• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Nusret Reşber
Nusret Reşber
TÜM YAZILARI

“Âsım’ın nesli” çocuklarımız, sosyal medya kurbanı olmasın!(2)

05 Eylül 2024
A


Nusret Reşber İletişim:

İLK EĞİTİM YERİ AİLEDİR

Çocukların ilk temel eğitimi aldıkları yer, okul öncesi aile eğitimidir!

Bu da anne - babanın bilgi becerisi oranı kadardır.

Kendisi eğitime muhtaç anne- baba çocuk yetiştiremez!

İlk temel eğitim yeri aile ocağı, Allah, peygamber inancının aşılandığı merkezdir. 

Bu inancı olmayan; cahil ya da inkârcı ebeveynin çocuğu ise kendisi gibi inkârcı olur!

Peygamberimizin ifadesiyle “Her doğan, İslam fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.”

Bu doğrultuda ilk eğitim ve terbiye yeri ailedir.

Eskiden dinî nikâh öncesi gelin ve damadın İslam bilgisi/inancı test edilir, bu bilgileri yetersiz görülenlere, en azından kısa bir bilgilendirmeyle Kelime-i Tevhid, Kelime-i Şehadet getirtilirdi, gusül abdesti vs. öğretilir, öyle nikâh kıyılırdı. 

Ki onlardan doğan nesil imanlı nesil olsun, şeytan karışmasın! 

Bugün her halimiz gibi dinî nikâhlar da esnekleşti…

Resmi nikâhlarda zaten öyle bir dert aranmamaktadır!

Bizim kültürümüzde, öğretmen, hoca ve komutan baba yerinde kabul edilir.

Çocuklarımızı bu bilinçle yetiştirir, bu şuurla okula, askere yollarız.

Anne-baba, çocukları hususunda hocası, öğretmeni ve komutanı ile ne kadar güçlü bir diyalog kurarsa vatana, millete o kadar faydalı ve eğlenceli bir eğitim süreci yaşanır. Aksi takdirde çocuklarımızın eğitimi ve geleceği tamamen kısmetlerine kalmıştır.

Hocası öğretmeni ve komutanı duyarlı ve babacansa çocuk faydalı bir eğitimi yakalar, değilse eğitimden, hizmetten nefret eder vaziyette ayrılır.

EĞİTİMDE ANNE BABANIN ÖNEMİ

Çocuğun anne-babası, çoğu zaman eğitimde birinci faktördür. Öğretmen ders anlatır, ödev verir ve çocuğu eve gönderir. Okulda ne ders işlendiği, hangi faaliyetlerde bulunduğu, yarına ne ödev verildiği evde sorgulanmaz, gerekli destek sağlanmazsa çocuk başarıyı yakalayamaz, okula gitme heyecanını yitirir.

Çocuk öğretmeniyle,  arkadaşlarıyla bir problem yaşandığında çözümü için de aynı ilgi elzemdir.

Ve çoğu zaman çocuk evde anne-babasının ders çalıştırmasıyla eğitimini sürdürür. Zira öğretmen 44-45 kişilik sınıfta (ne yazık ki sınıf listesine dün akşam baktığımda öyleydi)  her öğrenciyle birebir ilgilenemez.

Ama velisi birebir çalıştırarak bu eksiği kapatabilir. 

Biz böyle yapmaya çalıştık bugüne kadar.

Bir sorun olan ders ve ödevin bazı okullarda eve bırakılmaması gibi çalışmaları bizim mahallemizde de görürüz inşaallah… 

Bu da gayretli ve duyarlı eğitimcinin mahareti!

Yeni eğitim-öğretim yılına başlarken öğretmen-veli birlikteliğinin sağlanmasının önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak isterim.

ÇOCUKLARIN DİKKATLERİNİ EĞİTİME NASIL ÇEVİREBİLİRİZ?

Bugün beşikten ilkokula, ortaöğretimden üniversiteye kadar çocuklarımızın dikkatlerini üzerine çeken, eğitimden uzaklaştıran-soğutan o kadar çok kirli/zararlı materyal var ki anlatılamaz!

Ve çözümü de hayli zor.

Bir önceki yazımda da değindim. Biz ebeveynler olarak çocukları sosyal medyadan, internet ortamından uzaklaştırmaya çalışırken, öğretmenler kasıtlı mı, daha kolay olduğundan mı illa internete yönlendiriyor!

7/24 saat çocuğun başında insan duramıyor. Allah korusun bizim çocuğumuz fiziki olarak bizim görünse de hangi âlemde olduğunu ve ruhuyla, düşüncesiyle kime hizmet ettiğini bilemiyoruz.

Devlet millet beraber buna bir çözüm bulmalıyız. 

Tabii ki önce biz anne-babalar olarak herkes kendine göre bir çözüm üretmek zorunda...

Farklı sosyal aktiviteler bularak, unutulmaya yüz tutmuş, kültürümüzde ecdat yadigârı oyunları evlatlarımızla buluşturarak bir nebze çözüm olabiliriz...

Telefon ve tabletleri çocukların eline sınırlı ve ölçülü verme kuralını uygulayabiliriz…

Tabii bizler de TV, telefon ve bilgisayarlardan elimizi çekerek kendimizden ödün vermeliyiz. Evet, işe kendimizden başlamalıyız!

Okullar tatil olup yaz kursları başladığında bu köşede “Şeytanı sevindirmeyelim!” başlığıyla bir yazı yazdım.

Hocaların çocuklara kursları sevdirmesi gerektiğini, “hoca bana bir tokat attı, bir daha gitmedim...” hikâyeleri yaşanmamalı, anne babaların da elini taşın altına koyması gerektiğini anlatmaya çalıştım... Geçen hafta ki yazımda ise, bu söylediklerimin meyvesini bazı kurslardan aldığımı yazdım. Ve “Asımın Nesli Vakfı”na şükranlarımı paylaştım. Bu vakfımız, (Allah, müdürlerinden, hocalarından, tüm çalışanlarından razı olsun) gereken titizlikle evlatlarımıza kendilerini ve kursu sevdirdiler. Kursa gitmek istemeyen çocuğumuz gün geçtikçe kursu ve hocaları daha sevmeye başladı. Zorla kursa götürmeye çalıştığımız çocuğumuz, severek gidip gelmeye başladı. Kursun sonunda düzenledikleri yarışmayla da çocukları hediyelere boğdular. İlginçtir, çocuğum, “baba okul döneminde de bu kursa gideceğim” diyor!

Rabbim bu hayır kurumlarımızı eksik etmesin. Türlü şerlerden onları muhafaza eylesin.

Okullarımızı, Allah’a kul, anne babaya salih evlat, dine millete, vatana faydalı çocuklar yetiştiren yuvalar kılsın. Yeni eğitim-öğretim dönemi, bizlere ve çocuklarımıza hayırlı olsun inşallah!

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ayla akan

Amin

Bilgi çagı

Haklısınız bilgi çagında çocukları orta çag zihniyeti ile yetiştirmek zor.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23