Saadet Partililere..

İroni desem değil, hayal hiç değil ama bütün bunlar gerçeğe de uygun düşmüyor. 

Ben AK PARTİ ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 20 yıllık icraatlarını anlatmaya niyetli değilim. Seçime gidilen şu süreçte bu hizmeti görecek ekranlara çıkan ya da köşe sahibi, akıl, izan ve vicdanı olan onlarca kalemşor var. Onlar elbette bu süreci en iyi şekilde değerlendirirler. Ben burada esas kendi derdime yanacağım.

Muhalefet partileri defalarca toplantı yaptı. Toplantılar ortaklar arasında dönerli şekilde düzenlendi ve her ortak toplantıya sırası geldiğinde ev sahipliği yaptı. Bu kural aday belirlemek için düzenlenen son üç toplantıda değiştirildi. Üçü de Saadet Partisi’nde yapıldı ve açıklamaya da onlar ev sahipliği yaptı. Bunun bilinçli bir tercih olduğunu düşünüyorum. Temel Bey adayı açıklarken, “ittifakımızın adayı” bile diyemedi; Kılıçdaroğlu’nu “bizim adayımız” diye açıkladı.

Açıklama; rahmetli Erbakan Hoca’mızın manevi başkanlığını yaptığı mekânda, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz, Türkiye laiktir laik kalacak” sloganları eşliğinde yapıldı. Kendileri “yakıştı” diyorsa, bize “yakışmadı” demek düşmez.

Toplantıyı düzenleyenler “Biz tek adayla Erdoğan’ı yenemeyiz, üç adayla çıkalım” dediler. Mevcut anayasaya rağmen “Yetkilendirilmiş başkan yardımcıları” diyerek iki belediye başkanını da HDP gibi “eş başkan” olarak konumlandırdılar. Bu da onların uğraşacağı bir iş, bizim değil. Bizim dertlendiğimiz konu Hocamızın partisinin düşürüldüğü konum.

Temel Karamollaoğlu “Madımak Katili” sözünün mucidi CHP’lilerin lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı adayları olarak açıklamakla kalmadı, “Bizim adayımız” deyip bir de “mübarek gece hürmetine” dua etti.

Rahmetli Erbakan Hoca’nın “Eğer bir gün Ayasofya’nın minarelerinden gümbür gümbür ezan sesleri duyarsanız, bilin ki Milli Görüş iş başındadır ve Türkiye bağımsızlığını kazanmıştır” sözleri hâlâ hafızamızda ve bugün Ayasofya’nın minarelerinden yükselen gümbür gümbür sedayı huşu içinde bütün bir millet olarak dinliyoruz. 

Allah emeği olanların emeğini zayi etmesin.

Yine rahmetli hocamız “Taksim’e cami yapacağız” dediğinde 28 Şubatçıların önünde yer alıp dünyayı Müslümanlara dar eden CHP’lilerin yaptıkları dün gibi hafızalarımızda. 

Bugün 28 Şubatçılardan yaptıklarının hesabının sorulduğu ve Taksim’e şanına yaraşır bir caminin inşa edildiği Türkiye’de yaşıyoruz. 

Allah, emeği olanlardan razı olsun.

24 yıl önce Kur’an kurslarının kapısına kilit vurmak, İmam Hatip okullarını kapatmak için karar alanlar, Hacı Bektaş’ı anma etkinliklerine katılarak, oradan millete bunu bir müjde olarak ilan edenler tarih oldular. Milletin manevi değerleri üzerindeki silindirleri toz zerrecikleri gibi dağıtıp, inanç hürriyetini yeniden ikame edenlerin, İmam Hatiplerimizi, Kur’an kurslarımızı yeniden açanların emeğini Allah zayi etmesin.

Başörtülü kızlarımızı okutabilmek için yaban ellere göndermemize son veren, belediyelerde çalışan başörtülü kardeşlerimizi sığındıkları mahzenlerden çıkartıp, alınlarının teriyle hak ettikleri makamlara tekrar oturtanlardan Allah razı olsun, emeklerini boşa çıkartmasın.

Erbakan’ın Devrim otomobilinin üzerine dökülen betonları söküp atarak yerli otomobillerimizi yollarımıza çıkartanlardan, 1930’lu yıllarda semalarımızda yükselttiğimiz uçaklarımızı yere indirip, üzerine beton dökenlere inat bugün daha mükemmellerini semalarımızda süzdürenlerden Allah razı olsun..

Erbakan Hoca, Başbakanlığı döneminde sanırım umre ziyareti için yurt dışında bulunuyordu. Bunu hazmedemeyerek hem ona, hem kendisini ağırlayan ülke kralına ağza alınmayacak küfürler eden, şerefli üniformamızın arkasına gizlenmiş kapıkulu ve benzerlerinden bir bir hesap soruldu. Devletine küstürülmüş millet ayağa kaldırıldı. Bugün millet-devlet el ele istikbale yürüyor.

6 Mart 2023 Beraat Kandili akşamı Saadet Partisi’nin bahçesinde toplanıp Kılıçdaroğlu’nun adaylığı açıklanınca yeri göğü inleterek, “Türkiye laiktir laik kalacak” diye nara atanlara inat, Allah, Erbakan hocamızdan ve onun gerçek dostlarından razı olsun..

28 Şubat silindirinin altından sağ çıkarak bugünlere ulaşmış başörtülü ablalar ve sakallı amcalar acaba orada o naraları dinlerken ne hissettiler?

Tayyip beyin deyimiyle, “Nereden nereye..  Bu da geçer ya Hu” mu dediler, yoksa eski Türkiye geri gelsin diye dua makamında, “Türkiye laiktir laik kalacak” diye semaya el mi açtılar?..