İsrail Ordusundaki Türk Vatandaşı Siyonistler
HÜDAPAR tarafından Vatandaşlık Kanunu’nda değişiklik yapılmasını öngören ve TBMM’ye sunulan “Türkiye’den İsrail›e giderek Gazze’deki saldırılara katılan çifte vatandaşların mal varlıklarına el konulması, vatandaşlıktan çıkarılmaları ve müebbet hapisle cezalandırılmaları” şeklindeki kanun teklifinin görüşülmesinin kabul edilmiş olması çok gecikmiş ancak takdire şayan bir gelişmedir.
AK Parti, MHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Deva Partisi ve Yeniden Refah Partisi gruplarına ve sayın vekillere teşekkür ediyorum.
Karabağ işgalinin son bulmasına destek veren hükümetimizi “Karabağ’a İslamcı militan gönderiyor” diyerek asılsız iddialarla eleştiren CHP ve bölücü örgütün borazanı parti mensuplarının önergenin reddini istemelerini ise kınıyorum.
Dileğimiz Kanun Teklifinin Meclis tatile girmeden önce görüşülüp oy birliğiyle kanunlaşmasıdır.
Bugün Türkiye’de yaklaşık yirmi bin çifte vatandaşlığa sahip İsrailli yaşamaktadır.
Gazze savaşının başlangıcında, dört bin Türk vatandaşı Siyonist, Filistin bölgesindeki İsrail askerlerine yardım etmeye gittiği İsrail basınında geniş yer aldı.
Hem İsrail hem de Türk vatandaşı olan çok sayıda kişi “Çabad”, “Dostlar Derneği”, “İsrail Türk Halkları Birliği” gibi kuruluşların yardım ve desteğiyle İsrail ordusuna katılıp Filistin’deki insanlık faciasına aktif olarak katılmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ama kendini gazeteci olarak tanıtan Siyonist Dean Shmuel Elmas diğer adıyla Deniz Seyrani Elmas sosyal medya paylaşımlarında İsrail’in soykırımını sonuna kadar destekleyen bir Siyonist olmasına rağmen Türkiye’ye gelince devlet dairelerinde, alışverişlerde, rezervasyonlarda bu ismini kullanıyor ve rahatça aramızda dolaşabiliyor.
“Gazze tamam, sıra Anadolu’da!” şeklinde küstahça paylaşımlarda bulunan Soykırım Ordusundaki çifte vatandaşlardan ‘Dean Shmuel Elmas’ (Deniz Seyrani Elmas) ise bunlardan sadece biri.
*
Bugün Türkiye aleyhinde faaliyet gösteren terör örgütleri ile demokratik görünümlü ihanet çetelerine hizmet eden dış mihrakların işbirlikçileri siyasiler, iş adamı ve farklı meslek maskeli birçok hain, cebinde Türk kimliği ve pasaportu taşımaktadır.
İsmi ve kimliği bizden ancak fikren ve ruhen bize düşman, yani bizden görünüp bizden olmayanların vatandaşlık hakkından istifade eden azınlıkların çocukları olduğu ise bir diğer gerçektir.
Yıllarca Türk dış temsilciliklerimiz düzenlenen saldırılarda çok sayıda diplomatımızı şehit eden ASALA - Ermeni terör örgütü mensuplarının Türk kimliğiyle dolaştıkları bilinin bir gerçektir.
PKK terör örgütünün çok sayıda leş olan militanları haçlı bayraklara sarılı tabutları ve Ermeni papazların dini törenleri eşliğinde gömüldüklerinin görüntüleri sosyal medyada dolaştırılmaktadır.
… Ve en son olarak 7 Ekim’den sonra Türk pasaportlu dört bin Siyonistin, Gazze’ye giderek İsrail adına katliam yaptığı artık sır değil. Ayrıca Gazze’deki işgal ve soykırımda görev alanlardan ölen 65 kişinin cebinden Türk pasaportu çıktığı haberinin dünya basınında yer almış olması, Türk vatandaşlığının istismar edildiğinin en bariz ispatıdır.
*
Türk vatandaşlığı, Türklüğü ve Türk toprağı ile Türk milletini millet yapan değerlerinin bütününü temsil eder. Bu gerçekten hareketle Türk vatandaşlığı; Türk dili, Türk kültürü ve Türk milletini millet kılan milli ve manevi değerlerine bağlı olan ve onlar için yeri geldiğinde canını ve kanını feda etmeye hazır olanların hak ettiği bir değerdir.
Kendilerini, tanıtma ve kimlikle kazanılan haklar üzerinden toplumun içerdiği yeri alma, devlet kurum ve kuruluşlarında mevkiler kazanmak veya bulunduğu ülke ve o ülkenin vatandaşları yerine gizlediği kimliğine ve vazgeçmiş gibi göründüğü değerlerine hizmet etmeye çalışanlara “Türk vatandaşlığı hakkı” verilemez.
1924 Anayasası’nda tanınan haklarla Rum, Ermeni ve Yahudiler başta olmak üzere gayrimüslimlere verilen vatandaşlıklar tekrar gözden geçirilmeli ve bu hakkı istismar eden veya Türk vatandaşlığının hakkını vermeyen daha doğrusu bu hakka layık olmayanlardan “Türk vatandaşlığı hakkı” geri alınmalıdır.