Kardeşçe bir eleştiri, sayın valim!
Allah’ın adıyla…
Bu yazı 1 Temmuz’da kaleme alınmış ancak yayınlamak için gündemin değişmesi beklenmiştir. Ateşe bir odun da ben atmak istemedim.
*
Kayseri’de bir manyak, bir sapık, bir denyo, bir pislik, bir… artık ne derseniz deyin! Cezaların en büyüğünü hak eden bir ahlaksız, küçük çocuğu istismar etti. Devlet hızla müdahalede bulundu; sapık gözaltına, kızcağız da korumaya alındı. Çok geçmedi, Kayseri Valiliği konuya dair açıklama yaptı.
Türkiye gibi yüzlerce yıllık devlet tecrübesine sahip bir ülkede…
Yardım isteyen yahudiye bile kucak açan, barındıran, yediren, içiren topraklarda…
Ecdadın, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözünü düstur edinmiş AK Parti döneminde…
Kendisine sığınan Müslümanları tümden hedef gösteren bir açıklamaydı bu.
Daha önce Türklerin, Suriyelilerin, başka ırk mensuplarının benzer rezillikleri maalesef defalarca yaşandı. Valilikler defalarca böyle olaylara dair açıklama yayınladı. Sanıyorum ki hiçbirinde böyle bir iletişim faciası yoktu.
Böyle acı bir olay yaşanınca insanlar sinirlenmeye ve galeyana gelmeye müsaitken, valilik bu denli rezil bir olayı nasıl duyurmalı? “Bir çocuğa cinsel istismarda bulunan saldırgan gözaltına alınmıştır. Mağdur çocuk devletin koruması altındadır. Çocuğa ve ailesine başta psikolojik destek olmak üzere her türlü yardım sağlanacaktır.” Bitti. Bu kadar.
Peki Kayseri Valiliği ne dedi? “Suriye uyruklu bir şahsın, küçük yaştaki Suriye uyruklu çocuğa…”
Suriye uyruklu, Suriyeli, Suriye, Suriye!.. Zaten her gün ırkçılar Suriyelileri sosyal medyada fişliyor, suçluyor, hedef gösteriyor… Valilik de sözüm ona “tescilledi!”
Bu sefer fırsat kollayanlar sokağa indi, ne kadar Suriyeli varsa saldırdı. Evleri ateşe verdi, dükkanları kundakladı, arabaları ters çevirip yaktı, motosikletleri parçaladı!.. Evinin arka penceresinden kaçıp camiye sığınan insanlar vardı!.. Evlerden birinin Türklere ait olduğu öğrenildi. 10 polisimiz de yaralandı. 2024’te konuştuğumuz konuya bakın yahu, inanılmaz!..
Üzülerek söylüyorum ki… Valiliğin açıklaması tam bir iletişim faciasıdır. Bu tür olaylarda uyruk belirtilmez. Doğma büyüme Türkiye vatandaşı da olsa, mülteci de olsa, turist de olsa… Ne olursa olsun uyruk belirtilmez. Kriz yönetiminin ilk kuralıdır, içinde bulunduğun durumu en az kayıpla nasıl kurtarabilirsin, onu düşünmek zorundasın. O yüzden kimseyi hedef göstermezsin. Uyruk, millet, ırk, ne bileyim din, parti… bu tür konulara girmezsin.
Çocuk istismarcısı kim olursa olsun, cezaların en ağırını hak eder. Nizamülmülk’ün yaptığı gibi derisini yüzüp güneş altında bekletsen yeridir!.. Kayseri’deki pislik de cezasını tabii ki en şiddetli şekilde çekmelidir. Ancak devlet aklı içerisinde, devlet ağırlığı içerisinde çekmelidir.
Kayseri’deki görüntüleri izlerken, “Bir gecede Gazze’ye dönecek şehir” dedim üzülerek, korkarak. Hiçbir suçu olmayan insanların evleri, iş yerleri yakıldı. İnanılmaz…
Üstelik Kayseri Valisi kim biliyor musunuz? Gökmen Çiçek… Tanıyor musunuz? Tanıtayım…
*
Kahramanmaraş merkezli depremlerde canımız yandı. Parçalandık. 50 binden fazla abimizi, ablamızı, kardeşimizi kaybettik. Bölgede yaraların sarılması için devlet harekete geçti. Devlet tecrübesine sahip çok sayıda isim görevlendirildi. Onlardan biri de Kayseri Valisi Gökmen Çiçek’ti. Çiçek, Koordinatör Vali olarak Başkan Erdoğan tarafından vazifelendirildi. 10 günde saçına ak düştü. Halkın derdiyle dertlendi. Vali nasıl olur, herkese gösterdi. Bölge halkı da Çiçek’i el üstünde tuttu.
İşte Kayseri Valisi böyle bir adam… Temiz, yardım sever birisi.
Kayseri’de çıkan olaylardan sonra da sokağa indi, elinde megafonla halkı sakinleştirmeye çalıştı. Devletin gerekeni yaptığını söyledi, eylemcilere, “Lütfen evlerinize dönün” dedi. Yani “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözünün ağırlığını hisseden birisi.
Peki, valilikte iletişimden sorumlu olanlar ve bu düsturu umursamayanlar kim?
*
Umarım bu yazıyı valinin yakınları okuyordur ve kendisine iletirler.
Sayın valim, yazdıklarımı kardeşçe bir eleştiri olarak kabul ediniz ve bu iletişim faciasından birinci elden sorumlu kimse gereğini yapınız. Sizin emeklerinize şahidiz, boşa gitmesini istemeyiz.
Türkiye, Müslümanların güvenliğinin en üst düzeyde tutulduğu bir ülke olmak zorundadır.
Ve minallâhi-t Tevfîk.