• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Latif Erdoğan
Latif Erdoğan
TÜM YAZILARI

Batıda aşırı sağın yükselişi - Gülen’in son raporu

15 Haziran 2024
A


Latif Erdoğan İletişim: [email protected]

 

Batı medeniyetinin sosyolojisi beş temel üzerine kurulmuştur. Kuvvet, menfaat, kavga, menfi milliyet/ Şovenizm, tüketim. Bu temel esaslarda bütün batı dünyası aynı havayı solur, aynı kaynaktan sulanır. Dolayısıyla hayat felsefesi adına aralarında hiçbir fark yoktur.

Onlara göre: Kim güçlüyse o haklıdır. Natural seleksiyon biyolojide olduğu gibi sosyolojide de aynen geçerlidir. Zayıf yaşama hakkını kaybetmiştir. Doğa/Dünya zayıflardan temizlenmeli ve sadece güçlülerin yaşayabileceği bir alana dönüştürülmelidir. 

İnsanlar arasındaki ilişki, tümüyle çıkar ilişkisidir. Ben merkezli bir hayatın dayatmasıyla bütün sosyal ilişkilerin merkezinde bireyin çıkarları önceliklidir. Menfaatin bittiği noktada her türlü insani ilişki değerini kaybeder. Aile içi ilişkiler de her türlü kurumsal ilişkiler de bu temelde değerlendirilir. 

Hayat bir cidal/ kavgadır. Güçlü olan zayıfı yutarak beslenir. Ve buna hakkı da vardır. Büyük balık küçük balıkları nasıl yutarak beslenirse aslında bütün hayat serüveni bu tür beslenmelerin versiyonlarından ibarettir.

Toplumların birbiriyle irtibatı ırkçılıktır. Irk üstünlüğü doğaldır. İnsanlar arasında eşitlik değil eşitsizlik esastır. Üstün ırkın hakim güç olmaya ve diğer insanları yönetmeye hakkı vardır.

İnsanlar tükettikleri ölçüde değerlidir. Yaşam tüketilenler ölçüsünde anlamlıdır. Bu bağlamda insan istekleri artırılmalı, arzular tahrik edilmeli, hiç zaruri olmayan nesneler bile ihtiyaç haline getirilmelidir. İnsanların ihtiyaçları ne oranda artırılırsa tüketim de o oranda artacak, böylece toplum katmanlarında ihtiyaçları karşılayıp karşılayamama bir statü kriteri haline dönüşecektir. Diğer taraftan ihtiyaçlar sınırsız, kaynaklar ise sınırlıdır. Öyleyse sınırsız ihtiyaçları karşılamanın tek çaresi diğer rakipleri ya sömürmek ya da yok etmektir. Yani sürekli boğuşmaktır.   

Batı sosyolojisi bu beş temel üzerine oturduğuna göre, aşırılık batıda sıradanlaşmış demektir. Böylesi bir toplumda ayrıca aşırı sağın yükselişinden bahsediliyorsa bu büyük felaketin çanları çalıyor anlamına gelir. AP seçimlerinde görülen aşırı sağ partilerin yükselişi bu açıdan bizler için de bütün insanlık için de çok önemlidir.

Aşırı sağın zihni açılımını ırkçılık, beyaz üstünlük, zenofobi/ yabancı düşmanlığı, göçmen karşıtlığı gibi dört olumsuz davranış biçimine indirgemek mümkündür. Bu dar çerçeveli tanım dahi tehlikenin vahametini görmemiz açısında yeterlidir.

Avrupa söz konusu edildiğinde, bu olumsuz gelişimden en çok etkilenecek kimliğin İslam ve Türklük olacağı açıktır. Avrupa’da elli milyona yakın insanın geleceğini konuşuyoruz. Ne ki, keskin sirke küpüne zarardır. Avrupa kendi ödeyeceği bedeli de düşünmek zorundadır. Bu yükseliş İkinci Dünya Savaşını tetikleyen ana unsurların devreye giriyor olmasıyla eş değer anlam taşır. Aşırı sağ yükseliş devam ederse, bu Avrupa Birliğinin dağılışı değil Avrupa’nın yok oluşu olur. Elbette küresel bir dünyada böylesi bir çatı çökerse bizim gibi komşu ülkeler de altında kalır.

GÜLEN’İN SON RAPORU

Fetullah Gülen’in son durumuyla ilgili çok sayıda soruya muhatap oluyorum. Cevabımı toptan vereyim: Bence Fetullah Gülen öldü. Yeğeni Ebuseleme ile “ölü kedi stratejisi” oynanıyor. Yani dikkatler Ebuseleme’nin ahlak sınırlarını zorlayan ekstrem söylemlerine çekilerek Gülen’in ölümü gizlenmek isteniyor. Gülen’in cenazesinin kamptan alınarak Cevdet’in evine taşınması, daha sonra oynanacak oyunun bir parçasıdır.    

Bu oyun, Gülen’in Mesihlik iddialarına referans da olacak bir oyundur. Örgüt, Mesih olarak kabul ettiği Gülen’in ölüm haberiyle çok şiddetli bir travma yaşamaması ve kitleler halinde kopuş ve dağılışların önünün alınması için, ölmedi, gök yüzüne yükseldi denilecek ve örgüte bir daha sarsılmayacak bir motivasyon kazandırılmış olacaktır. Bundan sonraki süreci Gülen gökten yöneteceği için, ondan emir alacak kişinin kimliği ya da kapasitesi hiç önem taşımayacaktır. Büyük ihtimalle Gülen, göğe yükselmeden önce kendinden sonraki örgüt liderini de Cevdet’e dikte ettirmiş olacaktır. Yine büyük ihtimalle bu kişi de İsmail Büyükçelebi’dir. Şu sıralarda seksenli yaşlarda bulunan Büyükçelebi’nin yaşlılığı sırasını bekleyen daha gençler için sabredilebilecek bir süreç olarak değerlendirilecektir.

Onun ölmediğinin, göğe yükseldiğinin şahidi de ev sahibi Cevdet olacaktır. Eğer yükseliş kampta olsaydı elbette onlarca insanın bu olayı görmesi gerekirdi. Halbuki şimdi sadece Cevdet’in tanıklığı yetecektir.

Gülen, bilinmeyen ve asla bilinemeyecek olan bir yere gömüldü. Bize de “Ne kendi etti rahat ne alem buldu huzur/ Yıkıldı gitti cihandan dayansın ehl-i kubur” demek kaldı. Milyonlara yazık etti ve öyle gitti. Bizim için zaten çoktan ölmüştü; sadece ölüsü yeni gömüldü.

Not: Bayramımız mübarek olsun…

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Sempatizan

Allah razı olsun hocam. Bu yazı ile büyük bir fitneyi önlemiş oldunuz. Hayırlı bayramlar.

Okur

Hani 159 yaşına kadar yaşayıp bir de evlenecekti. Bu kehanetlerine ne oldu ki! Kim inanır göğe çıktığına, cehennemi boylamış olmalı. Bir fosilin defteri kapandı, desene!
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23