• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Nusret Reşber
Nusret Reşber
TÜM YAZILARI

Şeytanı sevindirmeyelim!

27 Haziran 2024
A


Nusret Reşber İletişim:

 

1 Temmuz Pazartesi günü Diyanet’in “Yaza Kur’an’la Merhaba” sloganıyla gündüzlü/yatılı yaz kurs eğitimleri başlıyor.

Bu duyuru bile şeytana asker olan azmış azınlıkları kudurtmaya yetiyor! İsteyen isteğini söylesin.

Kervan yürür…

Biz kendimize dönelim, işimize odaklanalım. Hak varlığını sürdürdükçe batıl karanlık dehlizine gömülmeye mahkûmdur.

Biz inananlar için yaz-kış diye dine, ibadete hasredilmiş bir bakış açısı lüksümüz yok. İmandan sonra her olumlu eylemi ibadet biliriz. İbadet de beşikten mezara kadar sürer.

Ancak her imkânı, her boşluğu da lehimize çevirme fırsatını kaçırmamamız gerektiğini biliriz.

“O halde önemli bir işi bitirince hemen diğerine koyul.” (İnşirâh 7)

Bu ayeti ölçü alırız…

Ülkemizin ve çağımızın gerektirdiği (doğruluğu/yanlışlığı tartışılır) eğitim sistemimiz, Eylül’de başlar Haziran’da son bulur. MEB’in bu sisteminde müfredatta dini eğitim yer alsa da çocukların ileri yaşlarda dinden uzak ve ayrı kalmamaları için ayrıca, Diyanetçe yaz kurslarımızla takviye yoluna gidilmektedir.

Ayetteki mefhuma bağlı olarak bunu güzele çevirmek durumundayız.

Lakin görülmektedir ki, ne şeytan, ne de şeytana gönüllü asker olanlar boş durmamaktadır. Kendileri gibi bütün toplumu yozlaştırmak için ellerinden ne gelse arkalarına koymuyorlar. Özellikle genç nesilleri dinden, İslâmî değerlerden, bu kadîm ülkenin örf ve adetlerinden uzak tutmak için tüm şeytani renkleri ortaya sunmaktan çekinmiyorlar.

Tüm bunları da İsrail’in Gazze’ye hunharca saldırısında daha net gördüğümüz, beş para etmeyen, bir hiç ve pof olan medeni(!), modern dünyanın da yaygın kepazeliklerini serbeste kılan gerekçelerini önümüze sererek yapıyorlar.

Şeytanın askerleri için bir sınır ve kısıtlama yok, bunu biliyoruz. Daha güçlü olabilir görünümde de sayılabilirler. Ama şunu da biliyoruz ki, şeytanın dürtüleri sadece bir vesveseden ibarettir. Bu vesveseleri defetme taktiğini bilmek ve iyi kullanmak gerekiyor! 

Rabbimiz, “Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz...” (Enfâl 60) buyuruyor.

Dolayısıyla biz Müslümanlar da hak dinimizi, haklı olan davamızı, hiçbir haklılık tarafı olmayan batıla karşı, yolunu bulamayan insanlara iyi sunma taktikleri geliştirmeliyiz.

Çocuklarımızın bizden kopup şeytanın askerlerinin kucağına düşmemeleri için dinimizin güzelliklerini en güzel biçimde sunma yollarını geliştirmeliyiz.

Küçükten büyüğe, kadından erkeğe, tanıdıktan tanımadığımız herkese yönelik bir cazip metodumuz olmalı.

Camilerimizi, kurslarımızı insanların kaçış merkezleri değil, insanların ailecek terk etmediği sıcak yuvalar haline getirmemiz hayati bir ihtiyaçtır.

Gerekirse (ki gerekiyor) sosyal etkinliklerle donatmalı veya o imkânlara ulaştırma yolları açmalıyız.

Rahmetli Kadir Topbaş zamanında çocuklarımı buluşturduğum ve çok memnun kaldığımız izcilik kampları, buna benzer çeşitli kamplar, gezi turları gibi etkinlikler şu mevsimde daha revaçta.

Teknopest, Etnospor gibi etkinlerle buluşturma (Diyanet’in yaz kursu programında var mı bilemiyorum) mesela mutlaka olmalı ve bu gibi cezbedici etkinliklerin olduğu duyurusu da yapılmalı.

Birçok belediye, bu tür etkinliklerin duyurusunu yapmaktadır, bu belediyelerle irtibata geçip velilerden de destek alınarak çocuklarımızı buralara çekmeliyiz.

Yani “Yaza Kur’an’la Merhaba” içi boş sanılmamalı veya öyle yalın bırakılmamalı.

Zaten her bir çocuğumuzun dikkatlerini dağıtan, pençesine alan teknoloji ürünü akıllı telefon, tablet ve dipsiz bir kuyu olan internet, sanal âlem mevcuttur.

Haklı davamızı, dinimizi, kadim kültürümüzü yeterince sunamazsak…

Çocuklarımızı bu değerlerimizle buluşturamazsak şeytanın işini daha çok kolaylaştırmış oluruz. O zaman “bizim” sandığımız evlatlarımız, elimizden (zaten kaymış, kopmuş durumda) hepten kayar; geleceğimiz tamamen harap olur Allah muhafaza.

Biliyoruz ki:

 “Cehennem, nefse hoş gelen şeylerle kuşatılmış; cennet ise nefsin istemediği şeylerle çepeçevre sarılmıştır.” (Buhârî, Müslim)

O zaman…

Devlet yetkililerine çağrım: Geleceğimiz olan nesillerimizin elimizden kopmaması, batı uşaklığı yapmaması, devletine, milletine hıyanet içine girmemesi için bütün imkânları seferber etmekten çekinmeyelim!

Kur’an kurslarındaki görevli hocalarımıza çağrım: Dün, “Kur’an kursuna gittim, hoca bana bir tokat attı, ben de bir daha gitmedim” olduğu gibi bir algı olmaması için, liyakatsizlerin elinde ateist, deist olup her şeyi inkâr etmemeleri için evlatlarımıza daha güzel bir üslupla yaklaşalım. Onlara Allah’ı ve güzel dinimizi daha iyi anlatmak için tüm letafet, şefkat, sabır gibi hünerlerimizi ortaya koyalım.  

Ailelerimize çağrım: Çocuklarımızı bu değerlerimizin ayrılmaz merkezi olması gereken mekânlara getirmek için bütün anne-baba olma hünerlerini ortaya koyalım. Hocalarımızla irtibatı koparmayalım, gereken tüm desteği sağlayalım.

Bunu yaparsak şeytanı sevindirmemiş oluruz; hem biz seviniriz hem de Rabbimizi razı etmiş oluruz.

Rabbim yardımcımız olsun…

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Nuh

Bir tokat attı bir şeytan taktiğidir. Külliyen yalandır, iftiradır. Çocuklar afederiniz neredeyse minberden atlama yarışı yapacak kadar hoyrat, serbest ve özgür ki bu tokat mevzundan dolayı hocaların tepesine binip atçılık oynayabilirler. Biraz ciddiyet ve disiplin lazım. Afedersiniz çocuk çekeceğiz diye şeytana hizmet etmiyelim. İmanı olan çocuğunu gönderir, takip eder, hokabazlığa gerek yok.

Kanber

Allah razı olsun hocam çok güzel şeyler yazmışsınız. söylemesi sizden gereği milletimizden inşallah şeytan ve şeytanın askerlerine uymazlar.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23