• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Koçak
Mehmet Koçak
TÜM YAZILARI

“Esad’sız bir Suriye” yerine “Suriye ile normalleşme”

24 Temmuz 2024
A


Mehmet Koçak İletişim: [email protected]

 

Türkiye ile Suriye’nin normalleşmesinin akıbeti konusunda henüz netleşmeyen birçok soru işaretleri var.

Şimdiye kadar Rusya ve İran’ın arabuluculuğunda gerçekleştirilen resmi ve gayriresmi görüşmelerden beklenen ve istenilen netice elde edilemedi.

Şimdi ise görüşmenin tarihi henüz belirlenmemiş olsa da Irak’ın müzakereci olarak Rusya›nın ise desteğiyle Şam ve Ankara arasındaki durgun suları hareketlendirmek için Irak’ın başkenti Bağdat’ta yapılması planlanan görüşmenin hazırlıkları devam ediyor.

Hem Ankara - Şam, hem de BağdatMoskova’da tarafların taleplerini okuma ve inceleme ile görüşülecek konuların netleştirilmesi adına başkentler arasında derin bir diploması trafiği işletiliyor.

Gelinen noktada cevabını bekleyen asıl soru şu:

2011 yılında başlayan Suriye iç savaşında 117 ülkenin destek verdiği ‘Suriye Halkları Dostlar Grubu’ içinde yer alan Türkiye’nin başından beri seslendirdiği tavizsiz politikalarının başında gelen “Esad’sız bir Suriye” politikasından vaz mı geçildi veya geçiliyor sorusudur.

Şu bir gerçek: Ankara’nın yanlış Suriye politikasının mimarı “komsularımızla sıfır sorun” politikasının savunucusu olduğu halde ABD ve müttefiklerinin yönlendirmesiyle gaza gelen dönemin Dışişleri Bakanı ve sonrasında Başbakan olarak görev yapan, şimdilerde Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı olan Ahmet Davutoğlu’dur.

Çünkü Davutoğlu’nun yanlış politikaları ABD ve müttefiklerinin bölge üzerindeki sömürü politikalarına çanak tutuğu gibi onların bölgedeki taşeronu olan PKK/PYD -YPG başta olmak üzere bölgedeki terör örgütlerinin de işine yaradı.

Hem iki ülke arasında hem de bölgede politikalarına verdiği zararı önlemek suretiyle Suriye’de kalıcı bir barışa geçme sürecine destek vermek isteyen Başkan R. Tayyip Erdoğan, bir taraftan Suriye’nin kuzeydeki ABD destekli terör yapılanmasını bertaraf etmek için dört büyük askeri operasyonun emrini verirken diğer yandan da Suriye ile normalleşme ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması ve Şam’da demokratik bir dönemin başlatılması için Uluslararası Toplum nezdinde önemli girişimler gerçekleştirdi ve de gerçekleştiriyor.

*

Rusya ve Türkiye ile birlikte Suriye’nin kuzeyinde gerginliğin azaltılması ve akabinde ateşkes sağlanması amacıyla gerçekleşen Astana Süreci’nin garantör ülkelerinden biri olan Türkiye, sonuncusu 24 Ocak’ta olmak üzere 21 tur yapılan garantör ülkeler toplantılarına katılarak çözüm bekleyen en çetrefilli konulardan biri Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin geri dönüşünü sağlama adına Suriye ile normalleşme, Suriye’nin toprak bütünlüğü ile Şam’da demokratik bir sürece geçilmesi konularında önemli girişimlerde bulundu ve halen bu girişimlerini de ısrarla sürdürmektedir. 

Suriye krizini sona erdirecek herhangi bir çözümün, görüşmenin ya da müzakerenin Türkiye’nin onayından geçmesi gerekmektedir, aksi takdirde başarısızlığa mahkûm olacağı aşikârdır.

Türkiye’nin içinde yer almadığı herhangi bir müzakere sürecinin başarılı olması ve Ankara’nın bundan fayda sağlayamaması halinde sonucun kaçınılmaz olarak gelecekte çeşitli engellerle karşılaşacağı ise diğer bir önemli gerçektir.

Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme süreci, tüm tarafları ve bölgeyi yakından ilgilendirmektedir. 

Kısacası; Ankara-Şam ilişkileri her an bir çıkmaza gireceği gibi Türkiye’nin önerisi olan normalleşmenin gerçekleşmesi halinde ise yıllardır devam eden krizi de sonlandırabilecek bir potansiyele sahiptir. 

Onun içindir ki, bu gerçeği bilen ABD ve müttefikleri normalleşmeyi engelleyici politikaları sürdürürken İran görünürde süreci destekler görünse de gerçekte kendi çıkarları uğruna köstekleyici sinsi bir tavır içerisindedir.

Suriye içindeki Nusayri (Suriye Aleviliği) azınlığı ülkede demokratik bir süreç başlatılır korkusuyla Türkiye ile Suriye’nin normalleşmesine karşı çıkmaktadır.

Çünkü demokratikleşme sonucu ülkedeki diktatör Nusayri Esad hanedanlığının son bulacağı kesindir. 

Ancak ne olursa olsun bir gün mutlaka bir şekilde bu hanedanlık son bulacak ve demokratik süreç Suriye’de başlamış olacaktır.

İşte o zaman azınlığın çoğunluğa silah gücüyle tahakkümü son bulacak ve işte o zaman Türkiye ve Suriye kardeşliğinin bahçesinde güller açacak

Bugün değilse yarın.

Ama mutlaka bir gün…

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Şeref

Üstad, gene bu problemdede Davutoğlu'nu öne çıkararak reis'in sorumluluğunu gölgelere çalışmışsınız..Hani Şamdan Emevi camisinde namaz kılacaktık usta..!!! ?

Eyüp

Davutoğlu Başbakan iken Erdoğan tatile mi çıkmıştı. Alınan kararlar Erdoğan dan bağımsız mı alındi?
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23