• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Özcan
Mustafa Özcan
TÜM YAZILARI

Katar, katardan ayrılıyor mu?

23 Kasım 2014
A


Mustafa Özcan İletişim: [email protected]

Ağaçtan ormanı görememek diye bir tabir vardır. Buna detayda boğulmak da diyebiliriz.  Ama bir de şeytan ayrıntıda gizlidir derler. Bazen de ağaçları görememekten dolayı ormanı ihata edemeyiz. Detayları bilemediğimiz için asla nüfuz edemiyoruz. Sözgelimi geçen yıl Dostlar Meclisi adlı dost buluşmalarından birisinde Suriye ile alakalı kısa bir değerlendirme konuşması yapmam istenmiş biz de bu isteğe imtisalen birkaç dakika konuşma yapmıştık.  Masama geri döndüğümde kendisini Mardinli ve AKP’nin kurucularından biri olarak takdim eden bir zatın tariziyle karşılaştım. Belli ki benim yaklaşımımdan pek hoşlanmamıştı. Kendisi AKP’li olsa da kafası ulusalcı idi. Ya da ulusalcılığın tortuları kalmıştı. Sözlerimi cerh makamında Katar ve Suudi Arabistan’ın Amerika’nın müttefiki olup olmadığını sordu. Bunun üzerinden ben de evet dedim. Bununla onların Suriye konusundaki hareketlerinin Amerikan hesabına olduğunu söylemek istiyordu. AKP sıralarında oturan CHP kafalı adamla fazla uğraşmak istemedim. Belli ki ya safını yanlış seçmiş ya da kafası net değildi.  O zamandan bu zamana köprünün altından çok sular aktı ve maskeler düştü.  Katar ile Suudi Arabistan arasındaki ihtilaflardan birisi el Cezire Kanalının yayın akışıyla alakalı idi. İkinci ihtilaf noktası ise Müslüman Kardeşlere arka çıkmasıdır. Üçüncüsü de Suriye’de iki ülkenin farklı kanatları desteklemeleridir. Suriye konusunda bırakın Katar ile Suudi Arabistan arasında tutum farkını Suudi Arabistan’ın kendi içinde bile tutum farkı vardı. Hatta Bender bin Sultan’ın istihbaratın başından alınması bu nedene bağlı olarak şekillenmiştir. Kimse Bender bin Sultan’ın karşılığı hatta eşeddi olmasına rağmen Kasım Süleymani’nin kılına dokunmazken hatta Kerry bile (bir rivayete göre) Bağdat’ta onunla görüşme yollarını ararken Bender bin Sultan ise Obama’nın isteğiyle kapının önüne konulmuştur.

 Obama’nın korkaklık ve pısırıklığının gölgesinde cesur olamayanlar çok şey kaybetti. Obama ödlek olduğundan Putin gibi adamlara ve düşmanlarına çalıştı. Dostlarını ise bloke ediyor. Dostlarına tesir ediyor, etkisiz hale getiriyor ama düşmanlarına sözü geçmiyor. El Arabiya Kanalında ifade ettiğim gibi Obama Suriye meselesinde Türkiye gibi dostlarına yakın duracağına düşman veya rakibi Rusya’ya yakın duruyor fiilen ona çalışıyor. Ya da Türkiye penceresi yerine rakipi ve hasmı Rusya’nın penceresinden bakıyor. Obama idaresi azgınlara zuhur fırsatı verirken mazlumları bastırıyor. Velhasıl hiçbir şey görüldüğü gibi değil. Günümüzde pısırıklar bile azgınlara hizmet ediyor. Obama bunun başlıca örneği haline gelmiştir. Bundan dolayı pasif kötülük aktif kötülüğün hizmetindedir. Unutmamalı ki Katar’ın cirminden büyük rolü var. ‘Cirmi kadar yeri yakar’ deyimi bu yüzden pek yerinde sayılamaz. Katma değeri yüksek. Katar’ın yumuşak gücü elbette parası ve bunu akıllı yatırımlarda kullanmasıdır. El Cezire ile birlikte adeta şaha kalkmıştır. Mısır’ın gücü ise Ezher ve Müslüman Kardeşler olmasına rağmen onları bastırmakla meşguldür. Aksine Müslüman Kardeşlerin ağırlığını Katar kullanmıştır.

 Körfez ülkeleri hem İslam düşmanlığından hem de çekememezlikten dolayı Arap Baharında faturayı Katar’a kestiler. Mart ayında (2014) Müslüman Kardeşler Riyad tarafından terör listesine alınırken bu ülkeler ayrıca Katar ile de diplomatik ilişkileri geçici bir süre dondurdu. Katar’ı bu yolla dize getirmek istediler. İstediklerini aldılar mı?  Sonuç itibarıyla, Mısırlı bazı Müslüman Kardeşler üyeleri bu süreçte Türkiye gibi ülkelere olmak üzere sınırdışı edildiler.

  Katar ile yürütülen pazarlıklar sona ermiş olmalı ki Riyad tarafından ilişkilerin normal seyrine döndüğü ilan edilmiş ve Mısır’dan da Araplar arası dayanışmaya katılması istenmiştir. Seçeneği olmayan Sisi yönetimi de derhal bu çağrıya olumlu tepki ve karşılık vermiştir. Bu pazarlık olumlu sonuçlandığına göre Katar ne vermiştir? Cemal Sultan bu soruya cevap aradığı makalesinde El Cezire’nin yayınlarının yumuşatılabileceğini ve Katar’ın Mısır karşısındaki muhalif tavrını değiştirebileceğini öngörmektedir. Bununla birlikte Cemal Sultan buna pek de ihtimal vermemekte aksi takdirde El Cezire’nin kendi kendini inkar edeceğini hatırlatmaktadır. Halbuki Katar el Cezire ile kaimdir. Katar’ı Katar yapan el Cezire’dir. Para her zaman bulunur ama güven ve prestij kaybedildiğinde tekrar yakalanması epey zordur.

Varılan pazarlıklar sonucu elçilerini çeken Körfez ülkelerinin diplomatlarını yeniden Doha’ya doğru yola çıkardıkları sırada Katar’ın yeni zeminde Türkiye ile ilişkileri merakımı celbetti. Zira son dönemlerde sürekli olarak Türkiye-Katar beraberliği veya ekseninden bahsediliyor. Katar Türkiye ile ortak katarı terk ederek Körfez katarına mı bindi? Görünürde bu uzlaşmanın Türkiye ile ilişkileri kapsamadığı söylenebilir. Bununla birlikte şöyle bir genel değerlendirme yapılabilir. Bölgede Türkiye’yi de alakadar eden iki eğilimin öne çıktığı görülüyor. Bunlardan birisi Katar gibi ülkelerin Arapça deyimle ‘tarvid’ edilmeleri yani ehlileştirilmeleridir. ABD’nin de onayladığı konsepte geri döndürülmeleridir. Zaten Katar Emiri Hamd da bu yüzden makamını oğlu Temim’e devretmek zorunda kalmıştır. İkincisi ise bölgede ve uluslararası alanda Esat rejimiyle alakalı olarak te’hil/siyasi rehabilitasyon sürecinin başlatılmasıdır. Bundan dolayı insiyatif muhalefetten Esat rejimine geçmiştir. Uluslararası camiayı muhaliflere karşı işbirliğine çağırıyor. Bu süreçte Esat rejimi rehabilite edilerek Katar’ın hizaya getirilmesi ve evcilleştirilmesi amaçlanıyor. Bölgede tam da Faysal Kasım’ın sunduğu İtticah el muakis programını hatırlatan bir ters açı veya zıt istikamet, akım hali yaşanmaktadır.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23