• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Muhammet Seyfullah Maden
Muhammet Seyfullah Maden
TÜM YAZILARI

İşte sorunun kaynağı!

06 Eylül 2024
A


Muhammet Seyfullah Maden İletişim:

Allah’ın adıyla…

*

Kara Harp Okulu’nda bir avuç yeni mezun teğmenin TSK İç Hizmet Kanunu’na karşı gelerek okuduğu korsan yemini, kemalistler radikal şekilde savundu. Hatta yeni mezun olan 800 küsür teğmenin bu korsan yemini eden100 tanesi kadarının karşısında yer alması başka bir mercinin askeriymiş gibi küçümsenmelerine neden oldu!.. Bu korsan bildiriyi körü körüne savunanların, yapılan yeminin kanuna aykırı olmasına hiç değinmemesi ve “Mustafa Kemal’den rahatsız olmayın” diyerek konuyu sadece Gazi’ye bağlaması aslında gerçekle yüzleşmek istemediklerini gösterdi. 15 Temmuz’da sokağa inmeyen kitlenin, korsan yemin olayında teğmenleri sert şekilde savunup konuyu çarpıtma girişimleri, yaşanacak olası darbe girişimine destek vereceklerini de kanıtladı. Zira aynı kitle, 2016’da tankları alkışlamış, marketlere koşmuş, bankamatiklerden para çekmişti.

Açık konuşalım; konu teğmenlerin Mustafa Kemal’i sevmesi değil. Kimin neyin peşinden gittiği umurumuzda olmaz. Geniş kitleleri rahatsız eden konu şu; Edilen yemin kanunda yok, teğmenler kendilerine “laikliği korumak” gibi siyasi görev biçmişler ve ettikleri yeminde vurgu yaptıkları hususlar, önceki bütün darbe bildirileri ve muhtıralarda da üzerinde durulan demiyorum, “istismarı edilen” konular.

DARBE BİLDİRİSİ VE MUHTIRALARDA AYNI SÖYLEMLER

Türkiye’deki darbelerin istisnasız tümü Mustafa Kemal ve ilkeleri bahane edilerek yapıldı.

Zira Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk darbesi olan 27 Mayıs 1960 tarihinde cuntacılar, “Büyük Atatürk'ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' prensibi bayrağımızdır. Bütün ittifaklarımıza ve taahhütlerimize sadığız. NATO ve CENTO'ya inanıyoruz ve bağlıyız. Düşüncemiz 'Yurtta sulh, cihanda sulh'tur." deyip Mustafa Kemal’i ve ilkelerini bahane ederek yönetime el koyuyor, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik seçimlerle göreve gelmiş ilk başbakanını dar ağacına gönderiyordu. Yine Mustafa Kemal bahanesi, yine Mustafa Kemal istismarı!

10 yıl sonra ise, 12 Mart 1971’deki muhtırada hükümetin, “Atatürk'ün bize hedef verdiği uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini kamuoyunda yitirmiş” olduğunu savunan kemalist generaller, “(…) Anayasanın öngördüğü reformları Atatürkçü bir görüşle ele alacak ve inkılap kanunlarını uygulayacak kuvvetli ve inandırıcı bir hükümetin demokratik kurallar içinde teşkili zaruri görülmektedir” diyordu. Yine Mustafa Kemal bahanesi, yine Mustafa Kemal istismarı!

Bir sağdan bir soldan adam asan” Kenan Evren ve saz arkadaşlarının, İslamcılara, ülkücülere, solculara, kürtlere çektirdiği zulmün çıkış noktası 12 Eylül günü okutulan bildiriydi. 12 Eylül darbe bildirisi, “Büyük Atatürk'ün bize emanet ettiği, ülkesi ve milletiyle bir bütün olan Türkiye…” diye başlıyor ve metinde “Atatürkçülük yerine sapık ve irticai ideolojilerin yayıldığı” ileri sürülüyordu. Darbenin ilanından sonra, öğle saatlerinde televizyon ekranına çıkan Kenan Evren, “(…) Ferdin ve toplumun huzur, güven ve refahına önem veren özgürlükçü, demokratik, laik ve sosyal hukuk kurallarına dayalı bir yönetime ülke idaresini devredecektir” diyerek, bugün kılıç kaldıran genç teğmenlere yol gösteriyor, laikliği ağzına sakız yapıyordu. Yine Mustafa Kemal bahanesi, yine Mustafa Kemal istismarı!

Müslümanlara büyük zulümlerin yapıldığı 28 Şubat sürecini de yine Mustafa Kemal ve ilkelerinin bahane edildiği bir bildiri başlattı. 28 Şubat 1997 Cuma günü Çankaya Köşkü’nde yapılan MGK toplantısı 9 saat sürdü. Toplantının ardından MGK bildirisinde, “Laikliğin Türkiye’de demokrasi ve hukukun teminatı olduğu” vurgulanıyordu.

2007’de Genelkurmay Başkanı olan Yaşar Büyükanıt da meşhur e-Muhtıra’nın mimarıydı. Söz konusu muhtırada TSK’nın, “Atatürkçülüğe, laikliğe ve cumhuriyetin temel ilkelerine sözde değil, özde bağlı” bir cumhurbaşkanı istediği vurgulanıyordu. Yine Mustafa Kemal bahanesi, yine Mustafa Kemal istismarı!

15 Temmuz hain darbe girişiminde FETÖ’cüler kendilerini, “Yurtta Sulh Konseyi” olarak tanımlıyor ve 27 Mayıs’taki bildiriye gönderme yapıyordu. Yani amaç belli ki Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ı idam etmekti. “Gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içerisinde olan cumhurbaşkanı ve hükûmet yetkilileri tarafından temel hak ve hürriyetler zedelenmiş, kuvvetler ayrılığına dayalı laik ve demokratik hukuk düzeni fiilen ortadan kaldırılmıştır” denilen korsan bildiride, “Bu ahval ve şerait altında yüce Atatürk'ün önderliğinde milletimizin olağanüstü fedakarlıklarla kurduğu ve bugünlere getirdiği cumhuriyetimizin koruyucusu olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, yurtta sulh, cihanda sulh ilkesinden hareketle, laik, demokratik, sosyal ve hukuk devleti ilkesi üzerine oturan anayasal düzeni yeniden tesis etmek” istediği belirtiliyordu. Yine Mustafa Kemal bahanesi, yine Mustafa Kemal istismarı!

İŞTE SORUNUN KAYNAĞI BU

Teğmenleri savunan kitlenin ısrarla iddia ettiği gibi, sağ duyulu vatandaşlar Mustafa Kemal’den rahatsız olduğu için söz konusu yemine karşı çıkmadı. Sorun, tam askeri vesayetin bittiği konuşulurken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katıldığı törenin ardından, kanunu çiğneyerek, darbe bildirileri ve muhtıralarda yer alan ifadeleri kullanarak kılıç kaldırmalarıydı.

Yukarıda verdiğimiz darbe bildirisi ve muhtıralar kronolojisinde yer alan ifadeler, teğmenlerin okuduğu korsan yemin metninde adeta özetleniyordu.

İşte bu, kaldırdıkları kılıçlarının, TSK İç Hizmet Kanunu’na ve darbelerden yılmış Türk halkına yönelik olduğunu da gözler önüne seriyordu.

TASFİYELER BAŞLAMALI, AMA…

Açık ki bu teğmenler tasfiye edilmek zorunda. Aynı zamanda çevreleri incelenmeli, bağlantıları varsa ortaya konmalı. Zira bu teğmenlerin arasında yer alan bir askerin kız kardeşinin sosyal medya hesabında, 28 Şubat darbecilerinin ve 15 Temmuz’da Boğaz Köprüsü’nde halka 7 saat mermi sıkan teröristin savunulduğu görüldü. Yani ciddi bir araştırma, inceleme ve tasfiye süreci başlamalı.

Ancak askerlerden önce AK Parti içinde, partinin değerlerine ters düşenlerin tasfiye edilmesi gerektiği de ortada. Zira AK Parti içinden bu teğmenlere sahip çıkan isimlerin ne yapmaya çalıştığı anlaşılamadı. Mustafa Kemal konusundaki hassasiyetlerini her fırsatta dile getiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dahi teğmenler hakkında ciddi eleştirilerde bulunurken -ki bu Sayın Bahçeli’nin siyasi tecrübesini gözler önüne seriyor- bazı AK Partililerin korsan bildiriyle halkı ayrıştıran bir avuç teğmene ne uğruna arka çıktığı merak konusu oldu.

O yüzden TSK’daki tasfiyelerden önce, AK Parti’de yeniden kadro yapılanmasına ve gerekirse tasfiyelere gidilmesine ihtiyaç duyulduğu ortada.

Son söz olarak diyelim ki, Allah bu millete bir daha darbe bildirisi dinletmesin, bildirilere özenen ergen teğmenlere fırsat vermesin, onlara sahip çıkanlara da akıl fikir versin.

Ve minallâhi-t Tevfîk!

NOT: Konuyla ilgili, “Genç nesiller rahatsız!” başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ediyoruz.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Aslan

Gerçekten bu yazı ibrektlik ve geldiğimiz niçin ülkenin bu hale geldiğini özetleyen yazı. Hemen tegmenleri asıp keselim öyle mi? Yani bu teğmenler kafasına göre hareket etmiş ve iktidara ders vermeye kalkmışlar öyle mi? Bu mu sizin olayları okumanız. Pes. Yani yıllarca okut ve yetiştir. Ülkenin kaynaklarını harca sonra kendi ülkenin gençlerini bir kalemde harca. Yetişmiş nesli kazanmak yerine harcamak. Tüm mülakatlara ve ince sık dokumalara rağmen Milli Savunma Üniversitesine aldığınız öğrenciler nasıl böyle çıktı o zaman. Sorun iktidarda mı yoksa öğrencilerde mi? Birincisi bu ülkenin gençlerini zararlı ve başı ezilmesi gereken insanlar olarak görmekten vazgeçin.İkincisi de İktidar olarak hemen sorgulama yapın bu gençler neden bu tepkiyi verdi. Çuvaldızı kendizine batırın. Eğer arkasında başka bir güç odağı varsa bu mesajı veriyorsa o güç odağı ile uğraşın teğmenler ile değil. Teğmenlerinize sahip çıkın bu ülkenin değerlerine sahip çıkmayı öğrenin. Bu gençler hepimizin yahu...Biz yetiştirdik değil mi. Yetişmelerinde kusur varsa öğretmenlerine hesap sorun..Bırakın bu ülkenin yetişmiş genç neslini hedef almayı. Ayar oluyorum yahu adam harcamak ne kadar kolay.. Bu okullarda okuyan gençler sizin çocuklarınız da olsa aynı tepkiyi mi verecektiniz. Hepimizin çocukları bunlar. Bu ülkedeki çocukları gençleri kendi evladı gibi görmeyen onları kazanmaya uğraşmayan kişilerin amacının ne olduğu, kime hizmet ettiği asıl sorgulanmalı. Bu bölücü dili kınıyorum.

MUZAFFER..

ELİNE SAĞLIK, İÇ VE DIŞ DÜŞMANLAR ,VATAN HAİNİ LERİ BELİ DİR........MÜSLÜMAN GORUMLU KAFİRLER ÇOKTUR, PROJE ELEMANLARI ,BİZ BURADAYIZ DİYORLAR........
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23