• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
İdris Günaydın
İdris Günaydın
TÜM YAZILARI

Seçim sabahı el ödevi

14 Nisan 2023
A


İdris Günaydın İletişim: [email protected]

 

Seçim günü sabahı Selime Kadın çocuklarını ve torunlarını, o sabah özenle hazırladığı, hatta gelinlerini dahi uyandırmadan hazırladığı kahvaltı sofrasına çağırdı. Vakit daha erkendi ama Selime Kadın bu sabah böyle istemişti.

Bu seçim stratejik olarak yüz yılın, ehemmiyet olarak bin yılın seçimiydi.

Bu sabah sadece Selime Kadın kalkmadı erkenden; Karabağ’da Muazzez Ana, Kerkük’te Hatca Ana, Bosna Hersek’te Şadiye, Brundi’de Meymune v.s…  Erken kalkmışlardı.

Tataristan’da, Gagavuzya’da, Moğolistan’da, Macaristan’da insanlar erken kalkıp kimi radyosunu kimi televizyonunu Türkiye kanallarına ayarlamaya çalışıyordu.

Hepsinde bir telaş, bir dua, bir heyecan, bir hayırlı haber…

Sırbistan ziyaretinde Recep Tayyip Erdoğan’ı görünce onun kucağına koşmuş ve kendini dünyanın en rahat, en güvende kucağında hissetmiş o gülümseyen kız, yirmi yaşına gelmişti. Merak ediyordu bugünkü seçimi. Günahsız dudaklarından pürüzsüz dualar dökülüyordu. “Allah’ım” diyordu. O koca yürekli sempatik amcaya, kucağı tüm dünya çocuklarını kucaklayacak kadar geniş olan amcaya zafer ver.

Yatağından kalkanlar Selime Kadının çağrısı üzerine bir bir kahvaltı masasına geldiler. Çocuklar gözlerini silerek, esneyerek, annelerinin kucağına kaykılarak ama hepsi masadaydılar.

Masadakiler ellerini daha kahvaltılıklara uzatmadan Selime kadın: “Durun” dedi. “Bu sabah şöyle yapacağız: Önce size bir şey anlatacağım. Sonra kahvaltı!”

Kızı Şirin: “Anne! İlginç bir rüya gördün her halde” dedi.

“Hayır. Rüyayı hep birlikte göreceğiz. Ama önce ilk kez bugün anlatacağım bir olayı dinlemenizi istiyorum:

Sene 1998’di. Sizlerin en büyüğünüz lisede okuyordu. Beş çocuk ve hepiniz okuyorsunuz. O yılları iyi hatırlıyorsunuz. Hasta oldum. Bir hafta hastanede yattım. Doktor, yarın taburcu olacağımı söyledi. Cebimde sadece bir dolmuş parası var. Parayı vermesem beni hastanede rehin bırakacaklar. Parayı getirmeden salmayacaklar. Köyde babanız yalnız. Sizi iyice özledim. Bu bir hafta boyunca ne yaptınız, nasıl karnınızı doyurdunuz?

Çaktırmadan hastaneden ayrıldım. Babamın yanına geldim. Babamdan kardeşlerimden para isteyeceğim. Kaç para tuttuğunu da bilmiyorum ama epey tutmuştur; hastane, yatak, serum, ilaç…

Babam ay başına daha çok var kızım. Birilerinden borç bulmaya çalışayım, dedi. Kardeşlerim, ay başına daha çok var dediler.

Akşam köye geldim. Babanıza, ahırdaki tosunu satalım, dedim. Devlet alacağını bırakmaz. Bugün beş kuruş olan yarın faiz biner beş bin lira olur.

Şehrin hayvan pazarı gününe baban Kamil’e haber verdi, sözleştiler. O gün Kamil arabasıyla tosunu götürecek ve baban satınca da hem Kamil’in nakliyesini hem hastanenin parasını ödeyecek. O güne üç gün var. Bir akşam bozaltısında kapıya bir jandarma arabası geldi. Pencereyi açtım. Beni soruyorlar. Benim dedim. Hakkınızda ihbar var. Yarın karakola gelmeniz gerekiyor dediler. İhbarnameyi okuduk ki; hastaneden kaçtığımı yazarak kurum beni şikâyet etmiş ve hakkımda dava açmış. Jandarma karakola ifadeye çağırıyor.

Neyse, uzatmayayım; karakola gidip süre istedik. O gün geldi baban tosunu sattı da hastane masrafını ödedik, kurtulduk.

Dayına bu durumu hastaneden tanıdığı bir doktor söylemiş: “Kız kardeşin parayı ödemeden gitmiş. Hocam, sanki sözleşmiş gibi çoğu doktorların dilinde. Roma’yı yaksaymış o bacı bu kadar dile düşmezdi. Sizin İslami kimliğinizden ötürü adeta kardeşiniz üzerinden İslam’a savaş açtılar…

Bunlar çok acımasız hocam. Ben nice doktorlar tanırım ki; köyden hasta gelmiş bir an önce müdahale gerekiyor. Hasta sancıdan inim inim inliyor. Doktor ise sedyede kıvranan hasta ile ameliyat pazarlığı yapıyor.”

Masada iştahlar kaçmış, gözler sulanmıştı.

Bir gün dedi Selime Kadın; Kerim okuldan geldi ve ağlayarak yatak odasına kaçtı. Kapıyı da sertçe kapattı. Ne oldu, merak ettim, yanına koştum; yatağa kapaklanmış ağlıyor.

-Oğlum ne oldu? Biri mi dövdü, diye sorduğumda sağ yumruğuyla yatağı dövmeye ve yüksek sesle ağlamaya başladı.

Oğlum Kerim… Ne oldu, bana anlat…

Kitabım yok, kitabı olmayanları öğretmen sıra dayağına çekeceğini söyledi. Daha okula gitmeyeceğim!

Ah Çocuklar. Koca Giresun’da kitap bulamadım da Bulancak’a gittim aramaya. Zor buldum. Ne idi o günler.”

Torunu Süheyla: Ama anneanne! Dayım neden okulda verilen kitabı almamış. Bizimkiler masanın üzerine konuyor her seferinde?!

Selime Kadın ağlamaya başladı. Sofradakiler ağlamaya başladı. Torunlar hariç.

Torunlar bir ninelerine bakıyorlardı bir babalarına, annelerine… Hepsi göz yaşlarını siliyordu.

Torunlar hariç.

Süheyla diziyle annesine vurdu. Niçin ağlıyorsun, ne var dercesine. Annesi:

-Süheyla! Sen anneannenin anlattığını anladın mı?

-Evet.

-Ne denmek istendiğini anladın mı?

-Hayır.

-Bugün ilk kez oy kullanacaksın. Kime kullanacaksın?

-Bilmem. Kime kullanmalıyım?

Selime Kadın söze karıştı. Çocuklarım, torunlarım! O tarihlerde Recep Tayyip Erdoğan yoktu. Memleket haramzadelerin elindeydi. Bugün oy kullanacaksınız. Eğer Türkiye bir daha o günleri yaşamasın diyorsanız, hastanede insanlar soyulmasın, rehin kalmasın, arkasından jandarma gelmesin istiyorsanız; kitaplar okulun ilk gününde sıraların üzerinde hazır beklesin istiyorsanız kahvaltınızı yapın, gidin ve oyunuzu aslana kullanın. Bu ülkenin aslan yüreklisine kullanın!

Vereceğiniz bir oydur ama eğer o aslan seçimi kazanamazsa bilin ki milletin hali, memleketin hali, ümmetin hali oy oyydur! 

Vesselam.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

fetösavar

balkanlardaki müslümanlar bizim buradaki insanlardan daha fazla tutarlı, daha fazla duyarlı... çünkü hep çekiyorlar, tek umutları türkiye, tek umutları erdoğan.... rabbim yardımcısı olsun. amin.

Fikret Türk

Ah be İdris abi canevimizden vurdun ve bizi ağlattın aşkolsun kimine masal veya hikaye dram gibi gelir ama biz bugünleri yaşadık hemde ne yaşama şimdi söz veren palyaço var ya bahar gelecek söz diyen haysiyet fukarası o zaman ssk müdürü ve terörist sevici kurumu batırma seansındaydı gençler Rabbim bu hırsızlara Dorsay vermesin sizde bunlara oyuncak olmayın
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23