hazırlık yapıyor.

Dünyaya gelmeden son peygamberin geleceğini bile bildikleri gibi kendi sonlarından da habersiz olamazlar.

Ancak İblis’in lanetlendikten sonra, kıyamete kadar insan neslini ifsat etmeye yemin edip işe koyulduğu gibi bu lanetliler de, sonlarını bildikleri halde insanlığın başına bela olmaya devam etmektedirler.

Bunun karşısında insanlık ise sürekli kıstırılmaya razı olup kendi kabuğuna çekilmekte.

Oysa bir tarafta kötülük, kötülük adına savaşı göğüsleyenler varsa, onun karşısında iyiliği göğüsleyen iyilik taraftarları olmalıydı. 

Hakkı göğüsleyenler, üzerlerine düşeni hakkıyla yapmamanın sonucu kötülük dünyayı tehdit etme cesareti buluyor!

Bugün İsrail’in tüm dünya için tehdit olduğunu bilmeyen var mı? Hayır!

Dün ABD senatosunda saatlerce katil Netanyahu’yu alkışlayanlar da onu dünya için tehdit biliyorlar. Ama nedense tam tersi dışa yansıyor.

Uluslararası mahkemelerde yargılanmasına karar verenler için de İsrail ve şimdiki başbakanı bir tehdittir. 

Dün bu sebeple onları fırınlara atanlar biz değildik!

Ama sadece yargılama kararı almakla yetiniyorlar. Onlar da başka hiçbir şey yapmıyorlar.

Dünyanın karşısında korkudan titrediği bir avuç Yahudi’yi tek korkutan kim peki?

Elbette ki yıllardır kuşatma altında bırakılan ve son olarak bir seneye yakındır, kadın-erkek, yaşlı-çocuk demeden tüm yakınlarını şehit veren Gazzelilerdir, Hamas’tır!

İsrail’i bugün korkutan ve pes etmeden mücadele veren, insanlık adına tek toplum Gazeli mazlumlardır!

Şimdiye kadar sayısızca saldırıya uğramasına rağmen hiçbir şey yapamayan İran’ın artık bir balon olduğunu bilmeyen kimse kaldı mı?

Yeri geldiğinde Türkiye’nin bile kendini tehlikeye sokarak korumaya çalıştığı komşumuz İran’ın ne kadar zavallı, korumasız ve gülünç olduğunu tüm dünya ile birlikte sanırım kendileri de artık anlamışlardır.

Onlarca komutanları öldürüldü, daha dün Cumhurbaşkanı, dışişleri bakanı ve yanındakilerin nasıl öldüğünü dahi bilemeyecek veya açıklayamayacak kadar aciz bir komşudan bahsediyoruz.

Çiçeği burnunda bir Cumhurbaşkanının yemin törenine davet edilen ve çok kritik ve o kadar önemli bir konumda olan, dünya Müslümanlarının medarı iftiharı bir lideri ülkesinde koruyamayacak bir ülke varlığından, istikbalinden nasıl bahsedebilir?

Dün hunharca, kalleşçe katledilen şehit İsmail Heniyye’ye Allah şehadetini kabul eylesin.

Onun yerinde ve yanında başka liderlerin olmayacağının garantisini kim verebilir?

Dünyada güvenli bir seyahatten nasıl bahsedebiliriz?

Her fırsatta hedefe oturttukları Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Saddam’ın sonu gibi bir sonla tehditlerinin üzerinden daha bir hafta geçmedi.

Gittikçe vahşetinin dozunu artıran “bu cani, katil İsrail’e kim dur diyebilecek?” demekten insanlık yoruldu.

Ne yazık ki bu ve benzeri sorular cevapsız kalmakta.

Şunun altını kalın çizgilerle çizerek tekrarlamakta fayda umulur!

İsrail, vahşetlerine ana sebep olan hedeflerinden vazgeçmeyecek!

Bunun için belirlediği kirli planlarını, müttefiklerinin yardımıyla tek tek icra etmeye devam edecektir.

Buna karşın ne İslam âleminin ne de İsrail’i desteklemekten, alkışlamaktan öteye gitmeyen dünya hiçbir şey yapamayacak kadar eli kolu bağlı.

Tek umut (zayıf da olsa) Türkiye kalıyor!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sıkça tekrarladığı cümleler bir kez daha haklılığını ve gerekliliğini gösteriyor:

“Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, beraber olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız!”

Geleceğimizin teminatı sayılacak bu cümlelerin altında nice manalar yüklü olduğunu bir kez daha belirtmek durumundayız.

Zaman kaybetmeden…

Sanayiden savunmaya, eğitimden tarıma, gıdadan sağlığa kadar her şeyiyle, kimsenin çığırtkanlığına aldırış etmeden yerlileştirmeliyiz, millileştirmeliyiz!

Ve Allah korusun, bize yönelik saldırılarda önümüzde bir basamak olan İran’ın bir balon olduğunu tüm dünya gördü. 

İsrail bunu zaten biliyordu.

Ayakta ne kadar kaldığı tartışılsa da komşumuzun durumuna düşmemeliyiz.

Aynı durumun küçük bir benzeri dahi görülse (Allah muhafaza) Arz-ı Mevud hedeflerine o kadar yakınız demektir.

Allah müsaade eder etmez o Allah’a kalmış bir karar ama ne yapıp edip bu kirli planları Allah’ın inayetiyle ters yüz etmekten başka bir çaremiz yok, bunu kabul etmek zorundayız!

Rabbim başta Türkiye’nin, sonra Gazzelilerin ve tüm İslam âleminin yardımcısı olsun inşallah!