• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Nusret Reşber
Nusret Reşber
TÜM YAZILARI

Hadsizlik

25 Temmuz 2024
A


Nusret Reşber İletişim:

 

“İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor.” (Rûm 41)

Yeryüzünün mimarı ve Allah’ın mümessili insan, yaratılış amacının tersi istikamette kendi öz varlığı başta olmak üzere bütün çevresini ifsada kalkışıyor.

Yaratıcının çizdiği yolu beğenmiyor, O’nun koyduğu ölçüleri çiğnemeyi maharet zannedip, kıt aklıyla daha güzel bir düzen kuracağını zannediyor…

Allah’ın ilah sıfatını, ona kul olma gerekliliğini zül addediyor, ama (canlı-cansız) bir yaratılmışın kulu olmaktan da kurtulamıyor.

Oysa hem kendisi hem de Allah’tan başka taptıkları en zayıf birer “varlıklar”.

İşte burayı unutuyor…

 “… Sizin Allah’tan başka taptıklarınız bir sinek dahi yaratamazlar, hepsi bunun için toplansalar bile. Eğer sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan kurtaramazlar. İsteyen de âciz, istenen de. (Hac 73)

Ve bu insan…

Dünyanın imarına memur kılınan, Rabbinin yeryüzündeki halifesi…

Bu sorumluluğunu görmezden gelerek kendini bir şey sanıyor.

Allah’ın adıyla, O’nun namına değil de kendi ön görmezliğiyle her şeye müdahil oluyor.

Müdahil olduğu her şeyi de ifsat ediyor.

“İnsan, bir nimet/imkân tanındığında bunu kendi mahareti sanır, böbürlenir ama elindekiler biraz kısıldığında isyan bayrağı açar…” (Fecr, 15-16)

Oysa başına gelenlerin müsebbibi bizzat kendisidir.

“Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir…” (Şûrâ 30)

Allah Teâlâ, “Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O’ndan en çok korkanınızdır...” (Hucurât 13) buyurur.

İnsan ise bunu bir üstünlük ve farklılık kavgasına çevirir...

“Benim ırkım, milletim” der durur!

Bu sebeple yeryüzünde kavgalar/savaşlar bitmiyor.

Saldıran da, saldırıya uğrayan da rahat yüzü görmüyor.

Allah buyuruyor: “İçinizden evli olmayanları… evlendirin. Yoksul iseler Allah lütfu ile onları ihtiyaçtan kurtarır. Allah’ın hazinesi geniştir, her şeyi bilmektedir.” “Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Bu onlar için daha arındırıcıdır...” “Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar…” “Evlenmeye güçleri yetmeyenler de, Allah kendilerini lütfuyla zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar…” (Nûr 30-33) 

İnsan ne diyor?

“İster evlenirim, ister evlenmem; dilersem çocuk yaparım, dilersem karnımdaki (gayrimeşru) bebeğimi aldırırım…

İstediğimle istediğim şekilde gezer/tozar, ilişki kurarım; kimse özgürlüğümü kısıtlayamaz!

Kadın kadına, erkek erkeğe de olsa (velev ki bilmem… ne olayım…) hayvanlar gibi sınırsız şekilde yaşarım. Allah ile, din, kitap, peygamberle beni sınırlayamazsın, engelleyemezsin…

Çocuk yerine evime köpek alırım, kedi beslerim; maymun, hatta zehirli yılan, en vahşi hayvan aslan, ayı ve timsah da beslerim…” diyor!

Şu cürete bakınız!

Kâinat, eşsiz bir düzen üzerine kuruludur.

Yedi kat sema, yıldızlar, ay, güneş ve bilinen/bilinmeyen bütün gezegenler bir emir doğrultusunda hareket halindedirler.

Bütün büyüklüğüyle kâinat, sorunsuz bir şekilde varlığını sürdürmektedir.

Kâinatın içinde bir nokta kadar olan dünyamız da insan ve cinlerin müdahil olmadığı zaman eşsiz bir dengeye sahip…

Kâinattaki düzen, “ne fazla, ne eksik” denilecek nitelikte.

Canlı-cansız her şeyiyle ve tek kelimeyle “EŞSİZ!”

“O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun? Sonra tekrar tekrar bak; bakışların âciz ve bitkin hâlde sana dönecektir.” (Mülk 3-4)

Tüm âlemleri, içindekilerle birlikte kusursuz var eden Allah bunu, insanın hizmetine sunmuştur.

Ne yazık ki hem kâinattaki düzene müdahil olan, hem de kendi yaşamını ifsat eden insanın bizzat kendisidir.

Bugün bitmez bilmeyen savaşların ana sebebi, insanın hadsizliğidir; verilen hakkına rıza göstermeyip başkasının hakkına göz dikmesidir!

Allah’ın emrine karşı gelen şeytandan sonra ilk kan döken insan Kabil de hakkına rıza göstermedi.

Bugün Kabil’in çocukları da aynı hadsizliği gösteriyor!

Aslında temel hadsizlik, Allah’a karşı gelmektir.

Allah’ın gönderdiği dünya hayatının yaşam biçimine (İslam’a ve İslam kanunu Şeriat’e) burun kıvırmaktır…

Dünyada karşılaşılan tüm problemler işte bundan kaynaklıdır!

Evet, terörün, tüm çeşidiyle sapkınlığın kaynağı, evdeki huzursuzluğun, milletler arası savaşların ve bugün bir ur haline gelen sokak köpekleri belasının ve bunun çözümünü hazmedememenin de kaynağı Allah’ı hakkıyla “Rab” tanımama hadsizliğidir…

Allah’ı kanun koyucu, yönetici, terbiye edici bilmediğinde de ya canlı-cansız bir yaratılmışı ya da bir salise sonrasını bilemeyen zavallı kendi nefsini rab kabul edecek!

Bırakın iki İlahın kabul edildiğinde dünyanın ne hale geldiğini düşünmek, herkesin kendi rabbi olduğu bir dünyada neler olmaz ki, bugün görüldüğü gibi. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Muzo

Yaratıcının düzeni diye yaratılanlarca, insanların önüne getirilenler acaba gerçekten yaratıcının belirlediği kurallar mı? Sıkıntı burada, sorun tamda burda başlıyor işte.

BAHRİ ERSOY

ALLAH RAZI OLSUN ÇOK GÜZEL ORTAYA KOYMUŞSUNUZ MEVCUT HALİMİZİ
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23