İsrail’in demokrat kılıklı diktatörü

Kötü davranışlarda bulunan, doğruluktan uzak yanlış hareketlerde bulunanlar, güçlerine güvenerek alimleşirler. O zalimler, savunmasız ve suçsuz kadın, çocuk ve yaşlılar başta olmak üzere her yaştan sivilleri katlederler. Ellerindeki askeri gücü kullanarak şehirleri, kasaba ve köyleri yakıp yıkmaktan çekinmezler.

… Ve “hak haklının değil güçlünündür” düşüncesinden hareketle kimse onlar itiraz etmez, yargılamaz ve suçlamaz.

Ancak, bu zalimler, ellerindeki güç ve arkalarındaki destek sayesinde bir dönem kazanmış gibi görünseler de aslında kaybedendirler. Çünkü, mazlumlara zulmeden zalimler bir gün mutlaka belasını bulurlar ve yaptıklarıyla bu dünyada yüzleşmeye mahkûm olurlar.

Bunların örnekleri tarihte pek çoktur.

İnsanlara her türlü acıyı yaşatmaktan kaçınmayan ve toplumların yaşamlarını cehenneme çeviren o zalimlerin çoğu halk ayaklanmalarıyla devrildi. Bazıları gönderildikleri sürgünlerde yaşamlarını yitirirken, kimi zalimler ise ya öldürüldü ya da intihar etti.

Ancak onlar ahirette ise hesap vermekten asla kaçamayacaklardır.

Nitekim o hesap günü Allah’ın adaleti tecelli eder ve Allah’ın azabı ise zalimlere karşı çok şiddetli olacağı ayetle bildirilmiştir.

*

Bu zalimlerin yaşadıkları dönemler ve sebep oldukları trajediler incelendiğinde kişiliklerindeki ruhsal bozuklukların etkili olduğu bir gerçektir.

İnsanoğlunun içinde yatan canavar bir kere uyanmayıversin. Bir daha dizginlemek mümkün olmayabiliyor. 

Ancak sadist ruhların azgınlaşmasında hiç şüphesiz ona destek verenlerin de önemli bir payı vardır. 

Ancak, ellerindeki yetki ve güç ne olursa olsun. Destekçileri kim olursa olsun, hiç yenilmeyecekmiş gibi yaşayan ancak sonu ibretlik olan zalimlerin kanlı izini sürenlerden biri de İsrail’in katil Başbakanı Bünyamin Netanyahu ve onun suç ortaklarıdır. 

ABD ve İngiltere öncülüğündeki Batılı emperyalist ülkeler ve onların oluşturduğu küresel çetelerin içinde etkili olduğu güç odaklarının sınırsız desteğiyle dünyada eşi ve benzeri görülmeyen vahşeti, Gazze’de sürdüren İsrail’in katil Başbakanı B. Netanyahu, dizginlenemez hale geldi.

Tüm uyarı ve çağrılara rağmen dünyaya meydan okumaya devam eden tüm kırmızı çizgileri aşan bu azgın cani bir cinnet ruh halini yaşıyor.

75 yıllık kuşatma altında kendi vatanlarında mahkûm hayatı yaşayan ve her türlü zulme uğrayan Filistin halkının kurtuluşu adına 7 Ekim’de Hamas’ın başarılı operasyonu karşısında ‘yenilmez imajını’ çizdiren Siyonist İsrail’in katil Başbakanı Netanyahu, başarısızlığını gizlemek için başlattığı işgal ve saldırı savaşında büyük yıkım ve soykırıma varan toplu katliamlarla bir vahşete sebep olmuştur.

Gazze insanlık faciasının baş sorumlusu olan Netanyahu, Filistin direnişinin ve direniş ekseninin kararlılığı sonucunda içinden çıkılması çok zor, derin bir krizin içine gömülmüştür.

Gazze’de 8 ayını tamamlamak üzere olan bu vahşettin baş sorumlusu olan Netanyahu ve suç ortakları yakıp yıkmak ve her yaştan sivilleri topluca katletmekten başka hiçbir başarısı olmamıştır.

Hâlbuki Netanyahu, bu savaşı Hamas’ı bitirmek ve rehinelerin tamamını sağ kurtarmak vaadiyle başlatmıştı.

8 aydır sadece 4 rehine kurtarabildi ve Hamas, hâlâ yakıp yıktıkları Gazze’nin her yerinde direnişe devam ediyor.

Netanyahu, liderlik söylemini sorgulayan ve yanlışlarını hatırlatan herkesi ‘hain ve komplocu’ olarak suçlaması aslında içinde bulunduğu çıkmazların verdiği ruhi dengesizliğinin bir sonucudur.

Çünkü Netanyahu, hem iktidar gücünü kaybetti hem de yargılanması için çemberin daralmaya başladığını görüyor.

Böylece tüm dünya İsrail’in ‘Ortadoğu’da demokrasi adına örnek alınacak bir ülke’ olmadığını görmüştür.

Zira Binyamin Netanyahu ve onun kabinesindeki siyasi partiler başta olmak üzere siyasilerinin tamamına yakını ‘demokrat kılıklı diktatör’ oldukları görülmüştür. 

Umarım Netanyahu’nun içinde bulunduğu bu hal, suç ortakları ABD ve İngiltere öncülüğündeki Batılı siyasiler ile Arap diktatörleri içinde bir örnek olur.