• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Nusret Reşber
Nusret Reşber
TÜM YAZILARI

Dün öyle, bugün böyle

11 Temmuz 2024
A


Nusret Reşber İletişim:
 
 
Ak Parti, 2002’de iktidar olmanın sevincini yaşamanın yanında, çoğu vatandaşın dışardan hesap etmediği yılların birikmiş problemini, borcunu da kucağında buldu.

Kısa zaman önce ayrıldığı Refah Partisi’nden tamamen farklı bir strateji belirleyecekti!

Hocaları olan Necmettin Erbakan’ın 54. Hükümet/Refahyol iktidarında yöneldiği ve bünyelerinde kurulmasına öncülük yaptığı D8 Ülkeleriyle başlattığı yurt dışı ziyaretlerinin aksine Tayyip Erdoğan, batıya yöneldi.

Tıpkı Fatih’in deniz yerine karadan gemileri Haliç’e indirdiği gibi…

AB’nin yıllardır kapısında beklemeye mahkum ettiği Türkiye’yi hangi gerekçelerle beklettiğini teste tabi tutarak başladı işe…

AB’nin Türkiye’yi bilerek beklettiğini ortaya çıkardı. Nihayetinde resti de çekti, 

“Avrupa Birliği Türkiye’den kopmanın gayreti içerisindedir. Biz de… AB ile gerekirse yolları ayırabiliriz” dedi.

Böylece yıllardır bekletilen Türkiye’nin değil, Avrupa Birliğinin Türkiye’ye ihtiyacı olduğunu ortaya koydu.

Diğer taraftan NATO’nun yüzüne de onlarca kez “Dünya beşten büyüktür!” diye haykıran yine sayın Erdoğan oldu.

2002’den bu yana nice ezberleri bozmakla bilinen AK Parti İktidarını, Erdoğan’ı, “Dün böyleydi, bugün böyle, ne değişti?” diye eleştirenler hep oluyor.

“Dün Erdoğan, FETÖ ile içli dışlı idi…

İhanete uğradıktan sonra, “Rabbim de milletim de bizi affetsin” dedi.

Dün ABD ile dost ve müttefikti bugün rest çekiyor…

Rusya ile gah öyle gah böyle…

Hattadün, “Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” dediği İsrail’le bile 7 Ekim’den kısa zaman önce bir araya gelmeleri konuşuluyordu, şimdi İsrail yine düşman… 

Suudi Arabistan’la bir düşman, bir kardeş oluyor…

Mısır Cumhurbaşkanı dün “Katil Sisi” iken bugün “Sayın Sisi” oldu…

Suriye Cumhurbaşkanı için ‘Kardeşim Esad’ dediği yılları unuttu, yıllarca ‘Zalim Esad’ dedi.Şimdi tekrar, “Sayın Esed’le yine görüşebiliriz” deniliyor…”

Evet, gerçekten benim de başım döndü/dönüyor.

Yalın olarak bakıldığında başım dönüyor…

Ancak yıllardır karabasan gibi devletin her kademesine gizliden gizliye çöken FETÖ, Erdoğan’ın devlete yerleştirdiği bir örgüt değildi. Tam tersine Şubat 2014’de Milli Güvenlik Kurulu kararıyla “Kırmızı Kitap”a bir tehdit olarak kaydedenlerin, terör örgütü olarak kabul edenlerin bile baş edemediği, 1960’lara dayanan bu yapıyı, Sayın Erdoğan ve iktidarı kucağında buldu. Yurt dışı, yurt içi her yerde onlar vardı…

Ve tehdit olarak gördükten hemen sonra da canını ve iktidarını tehlikeye atarak mücadele etti.

Söylemek, eleştirmek kolay tabii.

15 Temmuz Darbe teşebbüsünü gerçekleştiren FETÖ yapılanmasını anlatmak için sayfalar, kitaplar dolusu doküman yazıldı, hâlen de yazılmaktadır… Ne söylesek az gelir.

Türkiye’nin Rusya ve ABD ilişkilerini söylemeye gerek yok.

Ne Rusya’yı atabilirsin, karşına alabilirsin ne de ABD’yi.

Trump nasıl ki Biden’a, Erdoğan için “Çok zeki insanlarla uğraşıyorsunuz. Dünya çapında satranç oyuncusu…” tanımlaması yapıyorsa Rusya-ABD ve başkanları da bizim için öyledir.

Dünyaya yön veren güçlüler, zamanla kendi çıkarları için nasıl bir ileri bir geri dönüşler çiziyorsa biz de onlara göre duruşumuzu gözden geçirmek durumundayız.

Sisi, Mısır’da darbe yaptığında biz, “12 Eylül, 28 Şubat Darbesini yapanlardan hesap sorulmalıdır” diye konuşuyorduk. Mısır’da demokratik yollarla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve Hükümeti Tayip Erdoğan ve Hükümeti gibi meşruydu.

Sisi’nin karşısında olmayıp ne yapacaktık.

Tepkimizi koymayarak hangi hakla ülkemizdeki darbecilerden hesap soracaktık.

Suriye’deki Esad için de aynı şartlar geçerliydi.

Ve Arap dünyasında, Ortadoğu’da Arap Baharı adıyla ABD ve batı güdümlü yapılanmalar için düğmeye basılmıştı…

Şimdi bunların hepsi geride kaldı.

Mısır ve Suriye halkları başta olmak üzere Ortadoğu ülkeleri de kaderlerine gayri ihtiyari de olsa rıza gösterdiler, alıştılar.

Filistin ve Gazze saldırıları başladı, ABD ve Batı İsrail’e destek çıkma yarışına girdi.

Gazze’ye açılan tek sınır kapısı, (Refah Sınır Kapısı) Mısır’ın elinde.

Suriye parçalanmakla kalmadı, tamamen bitirilmekle yüz yüze… Terörle mücadelemiz de son sürat devam etmektedir.

Dün iyi niyetle kapılarımızı açtığımız mülteciler de ebedi olarak burada kalacak değiller…

Dolayısıyla tekrar ve yeniden hesap kitap yapmak durumundayız!

Bunu birileri, “dün tükürdüğü kaptan su içmek…” diye dile dolasa da bugün yapılması gereken ne varsa o yapılmalıdır.

İktidarın muhalefete karşı yeri geldiğinde şiddetli duruşu olduğu gibi bugün yakınlaşması nasıl normal karşılanması gereken bir husus ise… Dünya siyasetinde de bugün yapılması gereken bir şey varsa ve inatla yapılmıyorsa yanlış olur aslında.

Türkiye, her zaman şartlara göre, ülke menfaatlerimize göre siyaset tazelemek zorundadır.

7 Ekim’de başlayan Gazze saldırılarıyla gönül isterdi ki bir gece ansızın İsrail’e de uçaklarımız misilleme yapsın…

Bunu çok dillendirenler de oldu. “Neyi bekliyoruz!” diyenler de…

Ama öyle her şey istediğiniz gibi olmuyor. İleriyi de düşünmek zorundasınız. Hele bir de barış için, savaşın durdurulması, Filistin’in devlet olarak tanınması için bir çaba sergiliyorsanız elinizi kolunuzu yanlış bir hamle ile bağlatamazsınız!

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

M.Ali

HÜKUMETİN İŞİ ÇOK ZOR, ÖYLE YAPIYOR OLMUYOR, BÖYLE YAPIYOR OLMUYOR. DAVASINA İNANAN İNSAN AZ KALDI KENDİ MENFAATİMİZ İÇİN DAVAMIZI UNUTTUK.

Ömer

Dış politika da zikzaklar çizilmesi , dün katil dediğine bugün kardeş olabiliriz denmesi neyle izah edilecek . Milyonlarca insanın kanına giren bir soysuz , koskoca ülkenin Suriye’nin yüzde sekseni gitmiş . Her yer mahvolmuş yıkılmış . Keza sisi mesela , Mursi ve yüzlerce masumu katleden bir eşkıya . Tamam ülkemizin menfaati de geçmişi nasıl yok sayacağız .
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23