Fitne tellalları, “başaramayacaksınız”!
Dün, öldürdüğü amcasının katilini Musa (a.s.)’dan soranlar…
Hz. Osman’ı öldürüp katilini Hz. Ali’den soranlar ve halifeliğine karşı çıkanlar…
Ne yazık ki günümüzde de aynı senaryoyu oynuyorlar!
Kur’an’ın ifadesiyle: “Onlara ‘Yeryüzünde düzeni bozmayın’ denildiğinde, ‘Hayır, biz yalnızca ıslah edenleriz’ derler.”
Ne gariptir ki, fitne fesat ortamını oluşturan karanlık mihrakların sesi her dönemde hep, “en çirkin ses eşeklerin sesidir” tabiriyle yüksekçıkmıştır.
Başbakanlığı döneminde Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yüzüne haykırdığı Peres’in de sesi yüksek çıkıyordu.
Varlıkları boyunca masum kanı dökmekten doymayan Siyonistlerin de bugün Gazze’de, dünyanın gözü önünde işledikleri insanlık suçlarına rağmen, uluslararası mahkemelerde dâhi sesi en yüksek çıkanlar.
Lanetli terör devletine desteğinden ödün vermeyen başta ABD ve batı da bu suça ortak olduğu halde suçunu örtmek için bas bas bağırıyor. Ve dünyayla alay eder gibi gündemi, başka ülkelerde karışıklık çıkartarak değiştirme derdindeler.
Özellikle güvenlik zaafı olan ülkelerde…
Ülkemizde sığınmacılar üzerinden yapılanları da böyle okumak lazım. Ama feraseti elden bırakmadan, millet-devlet el ele verirsek bunu, dün başaramadıkları gibi bugün de başaramayacaklar!
…
“Dün” derken yakın zaman öncesini kastediyorum. 27 Mayıs - 15 Haziran 2013 tarihleri arası Gezi olaylarıyla ortalığı fesada vermek isteyen vandallar, gözü dönmüş terör odakları, batı destekçileriyle beraber bu ülkenin huzurunu uzun vadede bozamadılar!
O gün, hedef Sayın Erdoğan ve iktidardı.
Çoğu paçayı sıyırsa da kimileri hâlâ içeride… 6-8 Ekim 2014’teki Kobani olaylarıyla ortalığı kana bulayanlar da kirli emellerine ulaşamadılar; bugün onlar, (terör sevici dostları istemese de) kodesteler...
Bunu takiben, teröristlerin ve yandaşlarının 2015-2016’daki “Çukur olayları” saldırı planları da tutmadı; akamete uğradı.
15 Temmuz Darbe kalkışmasını yapanlar da pis emellerine kavuşamadılar. Dahası, bu kalkışmayla Türkiye’de belki de kirli darbelerin kapısı bir daha açılmayacak şekilde kapandı!
Bu kirli tezgâh sonucu fatura genelde “taban” tabir edilenlere kesilmiş olsa da bundan da bedel ödenmektedir.
Bu arada laf uzayıp unutulmasın!
Tüm bu kirli kalkışmalarda sesi hep yüksek çıkanlar ne garip ki, bu kalkışmalara karışanlar ve onları masum(!) gören terör sevicileri oldu!
Bütün bu olaylarda sesi bastırılanlar ise, suçluymuş gibi olanlar, garibanlar veya hiçbir alakası olmayıp, olup bitenleri şaşkınlıkla izleyenler oldu.
…
Bugün, son birkaç senedir darboğaz halini almış ekonomi üzerinden hedefe konulan Ak Parti iktidarı sayesinde, ucu çok derinlere inen tüm bu oyunlar bozuldu; terör müntesipleri ve sevicileri, çok şükür emellerine ulaşamadılar! Uzun soluklu hevesleri kısacık zamanda küle döndü.
Evet, bu ilkede derin güçler nelere kalkışmadı ki ve ona karşılık ülkece nelere imza atılmadı ki?
“Faili meçhul” deyimini bile bugün insanlar unutur oldu.
“Faili Meçhul” kavramının yerini “Faili yakalandı…” aldı!
Bugün, hemen her olayın üzerinden daha yirmi dört saat geçmeden failleri, “meçhul”e karışmadan inlerinde kıstırılıyor!
En çok beğendiğim ve “çok şükür” dediğim işte tam bu nokta!
Beğendiğim, hemen anında ve yerinde icabına bakılan kalkışmalar, önü alınmaz olduğunu bir düşünün, ülke nerelere kayardı? İnsan düşünmek bile istemiyor.
Ak Parti iktidarı öncesi ülkenin içinde bulunduğu durumu şöyle bir göz önüne getirin!
“Beyaz Toros” muhabbetleri vs.
Mesela Sivas Olayları…
Daha iki gün öce yıldönümüydü.
O gün iktidar olana CHP/SHP’nin ve terör sevicilerin “Sivas Katliamı” diye ağızlarından düşürmedikleri, bu sebeple dindar insanlara saldırdığı olay…
Provokatör ve ateist Aziz Nesin’in yasaları çiğneyerek ateşini körüklediği ve diğer provokatörlerce bir katliama dönüştüğü olay…
Sadece Akit’in farklı bir pencereyle bunu gördüğü ve 31 yıldır dile getirdiği…
“Asıl olayın müsebbipleri, ateist Aziz Nesin ve yandaşlarıdır” dediği.
Bunun yanında, suçsuzca katledilen 33 Başbağlarlı için…
Ve şu an hâlâ bu olayın müsebbibi olarak tutuklanan (tesadüfe bakın, 33’e 33) 33 kişiden 24’ünün içeride, ileri yaşlarına rağmen adalet beklediği ve kimseden bir çıt çıkmadığı…
Tüm o karanlık günler geride kaldı.
…
Türkiye ile komşularının arasını bozmak isteyenlerin oyunları suya düştüğünde bir oh çekiyorum. 2015’te Rusya’nın Suhoy Su-24 tipi uçağının sınır ihlali sebebiyle Türk Hava Kuvvetleri tarafından düşürülmesiyle birileri avuçlarını ovuşturmuştu, boşa çıktı.
Bir yıl sonra, 2016’da, Rusya büyükelçisi Andrey Karlov da aynı amaçla suikasta kurban gitti... Onunla da fitnecilerin arzuladıkları olmadı… Tam tersine o günden sonra Türkiye-Rusya ilişkileri gittikçe güçlendi!
Netice olarak, bugüne kadar tüm kirli oyunları nasıl bozduysak son provokasyonlarla sergilenmek istenen tezgâhları da Allah’ın izniyle bozmaya muktediriz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle, “başaramayacaksınız”!
28 Şubat postmodern darbelerle emellerine ulaşmış gibi görünenler, sesleri yüksek çıkmaya devam etse de hiçbir zaman başaramayacaklar!