Türk Milli Takım Konya’ya yenildi
Ne demek istediğimi anladınız. Futbol ile hiç ilgilenmem. Takım tutmam. Sadece gençliğimde bazen maçlara katılırdım.
Türkiye-Hollanda maçını, ikinci golü yiyinceye kadar izledim. Sonra kanal değiştirdim.
Sonra da kafa yordum. Neden Batı Avrupa futbolda bizden ilerde diye?
Evet, bizden ilerdeler. Çünkü bizden zenginler. Futbolu para kazanmak için değil kariyer için oynuyorlar. Vatandaşlığa aldıkları insanlara da insan muamelesi yapıyorlar. Faydacı düşünüyorlar. Bu siyahi insan ülkeme gelmiş. Bundan nasıl fayda sağlayabilirim? Siyahi sporculardan bu yolla milyarlar kazanıyorlar.
Bizim, bize sığınanlara çok ihtiyacımız var ama biz nankörce bakıyoruz.
Ayrıca özellikle futbolu tamamen tabana yaymışlar. 18.000 nüfuslu bir ilçede çalıştım. Adı Mössingen. Bu ilçede 120 tane futbol kulübü olduğu ve her gencin mutlaka bu kulüplere kayıtlı olduğu söylendi. Her genç mutlaka bir kulüpte az veya çok oynayacak. Bunun için antrenmanlara katılacak. Sonra bunlar içinden en kabiliyetlisini seçecekler.
Türk Milli Takımının yarı finale yükselmesi büyük başarı. Ama kimin sayesinde?
Türk futbolcuların değil Avrupa’nın yetiştirdiği futbolcuların.
Bizim başarımızı görmek için 1984’e gitmek gerekiyor. İlyas Tüfekçi’lerin Kova Yaşar’ların takımının 8-0 yenildiği İngiltere-Türkiye maçına.
Futbola kulüp bazında taraftar olmaya karşıyım. Çünkü cebinde kuruşu yok, çay içmeye sigara almaya parası yok. Hanımı eve ekmek almak için parayı komşudan borç alıyor. Ama o erkek takımı için bağırıyor. Stadyum önlerinde kapılar açılsa da maçın ikinci yarısını izlesem diye bekliyor.
Eskiden böyle tipler çoktu. Hâlâ vardır. Futbol takımından kuruş destek görmediği halde kulübün formasını giyip bedava reklamını yapıyor. Şimdi formalar hep şirket reklamları taşıdığı için beş kuruş reklam parası almadan başkasının aleti oluyor.
Futbolu kulüp taraftarlığı şeklinde yorumlayanlardan bazıları kölelik derecesinde veya tapınma derecesinde bağımlılık gösteriyorlar.
Yıllar önce Galatasaray’ın yabancı takımlara karşı galibiyet aldığı maçların birinde, maçtan sonra köye gidiyorum. Gece. Köy yolu araçlarla dolu. O zamanlar her evde maç izleme imkânı yok. Bazı kahvehanelerde izleniyor. Neyse. Önümüzdeki araç yolun belli bir yerinde bir adamı indirdi. Biz de yukarda bir yerleşim yerine bir kişiyi evine bırakıp, oradan geri dönüp kendi yolumuza devam edeceğiz.
Adamı bıraktık. Geri döndük. Az önce arabadan inen hâlâ yol kenarında bekliyor. Adam zil zurna sarhoş. Üzerine kaçırmış. Ne yaptığını bilemiyor. Oradan o adamı kim alıp evine götürecek? Evi nerede? Eve varınca hanımı gece yarısı ne işlerle uğraşacak?
Hâsılı futbol bir spor olarak kalmalı. Kulüp bazında futbolda kumarda var. Rüşvet de var. Şike de var. Tapınma da var.
İSRAİL İÇİN SAVAŞMAYA GİDENLER VATANDAŞLIKTAN ÇIKARILMALI
HÜDAPAR’ın bu yolda bir teklifi mecliste oylanacakmış. Göreceğiz TBMM’de Siyonistlerin etkinliğini, gücünü.
Türkiye’de ne kadar ismi Ahmet, Ayşe olduğu halde aslında İsrail muhibbi kimseler olduğunu.
İsrailli bazı malları boykot etmek çare değil. Bana banyo yapacağınız bir tane şampuan adı verin. Üreticisi Yahudi olmayan. Almanya’da olduğum yıllarda Türkler en çok Gazi ve Ömür yoğurtlarını tercih ediyorlar. Haliyle ben de yoğurt alacağım zaman Gazi alıyorum. Çünkü tarihimizi ve kahramanlığımızı çağrıştırıyor. Meğer iki firma da bir adamınmış ve sahibi Yahudi imiş! Gazi de Mustafa Kemal’i kendilerinden saydıkları için onun lakabıymış.
Siz eğer kendi yoğurdunuzu üretmezseniz boykot işe yaramaz. Eğer Filistin’e saldırı başladığından beri yerli bazı şampuan firmalarına kaliteyi artır senin için kampanya yapacağız denilseydi şimdi yabancı şampuana ihtiyaç duymazdık. Bütün mallar öyle. Aslında tüm sektörler neredeyse öyle. Dünya ve Türkiye film endüstrisi, müzik endüstrisi kimin elinde?
Dün biri hükümeti eleştiriyor: ‘’22 yıldır yerli çocuk oyunu çekmediler” diyor. Onu da devlet mi çekecek? Sen ne güne duruyorsun? Neden bir film şirketi kurmadın? Neden oyun yazmadın? Neden çekip TRT’ye satmadın?
O benim işim değil diyor. Yahudi’nin işi ama!
Öyle yok. İslam Dünyası taze ve parlak beyinlerini bu alanlara yöneltmedikten sonra Yahudi’nin ürettikleriyle veya çektikleriyle piyasa doyar. Boşluğu onlar doldurmuş ve parayı da onlar kazanmış olur.
MÜSLÜMANLARIN ACİZLİĞİ
İktidar olmanın bir ucunu yakalayabildik. İktidar olmak tümüyle devlete hakim olmaktan geçer. Bu da mümkün değil. Türkiye’de bir muhalefet var. CHP muhalefeti. Olması gerekir, olacak. Bir de Kemalist- Dönme bir muhalefet var. Gazeteleri var, TV’leri var. Biz onların kanallarını dinliyor söyledikleri yalanlarla öz eleştiri yapıyoruz. Sanki ülkenin parası yollara saçılmış. Bizim gibilerin kolları bağlanmış, iktidara yakın birkaç kişinin kolları serbest bırakılmış onlar topluyormuş gibi.
Hayır. Bu büyük bir acziyettir. Devleti tanımamanın garabetidir. Pastırmaya uzanan kediye pastırmanın tadı sorulur. Uzanamayan da ha bire pastırmayı kötüler. Ben de sınava girdim defalarca. Beni kazandırtmadılar, diyor birileri. Kaç puan almıştın sınavdan? 60. Peki neden 95 almadın. Kim kazandı? 95 alan. Daha başka söze gerek yok vesselam.