• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Koçak
Mehmet Koçak
TÜM YAZILARI

AB’nin ‘sığınmacı krizi’ ve insan onurunun korunması sınavı

18 Eylül 2024
A


Mehmet Koçak İletişim: [email protected]

 

Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkaslar’da çıkan savaşlar ile Kuzey Afrika’da Arap Baharı sonrasında ve Afrika kıtasındaki askeri darbeler ve ortaya çıkan iç savaşlar sonucunda dünya üzerindeki mülteci sayısının İkinci Dünya Savaşı’ndan beri en yüksek seviyeye ulaştığı bir gerçektir. 

Özellikle Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş ile Suriye iç savaşı, ABD ve AB destekli İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği büyük yıkım ve soykırıma varan toplu katliamlarla yaşanan insanlık trajedisi nedeniyle milyonlarca mülteci, komşu ülkelere Türkiye, Polonya, Ürdün ve Lübnan gibi ülkelerde misafir edilmelerinden dolayı Avrupa uzunca bir dönem bu sorunla yüzleşmedi. 2015 yılının başından itibaren mültecilerin Avrupa’ya doğru hareketlenmesiyle birlikte mülteci meselesi genelde Avrupa Birliği’nin (AB) özelde ise onun önde gelen gücü Almanya’nın sorunu haline geldi.

Gelinen noktada AB, tarihinin en büyük sığınmacı krizi ile karşı karşıya geldiği ise bir diğer gerçektir.

*

AB üyesi Hollanda kısa bir zaman önce sığınmacı kabul merkezlerinde yer kalmadığı gerekçesiyle Ukraynalı sığınmacılardan kendilerine başka bir ülke bulmalarını istemesinden sonra şimdi de savaş, afet ve pandemi durumlarında, hükümetin Meclise danışmaksızın düzenleme çıkarabilmesine imkan veren ‘Olağanüstü Hal’ ilanını göçmen sorunuyla mücadele etmek için yasalaştırmaya ve Avrupa Birliği (AB) düzenlemelerinden çekilmeye hazırlanıyor olması, AB’nin 90’lı yıllardan itibaren Birlik içinde uyguladığı ortak mülteci politikasına aykırı bir davranış olduğu gibi ayrıca Cenevre Sözleşmeleri’nde ifade edildiği şekliyle mültecilerin haklarının korumasının ihlali anlamına gelmektedir. 

Aynı şekilde AB’nin ekonomik lokomotifi kabul edilen Almanya, sığınmacılar tarafından düzenlenen peş peşe bıçaklı saldırılar ve yabancı düşmanı aşırı sağcı partinin yükselişini gerekçe göstererek 16 Eylül itibarıyla yürürlüğe girecek olan kara sınırlarında yeni önlemler alacağını duyurması AB içinde tepkilere sebep oldu.

Bir yandan Hollanda’da dört partili koalisyon hükümeti, düzensiz göçe engel olmak için Avrupa Birliği’nin göç ve iltica yasalarından mümkün olan en kısa sürede ayrılma niyetinde olduğunu açıklaması, diğer yandan Almanya’nın yeni önlemler kapsamında Alman kolluk kuvvetlerinin sınırlarında da ekstra kontroller yapacak olması “AB, kuruluş ruhunu ve ilkelerini askıya mı alıyor?” sorusunu akla getirdi.

*

Yıllarca Türkiye’yi insan hak ve özgürlükler konusunda ağır eleştiride bulunan AB, şimdi insan hakları ve özgürlük alanlarına yapılan hukuk dışı müdahalelerleler eleştirilerin otağında yer alıyor. 

Avrupa Birliği (AB) kurumsal düzeyde ve üye ülkeler nezdinde bu normları uzunca zaman korumuş ve savunmuştur. Ancak özellikle 2000 yılından beri içinden geçtiğimiz ve dünyanın yeniden yapılandırıldığı süreçte ise kendi değer ve normlarından her geçen gün artan oranda uzaklaşmaktadır.

“Birleşik Avrupa” fikrinin ilk somut adımının atıldığı 9 Mayıs 1950’den bugün geldiğimiz noktada Avrupa Birliği; insan onuruna saygı, özgürlük, demokrasi, eşitlik, hukuk devleti ve azınlıklara mensup kişilerin hakların korunması gibi değerlerin ciddi anlamda yok sayılmaya başladığına şahit oluyoruz.

Bunun en bariz örneği sadece ‘sığınmacılar krizi’ değildir.

Avrupa’da Hristiyanlıktan sonra en büyük din olan İslam’ın halen resmi din olarak tanınmaması ve Müslümanlara haklarının verilmemiş olması, ayrıca Müslümanların potansiyel suçlu olarak görünmesi AB’nin İslam ve Müslümanlar söz konusu olduğunda kendi değer ve ilkelerini dahi hiçe saydığı inkârı mümkün olmayan bir gerçektir.

Türk ve çeşitli milliyetlere mensup Müslümanlar başta olmak üzere yabancıları hedef alan ırkçı siyasi parti ve örgütlerin engellenemeyen yükselişleri AB değerlerinin yozlaştığını göstermektedir. 

Bu olumsuz gelişmeler bir arada değerlendirildiğinde AB’nin insanlık onurunu korunmada sınıfta kaldığını göstermektedir.

Eğer gerekli tedbirler alınamaz ise AB kendi değerlerini inkâr eden bir kuruluştan öte geçemeyecektir.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Suat

Avrupa gec bile kaldi.Avrupaya dusman olanlarin ne isi var. Muslumanlar kendi ulkelerinden daha ozgurler.Hangi musluman ulkede hristiyanlar bu kadar ozgur.Birde bu acidan baksan. Gavur dedikleri Ahlaksiz dedileri ,somuren dedikleri Hristiyan Avrupada,Amerikada vb. ne isleri var. Oyun bitti.Avrupada uyandi.

.....

Müslüman ülkelerden avrupaya büyük bir göç var. ..Bu Müslüman ülkeler fakir, bu yüzden halk Avrupa kaçmak istiyor...
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23