Şu yağmurlar olmasa Ankara’yı ne güzel idare ederdi!
Her sağanak yağışta Ankara’da yaşanan seller, Türkiye’nin başkentine üstelik bilim ve teknolojinin, teknik imkanların bu kadar geliştiği bu zamanda hepimizin canını sıkıyor. Hele selde hayatını kaybedenlerin olması içimizi yakıyor.
Sellerin verdiği, hiç alt yapı imkanı bulunmayan geri kalmış bir ülke şehri görüntüsü ise ayrı bir utanç kaynağı…
Yanlış anlaşılmasın, Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş Cumhuriyet Halk Partili (CHP) diye meseleyi abartmıyoruz. Keşke Ankara bu duruma düşmeseydi de biz de ortaya çıkan tabloyu eleştirmeseydik…
Zira CHP öyle bir mümbit alan ki, eleştirecek konu bulmakta hiç zorlanmayacağımız ortada…
Neyse meseleye dönelim…
Ankara’nın alt yapı eksikliğinden dolayı ortaya çıkan geri kalmışlık görüntüsü ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın da canını sıkıyordur…
Hatta, Çumhuriyet Dönemi ilk Milli Eğitim Bakanlarından Hasan Ali Yücel'e atfedilen, fakat Eski Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Murat Bardakçı, Altemur Kılıç, Halil Kışlacık, Alaattin Aktaş, Sadık Gültekin, Özgen Acar, Kanat Atkaya gibi isimlerin, aslında 1910’da Maarif Nazırlığı’na (Milli Eğitim Bakanlığı) getirilen Emrullah Efendi’nin şaka yollu söylediğini belirttiği; “Şu okullar olmasa ne güzel bakanlık yapardım” sözüne benzer bir ifadeyle, “Şu yağmurlar olmasa ne güzel başkanlık yapardım” diyecek kıvama bile gelmiş olabileceğini düşünüyorum…
Öyle ya, CHP’den Başkan seçilmiş. Malum medyanın en şedit, en yaygaracı tayfası olan sol mahalle, büyük bir inatla arkasında durmaya devam ediyor. Ne yapsa eleştirmiyor. Yazıp çizmiyor. Bunun yanında görev gelir gelmez oluşturduğu trol ordusunun işi de zaten kendisi için algı yapmak…
Hepsinin işi CHP ve CHP’li belediye başkanlarını eleştirenlere laf yetiştirmek, meseleyi kayıkçı kavgasına dönüştürerek sulandırmak…
Böyle olunca da ne Mansur Yavaş kendisine çeki düzen veriyor, ne de kendisine akıl veren çıkıyor… Üstelik hiçbir dişe dokunur gözle görünür projeyi hayata geçirmeden, alt yapıda yapılması gereken yatırımları gerçekleştirmeden rekor oy alarak yeniden seçildiği gerçeği de önümüzde duruyor… Ankara’nın durumu vahim yani…
İşte Mansur Yavaş bu nedenle Ankara’nın düştüğü durumdan kendisine pay çıkarmak yerine, “Şu yağmurlar olmasa ne güzel başkanlık yapardım” diyebilir. Diyorsa da şaşırmamak gerek…
CHP’li ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın göreve gelmesinden yaklaşık iki buçuk ay sonra 10 Haziran 2019’da Ankara’nın Etimesgut ve Çankaya ilçelerinde etkili olan yağış sonucunda çok sayıda ev ve iş yerini su basarken üç kişi hayatını kaybetmişti. Sosyal medya üzerinden açıklama yapan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, henüz görevinin ilk aylarında olmanın verdiği rahatlıkla, “Ankara’nın yıllarca ihmal edilmiş altyapı hizmetlerini sağlayacağız” deyip suçu önceki yönetime atmıştı. Ancak seller ilerleyen zamanlarda da Ankara’da can almaya devam etti.
2022 yılı 7 Haziran-15 Ağustos tarihleri arasında başkentte yaşanan sel felaketlerinde toplam 6 kişi hayatını kaybetti. Son sel felaketinde hayatını kaybeden Ayşe Yavuz ile birlikte Ankara’da sel nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 10’u buldu.
Mansur Yavaş’ın göreve gelmesiyle birlikte, yağmur sularının akacağı mazgalların üzerine asfalt dökülerek kapatıldığı söylendiğinde inanmamıştım. Çünkü evinin yolunu bulabilecek zeka seviyesine sahip herhangi birinin bile mazgalların üzerinin kapatılmaması gerektiğini akıl etmesi gerekirdi. Bu yüzden geçtiğim caddelerin üzerindeki mazgallara bakmaya başladım. Söylendiği gibi çoğunun üzerinin asfaltla kapatılmış olduğunu gördüm.
Şaka gibi bir şeydi... Sonra, Yavaş’ın yeni ekip kurduğunu düşünerek acemiliğe verdim… Fakat Yavaş’ın ABB Başkanı seçilmesinin üzerinden artık beş yılı aşkın süre geçti… Olanları acemilik, iş bilmezlik diye nitelendirmenin de imkanı kalmadı.
Ankara, yıllardır her sağanak yağışta sel sularına teslim oluyor, vatandaşlar hayatını kaybediyor. Binlerce araç sular altında kalıp çok büyük masrafa yol açıyor. Defalarca su baskınına uğrayan iş yerleri, dükkanlar iflas ediyor. Evleri bilmem kaçıncı kez sel basıyor, eşyalar kullanılamaz hale geliyor. İnsanlar perişan…
Bu işe artık bir çözüm bulunması gerekiyor… Yoksa her şey daha kötüye gidecek.