• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Muhammet Seyfullah Maden
Muhammet Seyfullah Maden
TÜM YAZILARI

Türkiye’ye atom bombası atmak mı?

12 Ağustos 2024
A


Muhammet Seyfullah Maden İletişim:

Allah’ın adıyla…

*

Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah öyle bir kavim getirecektir ki Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler; müminlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı vakarlıdırlar; Allah yolunda cihad ederler ve hiç kimsenin kınamasından korkmazlar.” (Mâide/54)

İsrailli bir çalgıcı, eceli gelen köpek misali, Türkiye’ye atom bombası atılmasını teklif etti. İran ve Yemen’in de vurulmasını savundu.

İsrailli zübbe bu gücü nereden alıyor? ABD’den mi? BM’nin pasifliğinden mi? Yoksa İsrail’in gerçekten kendisini dünyayı dize getirecek kadar güçlü, durdurulamaz veya “haklı” zannetmesinden mi? Siyonistlerin şımarıklığı, İsrail’in işlediği cinayetler, ABD’nin terör hamiliği… vb. tüm rezilliklerin arkasında yatan, bizce tek bir sebep var.

O da Allah’a kul olduğumuzu unutmak.

Kafir kafirliğini yapıyor ama Müslüman Müslümanlığını yapmıyor.

İsrail adeta paraya tapar. Tabi canı da tatlıdır. Parasına ve canına zarar gelmesinden korkar. Ama biz bir boykotu bile beceremiyoruz. Ayrıca Allah’ın yanımızda olduğunu unutuyor, onun rızkımıza kefil olduğunu umursamıyor ve Allah dilemezse bize kimsenin bir zararının dokunmayacağının farkına varamıyor, bu yüzden İsrail’e karşı bir adım atamıyoruz. İslam ülkeleri bunun vebalini nasıl ödeyecek, bilmiyorum.

İSLAM’I FARKINA VARMADAN REDDEDEN MÜSLÜMANLAR

7 Ekim’de gördük ki, karşısına bir avuç Müslüman dikildiği zaman bile İsrail aciz kalabiliyor. Peki buna rağmen İsrail neden durdurulamıyor? Çünkü Müslümanlar Müslümanlığın gereklerini yerine getirmiyor.

Bin yılda inşa ettiğimiz ve son 150 yıldır elimizden alınan kültürün merkezinde İslam vardı. İslam’ı elimizden alamadılar ama İslam’ı beğenmeyen, bir kısmını kabul edip bir kısmını reddeden, dini sadece “adet, gelenek” mertebesine indiren cahil bir toplum inşa ettiler. Bugün “Biz de Müslümanız, ama…” diye cümleye başlayanların büyük bölümü, İslam’ın bir kısmını reddediyor, beğenmiyorlar. Bu kesim, başta cihad olmak üzere İslam’ın emirlerini yerine getirmeye çalışan Müslümanların karşısında en büyük engeli teşkil ediyor.

Yazının başındaki ayet, Allah’ın hoşnut olduğu Müslüman profilini bize anlatıyor. Bu ayetin başındaki, “Sizden kim dininden dönerse” ifadesi ne demek? Allahu alem, bizce bu ifade sadece İslam’dan çıktığını apaçık beyan eden mürtedleri kapsamıyor.

Ayetin devamına göre dinden dönenler:

-          Allah’ı sevmezler. Yani Allah’ın takdirine razı olmazlar. Nefislerinin, küfrün peşinden giderler. Bir kulp bulmaya çalışır ve ahkâm-ı şer’iyyeyi terk ederler.

-          Müminlere karşı şefkatli olmazlar. Allah’ın yolunu hatırlatan Müslümanlara karşı gelirler, modernitenin kölesi olur, İslami nizamı beğenmezler. Günümüzde örneğine sıkça rastladığımız gibi, kendisi de Müslüman olduğunu söyler ama “siyasal İslamcı, Arap sevici” gibi saçma sapan ifadeler kullanır, Allah yolunu savunan Müslümanlara saldırırlar.

-          Kafirlere karşı vakarlı olmazlar. Batının kölesi ve ahlaksız kültürünün mukalliti! Hatta sapkın akımların bile savunucusu… “Türk aydını” geçinen kemalistlerin net profili işte bu.

-          Allah yolunda cihad etmezler. Cihad, “efor sarf etmek” demektir. Allah’ın rızası gözetilerek atılan her adım cihaddır. Bu konuya ara başlık açacağız.

-          Kınanmaktan korkarlar. Batılı liderlerin, patronlarının, fondaş medyanın, sosyal medya trollerinin kınamasından, hedef göstermesinden, linç etmesinden korkarak onların suyuna giderler.

Hülasa, İslam’ın bir kısmını reddettiğinin farkında olmayan bu “Ben de Müslümanım, ama…” tayfası, kınanmaktan korkar, cihadı terk eder, kafirlere dost olur, Müslümanları sevmez, Allah’tan razı olmazlar. Ve kınanmaktan korkmayan, cihadi, Müslüman’a müşfik, kafire şedid olan mü’minlerin ayak bağı olurlar.

CİHAD, İLLA CİHAD!

Güç ve gayret, efor sarf etmek, bir işi başarmak için elinden gelen bütün imkanları kullanmak” manasına gelen “cehd” kelimesinden türeyen cihad, Allah’ın rızasını kazanmak için atılan tüm adımları, iyiliği emredip kötülükten sakındırmak için gösterilen çabayı, nefse karşı mücadele etmeyi ve düşmana karşı silahlı mücadeleyi kapsayan geniş bir anlam yelpazesine sahiptir.

Allah’ın rızasını kazanmak için atılan her adımı cihad diye tanımlamak da mümkündür.

Maide 54’te Allah, dinden dönenleri sıralarken, cihadı reddeden “Müslümanları” da zikretti. Çünkü cihadı reddeden Müslümanlar, Allah’a kul olmak için yaratıldıklarının farkında olmazlar. Onun takdirine rıza göstermezler. Batıyı, kafiri hoşnut etmeye çalışırlar. Batı yörüngesine girdikten sonra Müslüman’ı küçük, hakir, zayıf görürler.

Bugün Filistin lehine en ufak bir ifade kullandığımızda başımıza üşüşen, “Ben de Müslümanım, ama…” tayfasının varlığı, sadece ama sadece cihadın terk edilmesi, toplumda cihad şuurunun kalmamasından kaynaklanıyor. Tabii ki bu da İsrail gibi alçak terör oluşumlarının önünü açıyor. İslam dünyasında varlığını gösteremeyen cihad şuuru, bırakın İsrail’i durdurmayı, kendi ülkelerindeki ırkçı akımları, anti İslami grupları bile susturamıyor!..

Hutbelerde bahsedilmeyen cihad konusunun, sabah uyandıktan gece tekrar uyuyana dek her saniye bilincimizde yer etmesi, hatırdan çıkarılmaması, yapılan her işin, mesleğin Allah yolunda cihad şuuruyla yapılması, yani Allah’ın rızasını kazanmak için yapılması işte bu yüzden hayati önem taşıyor.

Cihad bu yüzden unutulmamalı.

Elin çalgıcısı, “Türkiye’ye atom bombası atalım” derken, cihad eden Türkleri karşısına almadığını, cihad mantığıyla hareket eden Türklerin bir avuç kaldığını, kahir ekseriyetin cihad şuuruna karşı olduğunu bilerek bu cümleyi kurabiliyor!..

O halde Müslüman’a düşen, bugünden itibaren tekrar ayağa kalkmak, yalnızca Allah’a güvenmek, O’nun rızasından başka rıza aramamak, O’ndan başka kimsenin rızasını kaybetmekten korkmamak,  kaç yaşında olursa olsun ilim tahsil etmek, en azından bir ilim dalında yetkin seviyeye gelmek, başta ülkemizdekiler olmak üzere tüm din karşıtlarıyla meşru dairede mücadele etmek, sosyal medyada varlık göstermek, Filistin’den, Doğu Türkistan’dan, Arakan’dan, Bangladeş’ten konuşmayı bırakmamak, cihadı terk etmemek… Kendi benliğini inşa edip kimliğini yeniden kazanmak!..

Kimliğini yeniden kazanan Müslümanların karşısında “Ben de Müslüman’ım, ama…” tayfası bir saniye bile duramaz.

Bunu yapmazsak, tek millet olan küfrün karşısında, tespih taneleri gibi daha da dağılıp gideceğiz. Allah’tan ümit kesmek küfürdür. O’na güvenir, O’na dayanırız. O’na güvenin, O’na dayanın!

Zaferle değil, seferle emrolunduk.

Ve minallâhi-t Tevfîk.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

YILMAZ

ALLAH Teala celle celaluhu razı olsun. eline saglık

Vay vay

Sayın yazar, israilli yöneticiler de bazı Müslüman ülke yöneticileri gibi atıp tutuyor.... İsrail ordusunun elektriğini biz karşılıyoruz, israile giden petrolün yüzde kırkı bizim limanlardan gidiyor... Sayın yazar bu danışıklı dövüş gibi... Filistin konusunda bütün İslam dünyası korku acziyet içinde...
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23