• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Muhammet Seyfullah Maden
Muhammet Seyfullah Maden
TÜM YAZILARI

Boykot, cihadın besmelesidir

23 Eylül 2024
A


Muhammet Seyfullah Maden İletişim:

Allah’ın adıyla…

*

İsrail’i durduracak tek yol cihaddır. Cihad, “mücadele etmek” demektir. Yani İsrail’i durduracak olan yegane yol onunla her alanda mücadele etmektir.

Cihad nefsi dizginlemekle başlar, işimizi en iyi şekilde yapmakla devam eder, silahlı mücadeleyle zirveye çıkar.

Cihadın her türlüsü mühimdir. Nefisle cihad etmek de mühimdir, küffara silah çekmek de…

Nebi aleyhisselam nefisle cihadı “Büyük Cihad” olarak nitelemiş, düşmanla silahlı cihadı ise “Küçük Cihad” diye isimlendirmiştir. Bunun sebebi, allahualem, nefsi dizginlemeden düşmana silah çekmenin tehlikeli olmasıdır. Zira nefsi dizginlemeden ya hiç silah çekilemez, türlü bahanelerle cepheden uzak durulur; ya da Allah’ın rızası için değil, bozuk niyetlerle savaşa gidilir.

Nefisle mücadele, çirkin emelleri frenlemek ve arzuları dizginlemekle olur. İnsanın içindeki aşırı hırs, öfke, kıskançlık, kibir, bencillik, hazza düşkünlük gibi kötü arzu ve dürtüleri kontrol altına almayı gerektirir.

BOYKOT CİHADIN BESMELESİDİR!

Nitekim önce nefisle cihad etmenin önemini geçtiğimiz günlerde bir kez daha gördük…

Zira İsrail ürünlerinin boykot edilmesi gerektiğini söylediğimiz zaman –üstelik bizim mahalleden– türlü bahaneler sıralandığını gördük. (Destek olan onlarca kişiden ise Allah razı olsun.)

Nefsinin emrinde olan; konforlarından uzaklaşamayan, siyasi saiklerle hareket eden vb. insanlar, boykotun çözüm olmadığını savundular. İsrail’in her alanı kapladığını, bu yazıları yazdığımız bilgisayarlardan tutun, evdeki yiyeceklere kadar her ürünün İsrail malı olduğunu bahane ettiler.

Ayrıca kullandığımız telefon ve araba markalarını merak edenler oldu. (Arabam yok,  telefonum General Mobile; Türk malı.)

Boykot gibi “boş muhabbetleri” bırakıp Filistin’de cepheye gitmemizi söyleyenler de cabası… Boykotu “boş muhabbet” olarak niteliyorlar. İnanılmaz!.. Bu mantıksız bahaneler sadece siyonistlerin işine yarar.

Boykot, cihadın besmelesidir.

Evet, bu bahaneler mantıksız. Katil İsrail’in, bilgisayar parçalarını üretiyor olması, ona ait diğer ürünleri de almayı mı gerektiriyor? Olabildiğince boykot et, elinden geldiğince uzak dur, gücün yettiğince satın alma. İraden dışında bazı ürünleri almak zorunda olsan bile boykotu neden tümden terk etmekten bahsediyorsunuz? Bu nasıl bir iradesizlik, nasıl bir sinmişlik, nasıl bir ümitsizlik?

BOYKOT İLE NEFİS MÜCADELESİ ARASINDAKİ BAĞ

Boykot meselesiyle nefis arasında doğrudan bağlantı var: Boykota uymayanların siyonist markalara olan merakları, ilgileri, onları satın almaya mecbur hissetmeleri dikkatimizi çekiyor. Bunu tabii ki kendileri kabul etmiyorlar. Ancak görüyoruz ki, “Bu deterjan iyi yıkamıyor, bu markanın gömleği çabuk eskiyor, bu marka telefon daha iyi ses veriyor” gibi tamamen dünyevi bahaneleri var. Bu nefsin galebesidir. Kadir Mısıroğlu ne diyordu; “Biz yalnız dünyaya inanan insanlar gibi bu âleme bakamayız. İman, bu feraseti sana getirdiği zaman mü’min oldun demektir.

Aynı zamanda zan ile hareket ettiklerini de görüyoruz. “Önce sen boykota uy, klavye dindarlığı yapma” gibi, özel hayatlarında ne yaptıklarını bilmedikleri halde insanları suçlamaları dikkat çekiyor. Bu suizandır. Hucurat/12’de Allah celle ve âlâ, suizandan kaçınılması gerektiğini vurguluyor. Buna karşın İslam düşmanlarına karşı boykot çağrısı yapan birine suizanla yaklaşmak, nefsin galebesini, Allah celle ve âlânın ayetlerinin umursanmadığını gösterir.

(Birinin boykota uyup uymadığını merak etmek doğaldır. Hiçbir zanda bulunmadan hangi alanlarda boykota uyulduğu sorulması tabiidir. Ama, “Sen uymuyorsun, bize uy diyorsun” gibi zan ve iftira dolu ifadeler, bir Müslüman’a yakışmaz.)

NEDEN CEPHEYE GİTMİYORUZ?

Gelen eleştirilerden bir diğeri, kemalistlerin 7 Ekim’den bu yana bize sosyal medyada söyledikleri tek söz olan, “Cepheye gitsene” oldu. Biz cepheden korkmayız, merak etmeyin. Zaten Allah celle ve âlâ yolunda can vermek varken, dünya peşinden koşulası değil…

Ama Henüz Filistin’e gidemiyoruz. Çünkü bireysel olarak savaşa gitmenin hiçbir manası yok. Olay toplumsal cihad bilincinde yatıyor. Bunu aşılamaya çalışıyoruz. Ayrıca her şeye rağmen savaşa katılmanın yolları araştırılırsa, görülecektir ki lojistik sorunlardan tutun, Hamas mücahidlerinin barınma, beslenme, sağlık ve mühimmat yetersizliğiyle karşılaşılacaktır. Yani bireysel olarak Hamas’a katılmak neredeyse mümkün değil. Onlar da, “Gelin, savaşa katılın” demiyor, “Dünya genelinde halkları harekete geçirin, şuur aşılayın” diyorlar. Yani Hamas’ın arzusu, önce kitlelerin sonra da devletlerin harekete geçmesi.

MÜSLÜMAN’A ŞEDİD KAFİR’E MÜŞFİK OLMAYALIM

3 gün önce yazar Altay Cem Meriç, Müslümanların kendi mahallelerinde fikir beyan eden insanlara karşı sert muhalefet sergilemesi hakkında harika bir konuşma yaptı. Konumuzun daha iyi anlaşılması bakımından, hiçbir yorum yapmadan aktarmak istiyorum:

Bazı insanlar Müslüman topluluğun içerisinde görünmek istemiyorlar. Çünkü adam seni Müslüman algıladığı zaman ağzına ediyor! Sen de diyorsun ki, “Bunlar beni Müslüman algılamasın ya, Allah korusun. Yolundan, yöresinden geçmeyeyim.

Kapının dışına çıkınca yoklar çünkü. Ben ateist olayım, tartışmaz. Ama içeri girdiğin anda, adamın sultası altına girmiş oluyorsun. Orada senin oturmana karışıyor, yemene karışıyor, içmene karışıyor, gülmene karışıyor… Ben çok adam biliyorum; ünlü, dindar ama bunlar yüzünden dindar görünmek istemiyor. Çünkü hacı-hoca gibi algılandığın anda adam senin videoya girişine karışıyor, salavat çekişine karışıyor, her şeyine karışıyor. O yüzden Türkiye’de kimse dindar görünmek istemiyor.

Gazali’nin İhya’sı hakkında ders yapalım diyorum. Sonra, “Biz bunun dersini yapsak bizi haşat ederler” deyip vazgeçiyorum. Tefsir dersi yapan adama şu yakışıyor mu da bu yakışıyor mu da... Adam seni dindar görünce, hayatının her zerresine karışabiliyor. Ama öyle görünmezsen bulaşmıyor sana.

Ben oryantalizm dersleri yapıyorum, bende hiçbir dindarlık alameti görmüyorsun, sadece Anadolu topraklarını savunan bir Müslüman gibi düşün... Arada dindar bir - iki kelime söylüyorum. Ya ne güzel adam helal olsun, derler. Dindar görünmenin böyle bir dezavantajı var Türkiye’de. Adam seni her noktadan tartaklıyor.

Çünkü orada sulta alanları var. Kişilerin bu şekilde var olduğu noktalar var. Din olmasa adam yok zaten. Başka bir şeyi yok. Dinen ahkam kesiyor olmasa adam yok zaten dünyada. O yüzden bu o adam için tutunulacak bir dal gibi oluyor.

Ben oyun kanalı sahibi olsam ve sabah akşam küfür etsem. Arada da desem ki, Allah çok güzel. Dindarlardan çok daha pozitif bir karşılık alırım. Ancak dindarlığını gizleyemiyorsan, bunlara maruz kalıyorsun.

*

Ve minallâhi-t Tevfîk!

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23