28 Şubat sürecinin tadı damaklarında kalmış…
Karanlık eller Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak için eski bir darbe senaryosunu yeniden devreye soktu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın NATO zirvesi için ABD’de bulunduğu sırada, 28 Şubat sürecinin hortladığı izlenimi veren ilginç gelişmeler yaşandı.
Önce CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, asgari ücret ve emekli maaşına zam isteyenleri akşam saat 21.00’de, evlerinin ışıklarını yakıp söndürmeye çağırdı.
Aynı gün, üç işçi konfederasyonu genel başkanı TÜRK-İŞ Genel Merkezi’nde bir araya gelerek sert bir bildiri açıkladılar. Toplantıda konuşan TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay, “Bunlar bizi köle sanıyorlar. İşçiyi maraba zannediyor. Bizim üzerimizden ekonominin düzelmesinin şansı yok. Bizim üzerimizden ellerini çeksinler” diyerek hükümete adeta ultimatom verdi.
CHP Genel Başkanı Özel’in çağrısı akşam 21.00’de yer yer yapılan ışık söndürme eylemleriyle sönük de olsa bir miktar karşılık bulurken, bir gün içinde yaşanan iki kritik gelişme, 28 Şubat sürecinde yaşananları hatırlattı.
3 Kasım 1996 tarihinde yaşanan “Susurluk Kazası” bahane edilerek 1 Şubat 1997'de “Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık Eylemleri” başlatılmıştı. Şubat ayı sonuna kadar süren eylem, Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi’nden oluşan REFAHYOL koalisyon hükümetini hedef alıyordu. Eylemler, 28 Şubat Postmodern Darbesi ile REFAHYOL Hükümeti düşürülünce son bulmuştu.
Küresel güçler tarafından verilen talimatla başlatılan 28 Şubat sürecinde, ana akım medya da her gün attığı manşetlerle, ana haber bültenlerinde yer verilen “irtica” haberleriyle darbecilere tam destek vermişti.
Sürecin yargı ayağında da düzenli brifinglerle hükümet yerden yere vuruluyordu. Brifing almaya gidenler darbecilere tam bağlılık sergiliyordu.
Bunların yanında iş dünyasının önemli kuruluşları; Türkiye İşverenler Sendikası Konfederasyonu (TİSK), Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK- İŞ) ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Erbakan Hükümeti’nin düşürülmesi için yapılan çalışmalara destek oluyorlardı.
Başkanları Refik Baydur, Derviş Günday, Fuat Miras, Bayram Meral ve Rıdvan Budak, sürekli yaptıkları açıklamalarla REFAHYOL Hükümeti’ni yerden yere vuruyorlardı.
İşte biz 28 Şubat sürecini geçmişte kalan ve ders alınması gereken kötü hatıralar olarak görürken, bir de baktık ki 2024 yılında, 1997 yılında yaşananlar yeniden sahneye konulmak isteniyor…
28 Şubat sürecinin tadı, postmodern darbeyle ülkemizde hükümet düşürenlerin damağında kalmış demek ki…
Tamam ülkemizde asrın felaketi olarak başımıza gelen Kahramanmaraş depremlerinin de etkisiyle büyük bir ekonomik buhran yaşanıyor.
Çalışanlar, üretenler, emekliler, esnaflar ekonomik sıkıntılarla boğuşuyor. Hepimiz ayın sonunu getirmekte büyük güçlük çekiyoruz.
Fakat geçmişte yaşananlardan ders çıkarmamak ayrı bir şey. Küresel güçler, 1997 yılında Erbakan Hükümeti’ni devirdikleri darbe planlarını tozlu raflardan indirip, AK Parti Hükümeti’ni iktidardan alaşağı etmek üzere bugün tekrar kullanamamalı. En azından aradan 27 yıl geçtikten sonra siyasetiyle, bürokrasisiyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, zinde güçleriyle bir ülke aynı tuzağa aynı şekilde düşmemeli.
Bunu en azından hepimiz gelecek kuşaklara, çocuklarımıza borçluyuz…