• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Nusret Reşber
Nusret Reşber
TÜM YAZILARI

Akan her şey bir gün duracak!

23 Mayıs 2024
A


Nusret Reşber İletişim:

 

Rahmetli Üstat Necip Fazıl ne güzel ifade etmiş: “Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir; Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.

Üstadın ifade ettiği gibi zaman da akar, insanın tükettiği ömrü de…

Ve fakat akan bazı şeyler aktıkça değişikliğe uğrar, bazı şeyler de değişikliğe uğramadan, kendilerine tahsis edilen mecrada akar.

İnsanın müdahalesinin fevkinde olan gezegenler mesela böyledir:

“Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri (kendine has) bir yörüngede yüzüp gider.” (Yasîn 40)

Ancak onlar da bu kâinatın sahibinin yeter diyeceği zamana kadar.

Nihayetinde bir emirle akıp gittikleri gibi yeni bir emirle de yörüngelerinden çıkacaklar.

Tekvîr ve İnfitâr surelerinde bir emir doğrultusunda şaşmadan yörüngelerini izleyen kâinatın halden hale geçeceği anlatılır.

“Güneş, dürüldüğü zaman, Yıldızlar, bulanıp söndüğü zaman, Dağlar, yürütüldüğü zaman… Denizler kaynatıldığı zaman… Amel defterleri açıldığı zaman, Gökyüzü (yerinden) sıyrılıp koparıldığı zaman, Cehennem alevlendirildiği zaman, Cennet yaklaştırıldığı zaman, Herkes önceden hazırlayıp getirdiği şeyleri bilecektir…” (Tekvîr 1-14)

“Gök yarıldığı zaman, Yıldızlar saçıldığı zaman, Denizler kaynayıp fışkırtıldığı zaman, Kabirlerin içindekiler dışarı çıkarıldığı zaman, Herkes yaptığı ve yapmadığı şeyleri bilecek...” (İnfitâr 1-5)

Ve insana bunlar haber verilirken şu soru yöneltilir: Hal böyleyken “Ey İnsan! Her şeyi sana cömertçe veren Rabbine karşı seni aldatan nedir?” (İnfitâr 6)

Evet, bu dünyada herkes istediği ölçüde yaşamını sürdürmektedir. Çok az insan yaratılış amacına yönelik, ona en yakın çalışma gayreti içindeyken çoğu insan da tersi istikamette hayat tüketir.

İnsanın varoluş tarihinden bugüne farklı istikamette sürüp giden bu hayat mücadelesi, Kâinatın sahibinin “dur!” demesiyle son bulacaktır.

Buna, biz inananlar Rabbimizin tanımlamasıyla “Kıyamet” diyoruz.

Kıyametin kopuşu, bitmez sanılan dünya hayatının sonudur!

Aslında insanın büyük kıyameti beklemesine de gerek yoktur. Zira herkesin kıyameti, ölüm denen gerçeğin onun kapısını çalmasıyla gerçekleşir.

Ve bu sebeple ölüm ve sonrasına inanan, her şeyin bir hesabının olduğunu da kabul eder ve hayatına da bu doğrultuda yön verir. Kendini kontrol edebildiği kadar o güne hazırlıklı olmaya çalışır.

İnanmak istemeyen ise böyle bir sorumluluk taşımaz.

Dahası kendini sorumlu tutmak istemeyen, böyle bir gerçeği, apaçık delillere rağmen inkâr eder.

O zaman böylesinebevi ifadeyle, “Utanmadıktan sonra dilediğini yapabilirsin!” kalıbına girer.

Bu da yetmez! Önüne gelen herkesi bu sapkınlığına alet ederek kendisi gibi yapmak ister. Öyle yaptığında, yani inkârcılar, kötüler çoğaldığında kendisinin haklı olduğunu sanır; en azından bununla avunur.

“Âdem için saygı ile eğilin!” emrine karşı çıkan inkârcıların öncüsü İblîs de öyle yapmıştı. Ve ilk çığırı o açmıştı.

“İblîs dedi ki: ‘Bundan böyle benim sapmama izin vermene karşılık, ant içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım.’ ” (A’râf 16)

Hesap gününe inanan insan, Üstadın   ifadesiyle; nurlu yolu seçer/aktığı yolu nura çevirir.

Tattığı iyiliği güzelliği etrafa saçar/satar.

Bütün insanlığın iyilerden olmasını ister; bilir ki bu imanının gereğidir.

Böyle yaptığında kıyamet kopsa da yüzü kararanlardan olmaz, hüzünlenmez, tam tersine o gün yüzü sevinç doludur; Rabbinin izniyle yüzleri parıldar…

Tüm gerçekliğe rağmen inkârı seçenler ise kirli yolu seçer/yolu kirlendirir, her tarafa irin akıtır!

İnsanlığa daha fazla nasıl zarar verebilirim diye düşünür.

Bunlar kıyamet ve sonrasını inkâr etseler de o günün gerçekleşmesine mani olamayacaklar.

Bunların da o gün yüzleri hüzünlüdür, zifiri karanlık bürümüş olacaktır.

“O gün bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara, ‘İmanınızdan sonra inkâr ettiniz, öyle mi? Öyle ise inkâr etmenize karşılık azabı tadın’ denilir.

Yüzleri ağaranlara gelince, onlar Allah’ın rahmeti içindedirler; orada onlar ebedî kalacaklardır.” (Âl-i İmrân 106-107)

Böyle bir günde pişman olanlardan olmamak için ”Keşke bugün için önden bir şeyler gönderseydim…” dememek için kıyametimiz olan ölümümüz kapımızı çalmadan o çetin güne hazırlıklı olmak lazım.

Zira; “O gün cehennem de getirildiğinde, insan işte o gün yaptıklarını birer birer hatırlayacaktır. Fakat bu hatırlamanın ona ne faydası var! 

İnsan (O gün), ‘Keşke (âhiret) hayatım için daha önce bir şeyler yapmış olsaydım!’ der.”

Bu yüzden fırsat bulduğumuzda kendimize ve insanlığa zarar saçmak yerine, haktan uzaklaşmak yerine hakkı tutan ve yücelten, kendimize ve insanlığa faydalı olmaya gayret eden olalım.

Her akan gibi akıp giden hayatımızın sonu da geldiğinde hiçbir pişmanlık fayda vermeyecektir. Ne kadar variyetli ve itibarlı olsak da o gün her şey bir hiç olacak!

“O gün ne mal fayda verir, ne de evlât. Ancak Allâh’a kalb-i selîm (tertemiz bir kalp) ile gelenler müstesnâ.” (Şuarâ, 88-89)

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Mbm

Lütfen bunu her yerde paylaşın. Paylaşmayan herkes gerçekten yozlaşmış, hareketli bir çöp torbasıdır. https://youtu.be/pynvwAli_yo?si=grXCWfgBYSTITwwK

Sabo

Allah razıolsun Nusret kardeşim çok önemlikonuya deyinmişsin bunlar çeşitli zamanlarda Müslümanları aşalayan yayınlar yaparken bugün Müslüman kesildiler nerede avantavarsa bular oradalar uyanık olalım
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23