İslam ve Müslümanları hedef alan ‘Asimetrik savaş’ devam ediyor, edecek…

Dünyada İslam ve Müslümanları hedef alan saldırılar ne ilktir ne de son olacaktır.

İki büyük dünya savaşının baş müsebbibi olan Batılı emperyalist ülkeler, bilhassa Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ellerindeki ekonomik ve teknolojik gücün üstünlüğünden de istifade ederek İslam ve Müslümanları hedef aldıkları görülmektedir.

Yakın tarihteki siyasi, ekonomik ve askeri alanda yaşanan gelişmeler irdelendiğinde bu gerçek açıkça görülecektir.

ABD ve İngiltere öncülüğündeki Batılı emperyalist güç odakları, İslam ve Müslümanlara yönelik var olan karşı tavırlarını ‘11 Eylül 2001 İkiz Kuleler saldırısı’ sonrası bir asimetrik savaşa dönüştürdükleri ise tarihi bir gerçektir.

Tarihin derinliklerinden gelen ‘Haçlı savaşları’ yerine ‘İslam terör örgütleri’ icat edilerek sözde “İslamic Terör’le mücadele” adı altında ‘George W. Bush Güvenlik Doktrini’ adıyla o ihanet planı devreye sokularak İslam ve Müslümanlara yönelik, küresel düzeyde bir asimetrik savaş başlatılmış oldu.

Afganistan ve Irak’ta her yaştan milyonlarca sivil insan, ABD ve müttefikleri tarafından katletildi. Binlercesi Küba’daki Guantanamo ve Irak’taki Ebu Gureyb hapishanelerinde başta Afganistan ve Irak olmak üzeredünyanın çeşitli ülkelerinden tutuklanıp getirilen binlerce insana, El-Kaide ve Taliban ile ilgisi olduğu iddiasıyla fiziksel, cinsel tecavüz, sodomi ve cinayet gibi bir dizi insan haklarını çiğneyecek türden işkenceler gerçekleştirildi.

Ayrıca, askeri hapishane başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde gizli işkence ve esir kampları ile toplama merkezlerinde binlerce Müslümana zulmedildi.

Tunus, Mısır, Irak başta olmak üzere dünyanın birçok ülke ve bölgesinde fitne ve fesat politikalarıyla Müslüman toplulukların birbirine kırdırılması ile Libya, Somali, Suriye, Sudan ve Yemen’de halen devam eden iç savaşlar, ABD ve İngiltere’nin öncülüğündeki Batılı emperyalistlerin öncülüğündeki güç odaklarının eseridir.

*

Şimdi ise İslam ve Müslümanları hedef alan o ihanetin devamı olarak İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü büyük yıkım ve insanlık faciası olan savaş tüm bölgeye yayılmak istemektedir.

… Lübnan, İran, Suriye ve Yemen’e saldırıların İsrail ve ABD tarafından yoğunlaştırılarak devam ediyor olması ve İsrail’e verilen sınırsız destek bu gizli planın en bariz örneğidir.

ABD Başkan Joe Biden’ın kasım ayında yapılması planlanan başkanlık seçimlerinde adaylıktan çekilmesi sonrası Amerikan siyaset sahnesinde yaşanan Filistin ve İsrail dönüşümleri ve bunun savaşın geleceği üzerindeki etkisi dışında da okunamaz.

Şu bir gerçek:

Gazze’deki o korkunç vahşetin faili İsrail olsa da o soykırım ile o büyük yıkım, ABD ve İngiltere öncülüğündeki Batılı emperyalist güç odaklarının verdikleri sınırsız destekle gerçekleştirildiği bilinen bir gerçektir.

ABD ve İngiltere öncülüğündeki Batılı emperyalist ülkelerinönemli bir kesimi halen ya İsrail’e desteğini sürdürüyor ya da sesiz kalmayı tercih ediyor.

ABD ve İngiltere’nin sınırsız desteğinin bir sonucu olarak İsrail, aşırı sağcı partilerin esiri haline gelmiş durumda. Bu yüzden artık İsrail hükümeti, hem İsrail halkı ve devleti hem de bölge için daha tehlikeli hale gelmiştir.

Diğer yandan ise rezilliğin ve kahpeliğin en son örneği ABD Kongresi’nde görüldü.

Siyonist İsrail’in katil Başbakanı Netanyahu, ABD Kongresi’nde coşkulu alkışlarla karşılandı.

Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırımdan yargılanan ve Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısının tutuklanmasını istediği bir katilin ayakta alkışlanması tek kelimeyle ABD adına utanç verici bir kepazeliktir.

Sonuç olarak, ABD ve İngiltere’nin demokratik hukuk devleti görüntüsünın bir yalan olduğu açıkça görülmüştür. 

Bu davranış Batılı emperyalistlerin desteğiyle başlatılmış olan İslam ve Müslümanlara yönelik ‘asimetrik savaş’ın devam ettiğini ve edeceğini göstermektedir.

“Herkesin bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı vardır. Hakikat şu ki; Allah’ın hesabına karşı gelmeye kalkışanlar helak olacaklar!’’  

Hiç şüphesiz, tuzak ve hileleri bozma kudretinin tek sahibi Allah’tır.