• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Latif Erdoğan
Latif Erdoğan
TÜM YAZILARI

Bütün çeşitleriyle kâfirler veya Heniyye için taziye…

03 Ağustos 2024
A


Latif Erdoğan İletişim: [email protected]

 

İman-küfür mücadelesi kıyamete kadar devam edecektir. Öyleyse müminlerin hem maddi cihadı hem de irşat ve tebliğ adına yürütecekleri manevi cihatları da kıyamete kadar sürecek demektir. Bu açıdan da hem maddi cihat hem de manevi cihat adına donanımlı olmak; ehl-i küfre karşı galebe çalmanın ön şartıdır, fiili dua hükmündedir. 

Kur’an-ı Kerim, Tur Suresinde bize kıyamete kadar gelecek kâfirlerin bütün varyasyonlarını anlatır; onları ilzam etmenin usulünü talim eder, öğretir.

Bunlar, Peygambere (haşa) kâhinlik, mecnunluk isnat edenler. Peygamberin şair olduğunu söyleyenler. Kur’an’ı kendisinin yazdığını dillendirenler. Vahyi, aklın emrine vermeye yeltenenler. Haddini aşmış bütün tağiler/Hiçbir ölçü ve kayıt tanımayan azgınlar, sapkınlar. Yaratıcı bir gücün varlığını kabul etmeyenler. Kendilerini yaratıcı görenler. Gökleri ve yeri kendilerinin yarattığını sananlar. Allah’a ait hazineleri kendi mülkleri bilenler. Kendilerini tek egemen güç kabul edenler. Sanki göklere merdiven kurmuş da oraları dinliyorlarmış gibi, gizli bilgi adına insanları kandıranlar, yönlendirenler; gayb bilgisi konusunda Kur’an ile yarışmaya kalkanlar. Meleklerin Allah’ın kızları olduğunu söyleyenler ya da Allah’a evlat isnat edenler. Peygamber onlardan hiçbir ücret istemediği halde, dinin zekât emrini bahane ederek bunu borç altında ezilmek gibi görenler. Yazdıklarının, söylediklerinin kimsenin bilemeyeceği gayb bilgisi olduğu iddiasında bulunanlar. Müminleri saptırmak için her türlü hile ve oyuna başvuranlar. Allah’tan başka ilah olduğunu savunan müşrikler. (Tur, 29-43) 

 Hâlbuki bir insan kâhinse mecnun değildir; şairse, kâhin de değildir, mecnun da değildir. Hele bu insana kendilerinin dahi inanmadıkları Kur’an’ı kendisinin yazması gibi bir aşkın akıl ve zekâ isnat ediliyorsa, bu insan ne kâhindir, ne mecnundur, ne şairdir. Kur’an gibi bir kelamı hiçbir beşer söyleyemediğine göre ve dahi o şahsın kendi sözleri dahi asla Kur’an’a benzemediğine binaen bu isnat en büyük yalan, en büyük iftiradır. Hele hayatında bir kere bile ağzından yalan çıkmamış emine Allah’a karşı yalan söylemeyi yakıştırmak iftiraların en alçağıdır.

Aklın vazifesi vahyi anlamaya çalışmak olması gerekirken; vahyin bilgi verileri aklın sınırlarının çok ötesinde olduğu bir gerçekken hayatın her alanında aklı hâkim güç kabul etmek; iyiye kötüye, güzele çirkine, doğruya yanlışa, hayra ve şerre karar vermeyi aklın hakkı kabul etmek aklın kendisiyle ve aklın varlık gerekçesiyle tenakuza düşmek demektir. “İdraki meali bu küçük akla gerekmez/ Zira bu terazi o kadar sıkleti çekmez.”

Hevalarını ilah edinmiş, nefislerine tutsak olmuş kişilere, dinin emir ve yasaklarıyla gelen sınırlandırma elbette ağır gelecektir. Böylesi zavallılar, dinin tekliflerinden gelen küçük bir ağırlıktan kaçarken, feleğin tersine dönüşü gibi, bütün his ve duyguların, bütün endişe ve korkuların hücumuna maruz kalarak dinin tekliflerinden gelen ağırlığın binlerce katını bellerine ve başlarına yüklemiş olurlar. Ellerinden giden her nimet onların vicdanlarında ebedi ayrılık yarası açar, ölüm yokluğa giden yol, kabir hiçliğe açılan kapı olur. Muhtemel bela ve musibetler dahi onların yaşama zevkini ellerinden alır; tesadüflerin anaforunda savrulur dururlar.

Bir harf kâtipsiz olmadığı halde her harfinde bir kitap yazılan şu kâinat kitabını kâtipsiz kabul etmek ne büyük hezeyan. Atomdan, atom altı parçacıklardan yıldızlara, galaksilere kadar her varlık kendisini var eden yaratıcı gücü ilan ederken bu yüksek sadayı duymamak ne büyük sağırlık. Bütün kâinatı kuşatan ahenk ve nizam; kâinattaki holografik bütünlük bir tek yaratıcının varlığını, birliğini gösterirken bu varlık ve birliği görememek ne büyük körlük. Mahlûkatın nefesleri adedince Allah’a giden yol varken, yol bulamamak ya da yolda kalmak ne büyük şaşkınlık, ne büyük talihsizlik…

Bir şeyi yaratamayan hiçbir şeyi yaratamaz. Her şeyi yaratan, bir tek şeyi de yaratandır. Sivrisineğin gözünü o küçücük yüze kim yerleştirmişse, gökyüzüne bir göz gibi güneşi yerleştiren de odur. Bir mikrobu yaratmaktan aciz insanın kendisini yaratıcı güç görmesi ne muazzam bir düşünce sefaletidir. Allah’tan başkasında yaratıcı güç vehmetmek bu sefalete tüy dikmektir.

Söz konusu ayetlerde deizm, ateizm, rasyonalizm, hümanizm, natüralizm, ezoterizm, paganizm, hedonizm, kapitalizm, komünizm, politeizm gibi küfrün çeşitlerine göndermeler yapılırken 37. âyette, Allah’ın hazinelerini kendi mülkleri sanan ve kendilerinde bütün dünyayı yönetme hakkı gören (Musaytır) Siyonistlere de bir gönderme yapılır. Onların da kâfirlerden bir varyasyon olduğu bu işaretle bildirilmiş olur.

Ve bu vesile ile, İslam’ın yiğit evladı HAMAS lideri İsmail Heniyye’yi şehit eden kahpe Siyonistleri ve işbirlikçilerini yeryüzünde konuşulan bütün dillerin bütün lanet kelimeleriyle telin ediyor, merhuma Allah’tan rahmet, bütün İslam âlemine başsağlığı diliyorum. Ruhu şad, davası ve davamız daim olsun. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Duamız

Allah siyonistleri kahr u perişan etsin. Bütün dünyadan izlerini silsin. Her türlü kafir çeşidini tedmir ve tenkil eylesin. Amin.

Dava

Bir Heniye şehid olur bin Heniye olarak başak verir. Bunlar siyonistlerin son çırpınışlarıdır. Dünyaları başlarına yıkılacak, servetlerinde boğulacaklar.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23