Özgür Özel’in acı günü!
Bu başlığı okuyunca acaba bir yakını mı ölmüş diye sorarsınız?
Eğer bir yakını öldüyse bu haber televizyonlardan, gazetelerden, sosyal medyadan geçmeden bu yazarın kulağına nereden gelmiş diye haklı olarak sorarsınız.
Bunların hiçbiri değil.
Özgür Özel’in en acı günü bu yazıyı okuduğunda olacak. Veya biri ona bu yazıdan haber verirse olacak.
Merak ettiniz değil mi?
Normaldir. Yazarın bir hüneri de merak uyandırmaktır. Yazının başlığından, giriş, gelişme, sonuç bölümlerinden ve hatta ana fikrinden bir merak.
Günlerden 9 Şubat 2024... Cuma Namazını kıldığım camiden çıkınca caminin altında bulunan ve özenle yapılmış “anaokulu”nda okuyan minnacık çocuklar teneffüse çıkmışlar oynuyorlardı.
Merak ettim araştırdım. Giresun merkezde 350 civarında anaokulu öğrencisi Diyanete bağlı yerlerde okuyorlar.
Giresun’un tamamında 1018.
Hocalarının tamamı formasyon almış kimseler. Türkiye genelinde bu sayının 250.000 civarında olduğunu öğrendim.
Çok güzel bir ilginin olduğunu ve halkın hem evine yakın olması hem de ücretsiz olması hasebiyle buraları tercih ettiğini öğrendim.(Yemek ücreti hariç)
Burada öğrencilere ne öğretiliyor? O yaştaki çocuk için müfredat neyi emrediyorsa o.
Bunun yanında mutlaka şunlar da öğretiliyordur: “Anne babanıza ve büyüklerinize saygılı olun. Bir işe veya yemeğe başlarken besmeleyle başlayın. Çalışmak ibadettir. Kimseye kötülük yapıp zarar vermeyin ki Allah da sizi sevsin. Bizi Allah yarattı. Peygamberimizin adı Hz. Muhammed’dir. Peygamberimiz çocukları çok severdi…”
Peki buraya kimler çocuklarını göndermez?
Muhtemelen bir kısım CHP’liler, Kemalistler, Laikperestler, Leaniler, Safeviler ve gayrimüslimler…
Özgür Özel ile ne alakası var bu konunun?
Hani iki yıl önce o haykırmamış mıydı? Tüm CHP’nin ve kendisi gibi düşünenlerin, inananların görüşlerini tîz perdeden dile getirmemiş miydi? Hükümeti bu meyanda topa tutmamış mıydı? Tüm Diyanet camiasını karalamamış mıydı ve karanlık çağın insanları diye vasıflandırmamış mıydı?
Dememiş miydi ki bu eczacı o tarihte: “Eğitimde tevhidi tedrisat var. Diyanet okul öncesi eğitim kurumları kuruyor. Okul öncesi okul kurmak Diyanetin işi mi Milli Eğitimin işi mi? Sübyan mekteplerini kurmuşlar bu kafayla bunları kurumsallaştırmaya çalışıyorlar. Burada bilimin ‘B’ si yok. Fiziğin ‘F’si, matematiğin ‘M’si de olmuyor üniversiteye gidince! Çocukları tüm dünya nasıl yetiştiriyorsa (öyle yetiştirmeli demek istiyor her halde) bir Ortaçağ zihniyetine yönelmenin, bunu kurumsallaştırmaya çalışmanın ne bu cumhuriyete faydası var, ne millete faydası var ne de anayasaya uygunluğu var.”
Bu, neresinden baksan kel ve fodul konuşmayı biraz kritik edecek olursak; Özgür Özel!
“Tevhidi Tedrisat” terimini anlayabildiysen “sübyan” kelimesinin anlamını da bilmen gerekir. Çok bilmişsin ya sorayım sana “Anaokulu” demekle “Sübyan okulu” demek arasındaki fark nedir?
Eczanende ilaç almaya gelenlere “dahiliye doktoru” demeyi yasaklıyor musun? “Diş hekimi” demeyi yasaklıyor musun? Mesela, bir hastan gelse ve “bu ilaçları bevliye doktoru yazdı” dese “bevliye ne?” diye soruyor musun?
Biri Dr, biri hekim, biri tabip ifadesini kullansa onları eczanenden kovduruyor musun?
İkincisi, “anaokulu çocukları fizik görmüyor, bilimden haberleri yok, matematikten bilgi verilmiyor,” diyorsun ya; aynen sana katılıyorum! Kimya da öğretilmiyor o çocuklara. Felsefe, mantık hiç öğretilmiyor. Yani insan biraz matematikten karekök, tanjant, modern matematik öğretir değil mi?
Zehir gibi çocuklar.
Biraz Decartes biraz Sartre okutur değil mi?
Sonra “dünya başka şey öğretiyor, bizimkilere Diyanet anaokullarında başka şey öğretiyorlar” diyorsun.
Ne kadar gerici bu Diyanet. Dünyaya bakın: Bulgaristan’a, Ekvatora, Kongo’ya, Portekiz’e, Slovakya’ya, Zengibar’a, Nepal’e, Tibet’e…
Değil mi?
Dünyada eğitim sistemi nasıl bir görün.
Hindistan’ı örnek alın değil mi? İneğe tapma nasıl olur bir öğretin!
“Orta çağ zihniyetiyle neden yetiştiriyorlar çocukları?” diyorsun. Ne kadar haklısın.
Orta çağda atomun parçalanabileceğini söyleyen Bakıllani’yi, Gazali’yi, küçük kan dolaşımını bulan İbnünnasif’i, öklit bağıntılarını kuran Harezmi’yi, cebirin kurucusu Sabit b. Kurra’yı, İbni Sina’yı, Ebubekir Errazi’yi, İbni Hayyam’ı, Nasireddin Tusi’yi, mikrobu bulan Akşemseddin’i ve daha binlerce alimi öğrenir.
Tehlike nerede?
Merak etme Özgür Özel. Senin ecdadın içinde bunlardan kimse yoksa “Batlamyus”tan öte geçmezler! Hatta “dünya sabittir, suyun içinde (don gömlek) yüzüyor!” diyen Batlamyus’u öğretmezler bile!
İşte CHP’nin başındaki zat-ı sayın. Bu yazıyı okuduğunda en acı günlerinden birini yaşayacak ama ne yapalım ki; çok şükür bu millet, ecdadının yolunda yürüyor ve inancına sahip!
Başı sağ olsun! Vesselam.