• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Koçak
Mehmet Koçak
TÜM YAZILARI

İhanetin kıskacındaki şehir KERKÜK…

14 Ağustos 2024
A


Mehmet Koçak İletişim: [email protected]

 

ABD ve İngiltere, 27 Mart 2003 yılından bu yana işgal altında tuttuğu Irak’tan kısmen çekilseler de siyasi istikrarsızlığın sebep olduğu kaos hâlâ devam ediyor.

Ülke içinde olduğu gibi Kerkük’te de Kürtler, Araplar, Türkmen Türkleri arasındaki etnik ayrışmanın sebep olduğu fiili bölünmenin  yanında Şiiler ve Sünniler olmak üzere mezhepsel farklılık üzerinden bir güç mücadelesi devam ediyor.

Petrol bulunduğu günden bugüne huzur bulamayan Kerkük, paylaşılamayan bir şehir konumundadır.

Kürtler “Kerkük bir Kürt kentidir” derken, Türkmen Türkleri, “Kerkük bir Türkmen şehridir”, “Kerkük Türk’tür Türk kalacak” Araplar ise “Kerkük bir Irak Arap şehridir” iddialarında bulunuyorlar.

Çok eski tarihten beri bir Türkmen şehri olarak bilinen ve anılan Kerkük, Saddam Hüseyin döneminde ‘Araplaştırma’ politikasına maruz kaldı. 27 Mart 2003 yılında gerçekleşen ABD işgali sonrasında şartları fırsat bilen Kürtler, işgalci güçlerin de yardımıyla demografik yapıyı değiştirme adına benzer girişimlerle Kerkük’ü ‘Kürtleştirmeyi denedi. 

Erbil ve Süleymaniye’yi birleştirip, Federal Kürt Bölgesi devamında ise Bağımsız Kürt Devleti kurmayı hedefleyen Kürtlerin niyeti, Kerkük’ü de bu yapının içine katmaktı, ancak başaramadılar.

Kerkük’e meşru bir yönetim kazandırmak amacıyla 18 Aralık 2023’te yapılan yerel seçimlerin üzerinden 7 ay geçti ancak hâlâ taraflar kentte kurulacak yönetim şekli konusunda anlaşamadı. Bu gidişat öteden beri tartışmalara ve paylaşım kavgasına neden olan Kerkük’te durumu iyice hassaslaştırmıştır.

*

17 yıldan sonra 18 Aralık 2023’te Kerkük de dahil, Irak kentlerinde İl Meclisi seçimleri yapıldı.

Kerkük’teki seçim sonuçlarında Araplar, 16 üyenin 6’sını aldılar.

Celal Talabani’nin oğlu Bafel Talabani’nin liderliğindeki KYB 5 üye, Mesut Barzani’nin Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) 2 üye olmak üzere Kürtler, toplam 7 üye de kaldılar.

Türkmen Türkleri ise 2 üye alabildi. Kota gereği Hristiyanlara 1 üye verildi.

Kerkük Vilayetinin valisini seçmek için 16 üyeden 9 üyenin desteğine ihtiyaç var.

Çıkan sonuçlara göre hiçbir parti veya ittifak tek başına Kerkük valisini ve meclis başkanını belirleyemiyordu.

Kerkük’te toplanması gereken İl Meclisi, 10 Ağustos’ta 5 KYB, 1 Hristiyan ve 3 Arap üyesinin Bağdat’ta bir araya gelmesiyle  düzenlenen toplantıda PKK’ya yakınlığıyla bilinen Kürdistan Yurtseverler Birliği’nden (KYB) Rebwar Taha, valilik görevine getirilirken; Arap Koalisyonundan Muhammed Hafız, il meclis başkanı seçildiği ilan edildi.

Ancak Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Arap Birliği üyeleri ile Türkmen Türkü üyeleri  “hukuka aykırı” ve yapılan seçimin de meşru olmadığı yönünde itirazları var.

Muhalif üyelerin toplantıya davet edilmemesi ile meclisin Kerkük yerine Bağdat’ta yapılması hukuk ihlali olduğu gibi siyasi temayüllere aykırı olduğu iddia ediliyor.

Secim süreci ve mekanizması tamamen Kürt ve Arap temsilciler tarafından yürütüldüğü gibi seçim tablosuna bakıldığına Barzani’nin partisi KDP 51 bin oyla 2 sandalye kazanırken, Türkmenlerin 2 sandalyeyi 75 bin oyla kazanmış olması seçimdeki adaletsizliğe dikkat çekmektedir. Ayrıca Hristiyanlara tanınan 1 üyelik kotasından üye kabul edilen kişi sadece 50 oy almış olması, “etnik grupların adil temsilini sağlayacak şekilde yönetim paylaşımı yapılması” ilkesinin gerçekleşmediği açıktır.

*

Burada tarihi bir gerçeği hatırlatmak isterim.

Şöyle ki.

Bugün Kerkük, resmen merkezi Irak yönetiminin kontrolündedir, ancak Kerkük’te halen 187 bin Kürt, 109 bin Arap ve 83 bin Türkmen Türkü yaşamaktadır. Tarihi süreç içinde Kerkük’te en yoğun nüfusa sahip olan Türkmen Türkleri, Araplaştırma politikasının ardından Kürtleştirme politikası ve ABD’nin kurdurduğu sözde Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) gerçekte ise DEAŞ terör örgütünün kanlı eylemleri yüzünden göçler yaşanmış olması sonucu 3. duruma gerilemiş oldu.

Eğer, geçmişten günümüze bu ihanetler yaşanmasaydı bugün Kerkük’ün ve diğer Türkmen Türklerinin yaşadığı bölgelerin nüfus çoğunluğunu Türkmen Türklerinden  oluşacaktı ve bugün Kerkük Valisi ve meclis başkanı Türkmen Türkü olacaktı.

Diğer bir gerçek ise şudur:

Demokratik haklar iyi kullanılıp Türkmen soydaşlarımız arasında siyasi birlik oluşturulup sandığa gidilmiş olsaydı 2 yerine 5 üye ile Kerkük meclisinde Türkmen Türkü temsil edilmiş olurdu.

5 Haziran 1926 Ankara Anlaşması gereği Türkiye Kerkük ve Musul’u bir bütün olarak Irak’a bıraktı. “Irak resmi bir şekilde bölünürse, Türkiye’nin Musul ve Kerkük üzerinde tekrar hakkı doğacaktır” şeklinde konuştuğunu hatırlatmak isterim…

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Hasan ali ersoylu

Bir ara Bahçeli elinde 82 numaralı plakayla geziyo Kerkükü fethe çıkıyordu..

Şeref

".......hakkı doğacaktır. " kim konuştu üstad...?
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23